Hafta içi sonrası bu kez hafta sonunda Isparta'daydık.
Çarşamba günü evimizde Menemenspor'a karşı bir puanı oyunun sonlarında bulup bu oyuna bir puan iyidir demiştik.
Pazar günü, üstelik bayramın üçüncü günü deplasmanda Isparta'ya karşı ise, oyunun sonlarında bu defa 3 puanı kaybettik.
Oysa, son dakikalara geldiğimizde, yazımın başlığı hazırdı bile...
'Camiaya bayram hediyesi diye' başlığı atmıştım.
Atmaz olaydım..
Önceki haftalarda oynadığımız savunma amaçlı oyun planı yerine, bu defa, sahanın bütününü kapsayan, topu kullanma amaçlı bir plan ile oyuna başladık.
Savunma merkezimizde geçen maçta cezalı olan Ertuğrul, bugün yerini alırken, tandemi Furkan Emre'den maalesef yoksunduk.
90 dakika boyunca Ertuğrul'un mükemmel oyununa tanık olurken; Furkan Emre'nin yokluğu, özellikle yan yüksek toplarda kendini fazlasıyla hissettirdi.
Kör talihe bakınız ki, hafta içi Ertuğrul'un yokluğunda o bölgeden yediğimiz golün bir benzerini, bugün, Furkan Emre'nin yokluğunda, onun bölgesinden yedik.
Oysa, müsabakanın ilk devresinin tamamı dengeli bir şekilde seyrederken, sağ yanımızdan gelen bir yüksek top ile geriye düştük.
Rakibin bundan başka pozisyonu yokken; biz daha pozitif ve pozisyonlar yaratan taraf durumundaydık.
Eğer, forvet Berat Altındiş, yanlış tercihlerde bulunmayıp doğru yapılması gerekenleri yapabilse eğer, Çağatay isteksiz ve dağınık olmayıp, sahada gezinmek yerine, oyununa odaklanabilseydi; golü bulmamız sorun olmayacaktı.
Berat ve Çagatay'ı mental manâda sıkıntılı bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.
Kubilay'ın yokluğunda Barış Dalkıran merkezde iyi iş çıkardı. Takımının da ikinci gölüne ismini yazdırdı.
Müsabakanın ikinci yarısına iki değişik yaparak başladık.
Hamza Baran yerini Eren Tuna'lıya bırakırken; Emre Tepegöz'ün yerine de Enver Cenk Şahin geçti.
İkinci devre itibariyle 45-65 arasındaki 20 dakikalık süreçte müthiş güzel bir oyun sergileyip iki gol bulduk.
Forvet arkası pozisyonunda oynayan Cenk Şahin ile takımımızın son haftalardaki dinamosu ve olmazsa olmazı Hasan Ayaroğlu'nun iş birliğinde bulduğumuz gol, başlangıç ve bitiş şekliyle gözlerimizin pasını aldı.
İkinci golü de bulduktan sonra, her ne olduysa kenar yönetiminde Özer ve Hürriyet hocaların telaşla oyuncu değişiklikleri devreye girdi.
Barış Dalkıran ve Berat Altındiş kenara alınırken, Melih ve Enes'in oyuna dahil olmaları takıma yaramadı sanki. Gerek merkezde gerekse önde top tutamayıp, organize olmakta zorlandık.
Özellikle, oyunun sonlarına doğru Hasan oyundan düşerken, Cenk Şahin'in sorumluluk alıp, oyunu kontrol etmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Yine sağ tarafımızdan kullanılan bir serbest vuruştan yediğimiz anlamsız bir gol ile göbeğimizi kaşıya, kaşıya sevineceğimiz 3 puanın, elimizden kuş gibi uçmasına tanık olmamız, ziyadesiyle üzdü, geçti.
Ne garip bir klasman bu böyle?
Üç gün önce, oyunun sonlarında gelen 1 puana evinde sevinirken; üç gün sonra deplasmanda uçup giden 3 puana ağıtlar yakıyoruz.
Şu 3 puanı alabilseydik, diken üstünde olmaktansa, kuş tüyü yatak rahatlığında olmanın dayanılmaz keyfini yaşayacaktık.
Çünkü;
Üç gün önce altımıza aldığımız bütün takımlar, bugün, bir bir kazandılar.
Menemen ve Nazilli üstümüze çıkarken; 6 puan fark yaptığımız İnegöl ve Batman ile puan farkı 4'e düştü.
Haftaya Pazar günü, geçen sezon 3.ligden gelip, 2.ligde tutunan ve nispeten başarılı olan Arnavutköy Belediyespor takımı ile evimizde oynayacağız.
Bugün, evinde Nazillispor'a 3 puan kaptıran Arnavutköy'ü, biz de evimizden 3 puan alıp, yollayalım.
Ayrıca, bayram seyran demeden, ta Isparta'lara gidip, yağmur altında takımını yalnız bırakmayan büyük Bursaspor taraftarlarına helâl olsun. Kutluyorum.
Sahi, bu arada, yazıp, sormadan olmaz..
Maçın hakemi, sarı kartını soyunma odasında mı unuttu acaba...
Yorumlar
Kalan Karakter: