AK Parti’nin en başarısız olduğu konuların başında eğitim sistemi geliyor.
Çocukluğumdan beri, sürekli adı ve cismi değişen sınav sisteminin yanında, okulların nitelikleri, değerlerinin düşürülmesi gibi politikalar zaten eleştiriliyordu.
AK Parti döneminde Türkiye’de öğretmenler 3’e ayrıldı.
Ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen…
Şimdi öğretmenler zaten bu kadar ayrılmamış gibi bir de karşımıza uzman öğretmen ve başöğretmen kavramlarını çıkardılar.
Her birinin yaptığı iş aynı, her birinin aldığı maaş farklı!..
Her birinin gittiği okul aynı, her birinin sosyal hakkı farklı!..
****
Devlette ücretli öğretmenler ile kadrolu öğretmenlerin sendikası yok.
Aynı şekilde dershane, kurs ve özel okul öğretmenlerinin de sendikası yok.
Yani haklarını istedikleri gibi arayamıyorlar.
Hükümet bu öğretmenler hakkında istedikleri gibi karar verebiliyor.
Binlerce öğretmen kesinlikle bir araya gelip sesini çıkartamadıkları için yani kendilerini temsil edebilecek kurum olmadığı için hep öteleniyor.
Ama hükümet bu sefer, sendikası olan, kolay örgütlenebilen, işsiz kalmakla tehdit edilemeyen, maaşını kesmekle korkutulamayan öğretmenlere şekil vermek istedi.
Başta da söylediğim gibi, ücretli, sözleşmeli ve kadrolu olarak ayrılan öğretmenler bir de uzman ve başöğretmen olarak ayrılıyor.
Her kademede para artıyor.
Ama en iyi parayı alan başöğretmen bile yoksulluk sınırının biraz üzerinde maaş alacak.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 600 bin öğretmenin bu sınava başvurduğunu açıklayarak sistemin kabul gördüğünü anlatmaya çalışmış.
Şimdi bu mantıkla bakarsak eğer, her yıl KPSS’ye giren milyonlarca öğretmen adayı da KPSS’yi kabullenmiş olmuyor mu!..
Hem zorunlu tutacaksınız hem de kabullendi diyeceksiniz. Bu doğru bir yaklaşım mı?
****
Gelelim sendikalara!..
Eğitim Bir Sen Bursa Şubesi Başkanı Ramazan Acar, yetkili sendika olmasının da vermiş olduğu cesaret ve havayla Öğretmen Meslek Kanunu’nun ne kadar gerekli olduğunu savunmuştu. Hatta kendisinin de daha önce bir kez açılmış olan sınava girdiğini anlatmış ve maaşının arttığını belirtmişti. Bu konuda Norm Haber Köşe Yazarı Yasemin Güler ile birbirimizin şahidiyizdir. Zira o dönem YeniDönem gazetesinde birlikte kalem oynatıyorduk ve birlikte ağırlamıştık.
Ama şimdi ne oldu anlamadım!..
14 eğitim sendikasının 2 Kasım’da yapacağı büyük iş bırakma eyleminden sadece bir gün önce, Eğitim Bir Sen ve Memur Sen, ilk derse girmeme eylemi gerçekleştirdi.
1 Kasım’da gerçekleştirilen eyleme dair saat tam 12.30’da Şehreküstü Meydanı’nda (15 Temmuz Demokrasi Meydanı) basın açıklaması yaptı Ramazan Acar.
Birebir izledim eylemi.
İlk işim kaç öğretmenin katıldığını saymak oldu. Zira gözlerimle bile 60 kişi saydım. Polislerin ortasında toplam 70 kişiydik diyebilirim.
Bana kalırsa o basın açıklamasını yapan sadece müdürlerdi.
Peki neden yapıyorlardı bu basın açıklamasını!...
Ramazan Acar’ın söylemlerini değil, düşündüğüm gerçek nedenini söyleyeyim mi?
Eğitim Bir Sen, hızlı bir şekilde kan kaybediyor. Üye sayıları sürekli düşüyor.
Eğer böyle devam ederse yetkili sendika olma özelliğini de kaybedecek. Bunlara kayıtsız kalınamazdı. Öğretmenlerin rahatsız olduğu bu konuyu en azından bir şekilde gündeme getirmek istediler.
Eğitim Bir Sen Bursa Şubesi Başkanı Ramazan Acar’ın söylediğine göre ise, uzmanlık veya başöğretmenlik unvanlarına karşı değiller ama sınava karşılar. Uzman öğretmen de başöğretmen de sınavla değil tecrübeyle belirlenmeli.
Başkan Acar, Öğretmenlik Meslek Kanunu için Eğitim-Bir-Sen’in taleplerini şöyle sıraladı:
“Biz, meslek kanununda, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz.
Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi uygulamalar yerine kadrolu istihdamın esas alınmasını istiyoruz.
İstihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere, zorunlu hizmet gibi dayatmalara son verecek, öğretmeni motive ve teşvik etmeye, imkânlar, fırsatlar ve artırımlı haklarla ödüllendirmeye dair hükümlerin mesleği özendirmeye, mesleği yürütenleri güçlendirmeye ilişkin ön şart olduğunu biliyoruz.
Öğretmenlerin atanmadan yer değiştirmeye, yetişmeden gelişmeye, eğitim imkânlarından kariyer fırsatlarına, ehliyetten liyakate her konuda belirsizlikten, ayrımcılık ya da ayrıcalık kusurlarından kurtarmaya dönük hükümleri olmazsa olmaz addediyoruz.
Eğitim ve öğretim süreçlerindeki vazgeçilmez unsurlardan biri olan eğitim kurumu yöneticiliği ve eğitim liderliğinin meslek kanunu kapsamında düzenlenmesini, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakların da mutlaka kanuni bir dayanak ve güvenceyle tanımlanmasını istiyoruz.”
Benim asıl şaşırdığım ise, sloganlardı. “Bakan şaşırma sabrımızı taşırma”, “Öğretmenler burada bakan nerede” slogan atmak bugün her baba yiğidin harcı değil!..
****
Gelelim 2 Kasım’daki Eğitim-İş, Eğitim Sen, Hürriyetçi Eğitim Sen, Anadolu Eğitim Sen ve TEÇ-SEN olmak üzere 5 eğitim sendikasının öncülüğünde toplamda 14 sendikanın destek verdiği eyleme.
Tüm gün boyunca öğretmenler derslere girmedi.
Eyleme katılanları bırakın gözlerle saymayı, parmakla bile sayamazdınız.
Şehreküstü’nde kendilerine ayrılan alana sığmayan öğretmenler, platformun arkasına da geçmeye başladı.
Öncelikle sıkı güvenlik önemleri vardı diyebilirim. Çevreyi tamamen polisler sarmıştı. Her ihtimale karşı 2 noktada da çevik kuvvet güçleri vardı.
Sözde vatandaşı eylemci öğretmenlerden ayırıyorlar ama, tek bir nokta haricinde hiçbir yerden bariyer olmamasına rağmen alana almıyorlar. Vatandaşın desteğini yaklaştırmak istemiyorlar belki de.
Her bir sendika görevlisi tek tek konuşma yaptı.
Her birine eşit süre verildi, her bir sendika başkanı başka bir konuşma hazırladı. Ortak nokta ise ÖMK’ye karşı olmak.
Uzun zamandır böyle muhteşem bir miting izlememiştim.
****
Ne istiyor öğretmen sendikaları?
Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilsin.
Yoksulluk sınırının üzerinde ücret ödensin.
Kadrolu, güvenceli istihdam sağlansın.
3600 Ek Gösterge tüm kamu çalışanlarına ödensin.
Hazırlık ödeneği 1 maaş tutarında ve tüm eğitim çalışanlarına ödensin.
Kamuda mülakat kaldırılsın.
Eğitim İş Sen Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy konuşmasında, “Yıldan yıla haklarımızı gasp ettiler, bizi ayın daha başında kara kara ay sonunu düşünür hale getirdiler, evimize başımız dik, sınıflarımıza kafamız rahat girmemizi engellediler. Bugün 'artık yeter' demenin, sendikal önderimiz Fakir Baykurt'un dediği gibi ders vermenin, bizi hafife alanları uyarmanın günüdür” sözlerini dile getirdi.
Eğitim Sen Bursa Şubesi Sekreteri Derviş Erdem, TEÇ-SEN Bursa Şubesi Başkanı Adem Demir, Anadolu Eğitim Sen Bursa İl Temsilcisi Selçuk Var, Hürriyetçi Eğitim Sen Bursa Sözcüsü Sedat Gençler de ayrı ayrı konuşarak destek verdiler.
www.nobetcigazete.com adresinden konuşmaların tamamını okuyabilirsiniz.
****
Son Not!..
İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu da eyleme destek verdi.
Mitingin başlangıcından sonuna kadar öğretmenlerin yanında yer aldı.
Fakat, onun dışında herhangi bir siyasi figür göremedik.
Yorumlar
Kalan Karakter: