Sondan başlayalım…
İlk faturayı evi satın alana kesmek lazım bence…
Biliyorsunuz ki, o ev depreme dayanıklı değil, altyapısı yok, herhangi bir mimarlık veya mühendislik hizmeti almamış, denetlenmemiş… Bunları göze alarak o evi satın alıyorsunuz veya kiralıyorsunuz…
“Ben ne yapabilirim, kira fiyatları uçmuş gitmiş… Asgari ücretle 4 boğaz beslerken bir de kiradır, elektriktir, sudur, doğalgazdır, faturalar üst üste gelmiş. Ben nasıl doğru düzgün evde oturabilirim, ama gücüm ancak buna yetiyor.”
***
O zaman ikinci faturayı da emlakçıya keselim…
Siz nasıl olur da sağlıksız ve dayanıksız evleri sırf komisyon almak için kiralayabilirsiniz… Depremde yerle bir olsa kiraladığınız veya sattığınız ev, oradan cesetler çıksa siz vicdanınız rahat bir şekilde uyuyabilecek misiniz? Hem siz kaçak evleri kiralamazsanız onlar da yenilerini yapmazlar.
“Yapı sahibi evini kondurmuş, kimse bir şey dememiş. Belediye, kendisine ödenen harçla oradaki yapıyı tanımış, elektrik, su, doğalgaz bağlanmış, yolu yapılmış… Madem bu kaçak yapıları yapmak suç, o zaman belediye neden hizmet götürüyor. Götürmesin!.. Şimdi buradan 3-5 kuruş para kazanacak olan emlakçıya neden fatura çıkartıyorsunuz… Biz bu döngüde en masumuyuz…”
***
Üçüncü fatura belediyeye gelsin o zaman!..
Siz vatandaşınızı korumakla ve kollamakla mükellefsiniz. Nasıl olur da bu kaçak yapılara göz yumarsınız. Hadi diyelim göz yumdunuz, neden hizmet götürüyorsunuz… Sizin oralara hizmet değil, yıkım makineleri göndermeniz gerekmez mi? Siz göz yummasanız onlar çoğalmaz…
“Yıllarca memleketlerinden Bursa’ya gelerek arazi almışlar ve üzerlerine evler yapmışlar. Artık sonra akrabaları gelmiş, onlara da ev yapmışlar… Evler, bir anda mahallelere dönüşmüş, mahalleler ilçelere dönüşmüş. Sadece ev almamışlar ki, yolu bozmuşlar, elektriği kaçak kullanmışlar, suyu kaçak kullanmışlar… Şimdi biz burayı nasıl yıkalım. Kaldı ki, burada büyük bir de oy potansiyeli de var. Ayrıca insani durum da var. Bu kadar insanı sokağa atarsak onlar da giderler. Bu sefer fabrikalarda çalışacak adam bulamayız… Hem oraları yıkıp ne yapacağız ki, tekrar tarım alanı olmaz!.. Milli serveti kaybederiz. En iyisi bu mahalleleri kayıt altına alıp, en azından devletin kasasına para girmesini sağlayalım. Aynı zamanda su ve elektriğinde kaçak kullanımını önlemiş oluruz.”
****
Dördüncü fatura, fatura kesen kurumlara kesilsin…
Sizler elektrik vermeye devam ettiğiniz sürece bu kaçak yapılar sürekli artacak. Elektriğinizi suyunuzu vermezseniz burada barınamazlar.
“Tam tersine eğer biz bu hizmeti vermezsek onlar elektriği sokak lambasından çekiyorlar, kuyu açıp yer altı sularını kullanıyorlar. Biz en azından kayıp kaçak oranlarını azaltmış oluyoruz… Aslında vergisini ve faturasını düzenli bir şekilde ödeyen vatandaşın hakkını korumuş oluyoruz.”
***
Beşinci faturayı müteahhit, kalfa ve ustaya keselim o zaman…
Yahu müteahhit arkadaş buranın imarı yok, denetimi yok, zemin etüdü yok… Sen buraya nasıl olur da bina yapmaya kalkarsın. Nasıl olur da insanları buraya mahkum edersin. Hiçbir izin almamışsın sadece beton döküyorsun. Ya kalfaya veya ustaya ne demeli… Neye göre bina yapıyorsunuz siz? Betonun kalitesi nedir, demir yeterli midir her şey kitabına uygun mudur… Alnının terini akıttığın bu bina yarın öbür gün yıkıldığında ve içinde insanlar kaldığında, hatta öldüğünde içiniz rahat edecek mi?
Müteahhit: “Arsa mı kaldı koskoca memlekette. Var olan arsalar da kervan geçmez, kuş uçmaz bölgelerde. Ne yapalım yani 200 metrekare boş arsa bulunca alıp yapıyoruz. Siz bize bakacağınıza, buna çözüm üretmeyen devlete bakın.”
Kalfa: “Ben doğduğumdan beri bu işi yaparım. Her şeyi kafamdan hesaplar yaparım. Siz mi bana işimi öğreteceksiniz yani. Bugün mühendise de mimara da 5 basarım. Az parayla çok iş yapmayı benden iyi yapacak kim var göster elini öpeyim. Hem bu kadar insan taş mı yesin kardeşim… Kaç kişiye iş veriyorum, istihdam sağlıyorum ben.”
Usta: “Ben yapmasam başkası yapacak… Ben aç kaldığımla kalacağım, başkaları hem işimi hem de ekmeğimi elimden almış olacak. Ne yapayım yani? Zaten sigortasız, kayıt dışı çalışıyoruz. Güvencemiz yok, şurada ölsek, betonu üzerimize dökerler… Bana kızacağınıza buna imkan verenlere kızsanıza.”
***
Faturayı kesecek kişi bulamıyorum artık!..
En iyisi ruhsatsız bina yapanlara bu malzemeleri satanlara fatura keselim biz…
Arkadaşım sen kime ne sattığını bilmiyor musun? Yaptığın ticaretle insanların hayatıyla ve haklarıyla oynuyorsun. Sorsana inşaat yapma ruhsatı var mı, ya usulsüz bir şey yapıyorsa?
“Ağabey ciddi misin ya… Bu konu bana kadar geldi mi? Ben altı üstü bir esnafım… Müşteriyi nasıl ayırt edeyim?”
***
Son Not!
Gördüğünüz gibi, fatura kesecek suçlu bulamadık. Ya hepsi biraz biraz suçlu, ya da hiç biri suçsuz!..
Aslında toplumsal olarak suçluyuz!..
Hani bir söz var ya… Türk’e yasak demişler, size nasıl delineceğini anlatmış!..
Yorumlar
Kalan Karakter: