Erteleme müsabakasını hesaba katmazsak, 24. hafta sonuçlarına göre bu Cumartesi evimizde Kırşehir FK takımını dört farklı yenerek;
Son üç haftanın iki beraberlik, bir yenilgi ile sonuçlanan ve camiayı karamsarlığa iten talihsiz fikstürünü bitirip, klasmana sağlam bir geri dönüş yaptık.
Kuşadasıspor beraberliği sonrası Bursaspor camiasının sevgilisi Pablo hoca ile yolların ayrılması ve farklı bir hoca ile anlaşılması, hafta başının en önemli Bursaspor haberi oldu!
Pablo ve değişimi hususunu yazı konusu yapmak ve ayrıntılarını sentezlemek mümkündür...
Ancak;
Türkiye’nin ilk dört büyük şehrinden biri olan Bursa’mızın tek takımı ve şampiyon markası Bursaspor’u düştüğü bataktan, hepimizin gözleri önünde, yılmadan ve fedakarca kurtarmaya çalışan sevgili Enes başkan ile çalışma arkadaşlarının almış oldukları kararı suhulet ile karşılayıp, durumun, kendi tasarruflarında olduğunun bilinci içinde olmalıyız!
Buradan hareketle;
Kimse, kimseye gönül koyup, fitil ateşlemeye kalkmasın!
Çünkü;
Aslolan önce Bursaspor ve Bursa’dır!
Bursaspor takımı, arada, 3 puan aldığı Anadolu Üniversitesi müsabakasını ayrı tutarsak eğer;
Çok talihsiz puanlar kaybetti!
Özellikle;
Kütahya ve Kuşadası maçları üst üste tuzu biberi oldu bu talihsiz müsabakaların...
Olumsuz, çeşitli faktörlerin bir araya toplanıp, takım ayarını kaçırması ile gelen puan kayıplarına, rakiplerinde kazanarak üst tarafları zorlama iklimini doğurması, doğrusu hiç de beklediğimiz şeyler değildi...
12 puanlık farkın, üç haftada 5 puana düşmesi, koca camiada endişe ve kaygı haline geldi...
Elbet, hiçbir düzen, eğer makina düzeneği içinde değilse, ilanihaye devam edemez...
Uzun bir maraton boyunca iniş ve çıkışlar pek tabiidir...
Kuşadasıspor müsabakası sonrasında;
“Kimseler merak etmesin, kanırta kanırta şampiyon olacağız” diye yazdım.
Bu Cumartesi, takımın başında Pablo’da olsa, Adem hoca da olsa, Mou’da olsa 3 puan Allah’ın emriydi...
Haydi o zaman;
Adem hoca dedik ya, oradan devam edip, sahanın içine girelim ve oraya açılım yapalım...
Bursaspor, sahaya üçlü savunma, dörtlü orta saha, önünde ikili forvet arkası ve en uçta tek forvetli dizilişle yayıldı...
Taha Can, Mehmet Yiğit, Furkan Saki savunma üçlüsü olarak sahada yer alırken;
Berkan, Yiğit Ali, Musa, İlhan Depe ortadaki dörtlü oldular.
Yiğit Ali ile Musa merkezi kontrol ederken;
Berkan sağ, İlhan Depe sol çizgiyi kullandı.
Hemen önlerinde iki teknik ayaklı oyuncu Sedat ve Vefa yer alırken, en uçtaki isim cezası biten Mücahit oldu.
Salı günü göreve başlayıp, üç gün içinde oyuncularını hatırlı bir sistem değişikliği ile sahaya süren hocamız bu maç özelinde kazandı!
Üstelik, farklı ve kolay kazandı...
Oynadığımız rakip Kırşehir, bu sezon Bursa’ya gelip, bize rakip olan en dirençsiz ve en naif takım olarak gözüktü...
Ne savunma yapabildiler, ne geçiş yapabildiler, ne de oyun disiplini içinde kalabildiler...
Bireysel yetenekleri de olmayınca, üçlü savunma kusursuz gibi durdu ve işledi.
Dörtlü orta sahanın her iki kanadını kullanan Berkan ve İlhan Depe’nin, öne çıkışlarda ve geçiş oyunlarında arkada bıraktıkları büyük boşlukları kullanabilecek bir rakip çıkarsa, zorluk yaşamamız kaçınılmaz olur!
Çünkü;
Berkan, savruk ve dağınık bir oyuncu!
Birinci bölgeden, üçüncü bölgeye geçişleri sıkıntılı ve güven vermiyor...
Asist yaptı mı?
Evet yaptı!
Ama, formasyon gereği oyun anlayışındaki amaç da bu zaten...
Orta dörtlünün solundaki İlhan Depe, hem zeminin güzelliği hem de rakibin izin verdiği sürece çizgisini ve koridorunu iyi kullandı...
Çizgiye basmak ve kendi koridorunu kullanmak yerine, içeriye çok fazla katetmesi, o bölgede boş alan yarattı!
Sağlam bir rakip, ya da Bursaspor’u iyi analiz eden bir rakip bu durumu kendi lehine kayıt altına alabilir!
Bir yenilgi, iki beraberlik sonrası camiada oluşan negatif enerjinin oyunculara da sirayet ettirilmemesi gerekirdi...
Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan anlamsız, abuk, subuk, kulaktan dolma ve paranoid esintiler çağırıştıran söylemleri oyuncular duymuyor, görmüyor mu sanıyorsunuz..?!
Yapmayın!
Çok bilmeyin!
Biliyor muş gibi yapmayın!
Biliyorsanız da, kendinize saklayın lütfen...
Alınan iki kötü sonuç sonrasında, oyuncuları resmen ipe çekmek kimseye bir şey kazandırmaz...
Yaşlı, oynamıyor, papaz, vb. yakıştırmalar yaptığınız o oyuncuların, samimiyetinden ve inançlarından hiç şüpheniz olmasın...
Kuşadası tarlasında, topu kapıp, adam eksiltip, ceza sahasına nokta atış ile kaldıran Ahmet İlhan ve yükselip, kafayla golü atan da İlhan Depe idi!
Bu Cumartesi rakibi hallaç pamuğu gibi sallayıp, hem oyuncu farkı yaratan hem golünü atan İ.Depe idi!
İki hafta önce, şehirlerinde bayram havası yaratıp, namağlup durumumuzu bozan Kütahya, bugün kendi evinde kime yenildi ve neden yenildi?
O, bize karşı yırttıran Düzce’ye ne oldu?
İzmir’in karşısında bir yaka takımı var!
Hani şampiyonluk iştahları kabarmıştı...
N’oldu onlara?!
“Ya bu Kütahya’yı biz nasıl yenemedik be abi”?!
Peki ; sizce neden yenemedik ..?!
Yazdım bunları hep...
Ama!?
Ama işte?!
Neyse!
Son bir gözlem yazıp, bitireyim!
Cumartesi günü saha kenarında Bursaspor’u zaman zaman iki hoca birden yönetti.
Adem hoca ve yardımcısı...
Hem oyuncular ile hem birbirleriyle iletişim kurarak!
Peki;
Siz, bu güne kadar Serdar Kurtuluş hoca ile Aykut hocanın kulübeden başını çıkardıklarını gördünüz mü hiç?!
Sevgili Pablo’nun bir tercihi ya da tasarrufu mudur bu durum?!
Yoksa;
İnisiyatif kullanamama eksikliği midir?!
Yorumlar
Kalan Karakter: