‘Taş her zaman yerinde ağırdır’ diye bir söz var.
Doğduğum, büyüdüğüm ve doyduğum şehir Bursa…
Ömrümün sonuna kadar da Bursa’dan ayrılmayı düşünmüyorum.
***
Geleceğe bir borcum var.
Gelecekte çocuğumun bana hesap sormasını asla istemem ama elbet soracaktır.
İşte o gün “Ben mücadele ettim ama başarılı olamadım” diyebilmeliyim.
Kimi, fiziki olarak mücadele eder, kimi düşünceleriyle…
Ben kalemimle mücadele etmeye çalışıyorum.
***
Hadi hep birlikte hatırlayalım…
30 Kasım 2022 tarihinde ‘Hanlar Bölgesi kaçak çelik yapı doğurdu!’ başlıklı yazımda tarihin önüne ucube bir engel çıkarıldığından bahsetmiştim.
Sadece ben değil, birçok meslektaşım da bu konuda düşüncelerini dile getirerek, bu yapının olmaması gerektiğine dikkat çekmişlerdi.
Hatta tam da bu noktada kamuoyu oluşmuş ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden açıklama yapılmıştı.
Hatta açıklamanın da ötesine geçilip mühürlenmişti. Söküleceği konuşuluyordu…
İşte bir sonuç almaya başladık diyordum ki…
Sessiz sedasız açıldı…
Bakmayın sessiz sedasız açıldı dediğime, Zafer Plaza’nın yeni girişi balonlarla süslendi.
Ve biz bu ucubeyi söktüremeyerek kaybettik!..
Peki eksik neydi?
Nasıl gözümüzün içine baka baka bu kapıyı açtılar?
Tek bir cevabı var.
Vatandaş!..
Biz açmayın dedik demesine de bu çirkinliğe vatandaş karşı çıkmadı işte burada eksik kaldık…
Peki şimdi ne yapabiliriz?
Naçizane tavsiyem Zafer Plaza’nın bu kapısının hiçbir şekilde kullanılmaması yönünde…
Öyle kullanmayalım ki, kapının elektriği boşa gitsin, girişe koydukları güvenlik görevlisi de boşuna olmuş olsun.
***
Zaman yolculuğunda hadi biraz daha yakına gelelim…
8 Aralık 2022 tarihinde ‘Uludağ artık kırımızı ala(rm)n!’ başlıklı yazımda da neden Uludağ Alan Başkanlığı’nın meclisten geçmemesi gerektiğini gerekçeleriyle açıklamıştım.
Endişeleri tek tek açıklamıştım.
Üzerine çok gidildi.
Akademik Odalar, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları hemen hemen 1 buçuk aydır her gün bir eylem düzenledi.
Ama yok!..
AK Parti Bursa Milletvekillerinin imzasını taşıyan Uludağ Alan Başkanlığı teklifi bir gecede geçirildi.
Hadi bakalım şimdi göreceğiz, Alan Başkanlığı gerçekten Uludağ’ı koruyacak mı yoksa ranta mı açılacak?
Gelişmeleri yazmaya devam edeceğim…
Sonuç olarak, Akademik Odalar, Sivil Toplum Kuruluşları, muhalefet siyasi partileri ve Uludağ Alan Başkanlığı’na karşı çıkan herkes bu konuda da kaybetmiş oldu…
Kimler kazandı?
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, turizmci dernekleri, bürokratlar…
***
Son Not!
Şehirde karşı olduğumuz daha birçok nokta var.
Mesela, Sıcaksu Bölgesi’nin konut alanı olması…
Mesela, Soğuksu Mahallesi’nde yapılmak istenen sanayi bölgesi…
Mesela, TEKNOSAB, kentsel yenilenme, rantsal dönüşüm…
Hava kirliliği, su kaynaklarının tükenmesi, ulaşılamama çelişkisi…
Bu şehrin yaşanabilir bir hale gelebilmesi için mücadeleye devam edeceğim.
Bu benim için bir varoluşsal mücadeledir.
Yorumlar
Kalan Karakter: