Uzun haftalar ve aylar sonrası nihayet, hasret kaldığımız taraftarlı, seyircili ev sahipliğimiz başladı.
İyi de başladı.
Sezonun üçüncü haftasında 3 puanı iki golle almayı başarıp; taraftar ve camiaya selâm çakıldı..
Öylesine kritik bir süreçte kazandık ki, sanki herşeye yeni başlıyoruz gibi bir hava yakalamış olduk.
Moral motivasyon, özgüven ve oyun karakteri anlamında gelecek adına umutlarımız tazelendi.
Bulunduğumuz lige geldiğimiz ve geçirdiğimiz bir sezon boyunca, bu klasmanın herşeye açık olduğunu; sürprizlerin yaşanıp; olmazların olabileceğini sürekli işaret ettim.
Nitekim öyle de oldu ve olmaya da devam edecek.
İki haftada 6 puan yapmış olan Ankaraspor'a ilk 20 dakika içinde karşı koyabilme anlayışı içinde olduk.
Kapatıp, hızlı çıkışlar yapacağımız bir görüntü vardı.
Oyun planımız bu muydu; yoksa, amaç Ankaraspor'un havasını anlayabilmek miydi onu çözemedim..
Çünkü, ikinci yarıya bambaşka bir oyun anlayışı ile başladık.
Nedim hoca, acaba ikinci yarıya, ilk yarının oyun planını soyunma odasında bırakarak mı çıktı diye düşünmeden edemedim.
Topa daha çok sahip olup, oyunu hem kontrol hem forse eden bir anlayış içindeydik.
Eğer gerçek oyun anlayışımız buysa; genç oyuncularımızın ilk yarının ilk çeyreğinde yedikleri baskının; özgüven eksikliği ve hata yapma kaygısının yüksek olmasından kaynaklı olabileceğini düşünüyorum.
Sanırım, 15 dakikalık arada hoca gördüğü motivasyon eksikliğini giderip; oyuncularına; korkmayın, yürüyün gidin demiş..
Bu sayede, özellikle Barış'ın maestroluğunda iyi futbol oynamaya, iyi pas yapmaya ve sahanın bütününü kontrol altına almaya başladık.
Yüksek mücadele anlayışı ve oyun disiplini ile rakibin gardını fena düşürdük.
70'lerden sonra Ankaraspor sahada yürümeye başladı desem; abartmış olmam.
Oyundan öyle bir düştüler ki; son vuruş ve final pası tercihlerinde biraz akıllı olabilseydik, maç farka gidebilirdi.
İlk iki haftadaki merkez orta saha için Barış'ın yanına oyunun iki tarafını da oynayabilen bir oyuncu bulmamız gerekir diye yazmıştım..
Yalçın hoca'dan sonra takımın başında kalan Nedim hoca bu bölgeye Barış'a partner olarak Bilal'i düşünmüş. İyi de yapmış.
Şahsen, Ozan'ın, orta saha özellikli bir oyuncu olması nedeniyle, maharetlerini sergileyemediğini düşündüğüm savunmacı rolüne büründürülmesine gönlüm razı olmasa da; mecburiyetten sol arkada görev verilmesi ve o bölgenin aksamaması doğru olanın yapılmış olduğunun göstergesidir.
Belki, günümüz modern futbol anlayışının kenar beklere yüklediği ofansif destek misyonunu çok yerine getiremiyor.. Ama önünde oynayan Çağatay bize bunu pek hissettirmiyor.
Aynı şeyi sağ arkada Eren Tunalı için söyleyemem.. Maşallah o alıp götürüyor.. Sonlandırmalarda daha dikkatli olup; karar verme refleksini geliştirmeli.
Furkan Emre'nin yokluğunda Yiğit'in sol stoperde iyi işler çıkardığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Oyun zekası ve pozisyon alışları harika. Ayrıca, topu oyuna sokarken de ayaklarını iyi kullanıyor.
Sakat Eren'in sahalara golle dönmesi çok sevindirici.
İyi oynuyordu, niye çıkıyor ki dediğimiz Bilal'in yerine giren Eren; Nedim hocanın saha içi yaptığı yer değişikliği ile birlikte; geri dönmekte zorlanan Ankaraspor'lu oyuncuların arkada bıraktığı geniş alanlarda adeta dans etti.
Bir önceki yazımda rakipleri tanımıyoruz, bilmiyoruz. Altı, yedi hafta sonra grup ile ilgili bir ön fikrimiz oluşabilir, diye yazmıştım.
Devre sonuna kadar, grupta net kopuşlar olmazsa; üst sıralar için kıyasıya bir kapışma olur ve devre arası transferler gündeme gelir.
Bursaspor olarak cezamızı ödeyip, transfer yasağını kaldırıp, kaldıramayacağımız hususunda şimdiden birşey söyleyemeyiz.
Ama, Pazar günü oynadığımız müsabakanın ikinci yarısındaki olumlu görüntü, sezonun geneline yansıtılabilirse; ümitvar olmamak için bir nedenimiz olmaz.
Niye olmasın?
O nedenle bugünden başlayarak, Pazar günkü oyun ve sonucun bizlere işaret fişeği olması hususunun ayırdına varalım derim.
Bu lig, hemen, her zaman, herşeyin olabileceği bir lig..
Kısır iç çekişmeleri bir kenara bırakıp; genç oyunculara aşılanan özgüven ve iyi çalışma şartlarının devamı ile belki de beklentilerimizin üstünde bir durumla bile karşılaşabiliriz.
Hoca konusunda aceleci olunmayabilir..
Nedim hoca, ilk maçında verdiği izlenim ile biraz zamanı hak ediyor diye düşünüyorum.
Pazar günkü mücadele, kazanma azmi, oyun iştahı ve yardımlaşmayı gördükten sonra; kolej takımı hüviyeti arzeden siz sevgili oyuncular.
Bundan böyle, bu oyundan ve mücadeleden ve arzu, iştah, istekten Bursaspor camiasını mahrum bırakma gibi bir lüksünüz olamaz..
Neler yapabileceğinizin işaretlerini aldık ve kenara yazdık.
Bundan sonra top sizde.. Olmaz, olmazz demiyorr; niye olmasın ki diyoruz.
Kendinize iyi bakın.. Hedef koyun.. Amaç belirleyin..
Bu klasmanda vereceğiniz mücadelenin, oyunun, başarının, sizleri nereye taşıyabileceğini düşünmek ve idrak edebilmek, sizlerin rehberi olsun.
Hem siz hem Bursaspor kazansın.
Yorumlar
Kalan Karakter: