Cumartesi günü kendi evimizde mevsim normali üstünde sıcak bir havada, güzel sayılabilecek bir zeminde İzmir'in köklü kulübü Altınordu ile karşılaştık.
Rakibimiz bize gelinceye kadar üç maçta sıfır çekmiş bir takım olarak karşımıza çıktı.
Kadro yapılanmasında;
Yiğit sağ, Ertuğrul sol stoperde savunma merkezini oluştururken;
Bilal ve Yusuf ikilisi merkez orta sahada görev yaptılar.
Geçtiğimiz üç müsabakada ilk onbirin merkez orta saha oyuncusu olan Barış, bu defa kulübeye çekilmişti.
Nedim hoca geçen haftaki Nazilli performansından hoşnut kalmamış anlaşılan.
Ama, Bilal ve Yusuf'tan da bu hafta pek memnun kalmadı.
Orta sahamız sıkıntılı.. Üretemiyor, yaratıcı olamıyor..
İlk yarının ilk çeyreğinde oynar gibi yaptık..
Sakat olan Berat Altındiş'in yerine, sakatlıktan kurtulan Eren'in topla buluşamaması handikap. Ancak bu sadece Eren'in sorunu değil.
Elinden geldiğince boş koşularla yarattığı alanlara, forvet arkası pozisyondaki Ömer Turan sürpriz girişler yaparak, pozisyon yaratmaya çalıştı.
İlk yarının ikinci çeyreğinden itibaren, oyuna ağırlık yapamadığımızı gören rakip cesaretlendi ve yoklamalara başladı.
Tatsız, tuzsuz, pozisyon fakirliğinin fazla olduğu yarım devrede üçüncü bölgeye geçmekte zorlandık.
Eren Tunalı ve Mustafa Genç sağ koridoru;
Ozan ile Çağatay sol koridoru ilk yarı hiç kullanamadılar desek, yeridir..
Ümidimiz ikinci yarıdaydı.. Fakat ona da iyi başlayamadık.
Derken, piyango gol geldi.
Sağ tarafımızdan Bilâl ile kullandığımız bir serbest atışta,kafaları yalayıp, uzak kale direğinin içine çarpan top ile golü bulduk.
Lâkin organize olup, oyunun temposunu bir türlü yükseltemedik.
Gol sonrası iyice yüklenen Altınordu takımı, on dakika ara ile aynı yerden; Canberk'in sağ tarafından, yüzde yüzlük golü bulamadı.
Çünkü Canberk iki güzel refleks ile topu kornere çelmeyi başardı.
İkinci yarının ortalarındaki bu pozisyonlar kesinlikle kırılma anlarıydı.
Kötü oyun ve gidişata çare bulmak adına Nedim hoca çabalayıp, durdu..
Geçen haftanın iyileri olan Yusuf ve Eren Tunalı dışarı alındı.
Yerlerine Hamza ve Barış girdi.
Bu arada, çok koşup iyi mücadele edip, yorulan Bilal'in yerine Furkan Emre hamlesi geldi.
Furkan Emre'yi merkez orta sahaya çekip, dalga dalga gelen rakibi karşılama düşüncesi Nedim hocanın doğrusuydu.
Ardından, isteksiz ve kuvvetsiz Çağatay'a neşter attı.
Mustafa Genç'i ters kanada gönderip;
Ömer Turan'ı sağ dışa çekerek alternatif yaratma gayesinde oldu.
Ne yapsın hoca..?
Elindeki iyi tanıdığı oyuncuları verimli kullanabilme adına saha içi pozisyon değişikliklerini öyle iyi kullandı ki, inanın takip etmekte zorlandım.
Geçen hafta Nazilli maçı ikinci yarısı ile, ondan önceki Ankara maçı oyunlarını göremedik.
Buradan hareketle, evimizde, sıfır çekmiş bir ekibe karşı, göreceli olarak daha iyi bir oyun beklentisi içindeydik.. Tam tersi oldu.
O beğendiğimiz takım oyununu sahaya yansıtamadığımız gibi;
Pas organizasyonlarında çok yavan kaldık.
Tempoyu yükseltip, çabuk oynayamadık.
Mevcut kadro bu.. En azından sezon yarısına kadar bu..
Evimizde almak durumunda olduğumuz maçları her ne olursa olsun, kesinlikle almalıyız.
Altınordu bunlardan biriydi.
Uzatma dakikalarında ikinci bölgenin ortalarında ayağındaki topu ezip; rakibe karşı atak yaratma fırsatı veren Emre Tepegöz için şansız bir enstantane kalemize gol olarak döndü.
Kötü oyun ile piyango bir galibiyet geliyor derken; az daha bir puandan bile oluyorduk.
Genç oyuncularımıza destek ve moral olmak adına camiada oluşan bir hoşgörü havası hakim.
Ancak Cumartesi günkü görüntü bu havayı bozabilir.
Bundan öncesinde ne demiştik?
Eğer;
Göstermiş olduğunuz mücadele gücü ve motivasyon ile devam eder;
Ve bunu sezona yayabilir seniz, korkulu rüya görmeden, kolej takımı havasında sezonu tamamlarız..
Kendi adıma söylemem gerekirse, sanki biraz erkenci mi davrandım diye düşünmeye başladım.
Ve hayâl kırıklığı yaşadığımı ifade etmeliyim.
Dünkü oyun ile bir arpa boyu yol gidemeyiz..
Fizik-Kondisyon yönünden de ilk defa dirençli bir ekip ile karşılaştık.
Son tahlilde..
Çağatay'da bir sıkıntı mı var?
Geçen hafta ve bu hafta hiçbir şey oynamadı ve sıfır katkı verdi. Dün gördüğü sarı kart ise gereksiz kere gereksizdi.
Kötü oyunun içinde yıldız gibi parlayan Yiğit'i kutluyorum.
Olası yenilgi yaşamamıza Canberk ile birlikte karşı durdular.
Son olarak;
Mücadele gücü düşük, temposuz ve pozisyonsuz oynayan Bursaspor takımını;
Nedim hoca, oyuncu ve pozisyon değişiklikleri ile canlandırmaya çalışsa da, bir türlü istediğini alamadı..
Oysa, bu hafta alınacak 3 puan Bursaspor'umuzun ilacı olacaktı.
Gel gör ki; sıkıntılı takımların derdine derman olmayı kendine görev edinen bu kulüp; dün de sıfır puanlı Altınordu'ya cansuyu olmayı ihmal etmedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: