Seçim yaklaştıkça, kan kaybeden Cumhur İttifakı bileşenleri kesenin ağzını açmaya başladı. Şimdiye kadar mağdur ettikleri kim varsa yavaş yavaş, haklarını teslim etmeye başladılar.
Ancak mağduriyetin en büyüğünü yaşayan ücretli öğretmenlere şimdiye kadar herhangi bir iyileştirme yapılmadı.
İyileştirme yapmak bir kenara görmemeyi tercih ediyorlar.
Peki ama neden?
100 bin öğretmen açığı varken, halen daha ‘atanamayan öğretmen’ olması bir utanç vesilesi değil midir?
‘Bir ülke öğretmene verdiği değer kadar değerlidir’ dersek…
***
Eğitim Fakültesini bitiren kişiye öğretmen denmez de ne denir?
Ancak devletimiz için bu yeterli değildir.
Önce, hiç gereği yokken KPSS’ye girmeli, iyi puan alırsa mülakata girmeli, ondan da iyi puan alırsa staja başlamalı, bu süre içerisinde müdürün onayını almalı vesaire vesaire…
Labirent gibi değil mi?
Bir engeli geçiyorsunuz, diğeri geliyor önünüze. Öbürünü geçiyorsunuz, bir başkası geliyor. Birini geçemezseniz, en başa dönmek zorundasınız.
Bu süreci geçemeyenler, daha doğrusu geçip de seçilemeyenlerin önünde 2 yol oluyor…
Birincisi, ek ders ücreti karşılığı derse girmek -ki bunun adına ücretli öğretmenlik deniyor…
İkincisi ise; özel okul öğretmenliği yapmak…
Yani öğretmenleri özel okulların insafına bırakmak…
Çünkü, dışarıda o kadar çok atanmayı bekleyen öğretmen var ki… Ve maalesef, öğretmen enflasyonunun olması alacakları ücreti de ne yazık ki düşürüyor. Artık görüyor ve biliyoruz ki, asgari ücretin altında maaş alan öğretmenler var.
Yani…
Banka hesabına asgari ücret yatan ancak, öğretmenden parayı geri isteyen yönetimler var.
Çünkü özel okul sahipleri, öğretmenlerine “KPSS döküntüleri” olarak bakıyor…
“KPSS’yi kazanamayanlara iş veriyoruz” diyorlar…
Onlar için değerleri bile yok!
İşte sırf bu nedenlerle bile, şu seçim şekerlerinden biraz da öğretmenlere ayırılması gerekiyor…
Dışarıda kalan bu öğretmenlerin bir anda erimesi, özel okulların da öğretmen bulamamasına neden olur ki, mecburen fiyatlarını yükseltmek zorunda kalırlar…
***
Peki ücretli öğretmenler ne istiyor?
Diyorlar ki; “Biz zaten rüştümüzü devlete ispat ettik…
Yıllardır, devletin okullarında öğretmen olarak görev yapıyoruz.
Liyakat sahibi de olduğumuza göre en azından bize bir ayrıcalık sağlanabilir.
Çünkü, ne biz çocuklarımızdan ayrılmak istiyoruz ne de yaşam kalitemizin bu seviyede kalmasını istiyoruz…
Sadece insanca yaşamak ve öğrencilere verimli olabilmek adına maddi sıkıntılarımızın giderilmesini ve özlük haklarımızın bize verilmesini istiyoruz.”
Peki haksızlar mı?
Hiçbir sosyal hakka bile sahip olmayan, sadece girdikleri ders saat ücreti kadar sigortası yapılan öğretmenlerin istekleri bu devlete çok gelmemeli…
Aynı zaman da bu durumun düzeltilmesi ülkemizdeki eğitimin de düzeltilmesini sağlar. Bugün neredeyse herkes ücretli öğretmenlik yapabiliyor…
Yani üniversite mezunu olan hatta lisans mezunu olmasına gerek bile yok, ücretli öğretmen olmak için ön lisans mezunu olmak bile yetiyor… Bunların da önüne geçebiliriz. Yani eğitim fakültesi mezunu olmayan ve formasyon eğitimi almayan hiç kimsenin öğretmenlik yapma gibi bir ehliyeti kalmaz!..
Yorumlar
Kalan Karakter: