Grup maçlarımızın bitimine bir kala 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılma hakkını elde etmenin haklı gururunu yaşadık dün gece.
Hırvatistan müsabakası sonrası evimizde grubun en zayıf halkası olan Letonya takımı karşısında zorlanabileceğimiz kaygısını taşıyordum.
Nitekim 55.dakikaya kadar bu kaygımın yersiz olmadığını hissettim.
Futbol oynamaktan ziyade, oynatmamayı düşünen bir takım Letonya.
Üstelik, daha önceki karşılaşmalarımızda da istatistik olarak sıkıntılı bir durum var.
Bu takıma karşı evimizde galibiyet görememişiz.
Kendi bölgelerini sıkı savunup, geniş alanlara doğru hızlı çıkışlarla sonuca gitmeye planlanmış oyun anlayışlarına, hava toplarındaki hakimiyetlerini de ilave etmişler.
Gol yiyene kadar, bu taktik disiplin ve anlayıştan asla kopmuyor; gol yerlerse de diğer oyun planına geçiş yapıyorlar.
İşte, esas mesele, bu tip direnç koyan disiplinli takımlara karşı erken golü bulmakta..
O zaman, oynatmamaktan ziyade oynamayı düşününce; karşılıklı, futbol seyri zevk veren ve pozisyonlu bir oyun ortaya çıkıyor.
Oyunun bu şekle dönüşmesi için tam 55 dakika sıkıntı yaşadık.
Topu gezdirirken ve oyun yönü değiştirmelerini yaparken hızlı ve tempolu değildik.
Adam eksiltmelerini çok az yapınca; rakip, savunmada yer kaymalarını kolay yaptı.
Buna rağmen yine de pozisyon bulduk. Ancak topu içeriye bir türlü sokamadık.
Ta kii Yunus'un kilidi açan o müthiş gölüne kadar..
Rakibin sert ve kapalı savunma yapacağını bilen Montella;
Kerem ve Barış Alper gibi iki hızlı oyuncu yanına, benzer özellikli bir oyuncu olarak Yunus'u da eklemekle çok doğru bir tercih yapmış.
Ve Yunus'un anahtar golü sonrası oyunun şekli, şemali değişti..
60 dakika boyunca önde oynayıp, pas yapan ve boşluk yaratmaya odaklanan takımımız rakibin üstüne gelmesiyle savunma prensiplerine geçişte zorluk yaşadı.
Oyunun boyunun uzamasıyla birlikte, öne gelen rakibin boşalttığı alanları kullanmak bizim için çocuk oyuncağıydı..
Ama önce gol yememeliydik.
Sallandığımız ve dağınık göründüğümüz o kısa süreçte kaleci Uğurcan'ın kale sahası içinde kapaklandığı pozisyon, kırılma noktası oldu.
Sonrası malum..
Ferdi'nin sağ savunma yerine, ters ayakla sol tarafta daha verimli olabileceğini düşünüyorum.
Acaba, eğer, bir sakatlık söz konusu değilse;
Zeki oyuna girdiğinde, Ferdi, Cenk'in bölgesine geçirilebilir miydi?
Cenk, kontrollü ve garantici bir oyun oynuyor. Oyunun ofansif yönünde yaratıcı değil ve inisiyatif kullanmıyor ya da kullanamıyor.
Sağ kanattaki üretkenliği ve rakibi bozarak yaratılan pozisyon zenginliğini Cenk'in tarafında yaşayamıyoruz.
Ayrıca, sağ savunmacı konusunda sanırım sıkıntımız var.
Zeki formsuz ve dağınık. Üstelik ağır..
Günümüz futbolunda sağ ve sol savunmacıların, salt savunma değil; ofansif manâda da oyunun içine girip, üreten oyuncular olmasının önemi çok büyük.
Almanya'ya gidene kadar sağ tarafa alternatif bir oyuncu bulmak Montella için bir zorunluluk gibi duruyor.. Hattâ sol tarafa da..
Savunmanın merkezi ile orta sahanın merkezinde olan oyuncu zenginliğimiz maalesef sağ ve sol savunmalarda yok.
Bu arada, Euro 2024 vizesini, her ne kadar almış olsak da;
Galler ile yapacağımız son müsabakanın üç gün öncesi, Almanya ile hazırlık maçı oynayacak olmamız sıkıntı yaratır mı bilemedim..
Sonuçta, merhaba Euro 2024, merhaba Almanya..
Zor sayılabilecek bir gruptan, Avrupa sahnesine çıkacak olmanın heyecanı ve keyfini yaşamak dileğiyle..
ÖLÜREMM TÜRKİYEMM..
Yorumlar
Kalan Karakter: