Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Bursa’ya geldi, gitti, akıllarda başarısız organizasyon kaldı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden çok bana göre güzel ama neredeyse ben ve birkaç meslek büyüğümden başka herkese göre kötü olan organizasyonu gündemde kaldı.
Hatta “Hepimiz aç gazetecileriz” başlıklı yazımın ardından ben büyük tepkiler aldım…
Ama büyük bir organizasyon yapmanın zorluğunu Ege Üniversitesi’nde öğrenciyken İletişim Fakültesi’nin üzerine kalan ödül törenlerinden, Radyo TV Sinema Bölümü’nde okuduğum için prodüksiyon işlerini yaparak gayet net öğrendim.
Zira aynı dönemde Serenas Group firmasında da çalışarak (Bilmeyenler internete yazıp ne iş yaptığını öğrenebilir) harçlığımı kazandığım için de biliyorum.
Bu nedenle de, ne İYİ Parti İl Başkanlığı’nın Genel Başkan Meral Akşener ile olan organizasyonunu eleştirdim, ne de CHP İl Başkanlığı’nın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun programını eleştirdim.
Kaldı ki, CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ve yönetimini en çok eleştirenlerden biri benim. Ama ortadaki emeği göz ardı edemem. Edilmemesi gerekir.
Evet, aksaklıklar olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Ama bu il başkanlıklarının başarısını engellemez.
Eleştirilerin hedefi olan CHP İl Başkanı İsmet Karaca’ya o geceyi sordum. Hatta bu anons rezilliğini sordum… “Basın mensupları salonu hızla boşaltsın!” cümlesini kendisinin duymadığını söyledi.
Tabi ki, o anda kafasında neler dönüyordu acaba!.. Bu işin stresini bilen biri olarak anlayabiliyorum. Ama bu cümlenin kurulduğunu herkes biliyor.
Şimdi söz Karaca’da:
“Programda aksaklıklar yaşandı. Aslında anonsu yapan arkadaşımız sonradan programa dahil oldu. Bu konuda kendisi de yeterince bilgilendirilmemiş. Bizim de hatamız oldu bu konuda. Aslında programa göre, saat 20.30’da yemek servisi bitmiş ve Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu salona teşrif etmiş olacaktı. Fakat, dediğim gibi koordinasyon eksikliği olduğu için planlanandan biraz daha erken platforma çıkmış oldu Kemal Kılıçdaroğlu. Tabi, Genel Başkan’ın konuşması sırasında da yemek servisi yapılıyordu. Burada bir karmaşa olmuş oldu. O malum anonsu ben duymadım. Ama çok hoş olmamış tabi. Bu sözü tasvip etmiyoruz.”
“Mesele aslında yemek değildi, iş insanlarıyla görüşmekti. Bunu zaten biliyoruz. Ama neden basına kapalı? Yani bu teknoloji çağında basına kapalı olmasının nedeni nedir, birinin kayda girmesi tüm sesi kaydetmesini engelleyemezsiniz zaten. Bu basına kapalı bölüm neden var?” sorusunu yönelttim kendisine… En fazla eleştirilen konulardan biri de buydu…
Karaca şöyle cevap verdi:
“Daha önce yaptığımız programların dışında bir program gerçekleştirdik biz. Özel bir program düzenledik. Bursa iş dünyasıyla orta ölçekli bir programdı ve büyük ölçüde de hedefimize ulaştık. Dediğiniz gibi, artık cep telefonu var. Basın içerde olsa ne olur, olmasa ne olur. Basınla ilgili tutum şu aslında. Psikolojik bir rahatlıktır bu. Gelen konuklar kendilerini rahat hissetsinler. Kafalarındaki soruları rahatlıkla sorsunlar. Bunun başka bir amacı yok. Tamamen psikolojik rahatlık. Bizim açımızdan hiçbir sakıncası yok.”
“Peki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Bursa’dan memnun ayrıldı mı, programla ilgili herhangi bir rahatsızlığını dile getirdi mi?” sorusunu da hemen arkasına yapıştırdım tabi…
“Genel Başkan 24 saat kaldı Bursa’da. 24 saate tam 5 program sığdırdık. Özellikle İnegöl programı çok verimliydi. Orada yaklaşık 40 kişiyle 2 saate yakın çay sohbeti yaptı. O toplantıda İnegöl Belediyesi’nin eski başkanları vardı, İnegöl’ün kanaat önderleri vardı. O program çok verimli oldu. Son programı yine İnegöl’de yaptık o da çok verimli oldu yaklaşık 500 kişinin katıldığı bir programdı. STK temsilcilerinden mobilyacılara kadar hemen hemen her kesimin kanaat önderi oradaydı… Son derece verimliydi… Ulus Mahallesi’ndeki etkinlik güzel oldu. O mahallede şimdiye kadar hep bizim eksikliğimiz oldu. Çok temas edemedik. Orada bir taziyeye katıldı Kemal Bey. Ardından bir salonda 800 sandalyesi olan salondaki masaları dışarı çıkardık, 200 sandalye daha içeriye aldırdık. 1000 kişilik salonda Genel Başkan bir konuşma yaptı. O salın tıklım tıklım doluydu ve birçoğu da oranın insanıydı. Oraya ilk defa bir genel başkan düzeyinde katılım oldu. Bütün bu organizasyonlar AK Parti’yi rahatsız etmiş olacak ki, havuz medyası ve troller saldırıya geçti. Demek ki hedefimize ulaşmışız.”
*****
Aslında görüşmeyi burada bitirecektim fakat, sormadan edemedim.
“Bursa’da birçok Gençlik Kolları Başkanı görevden alındı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinden dolayı olduğu düşünülüyor…”
“O yanlış bir adım oldu… Yapılmaması gerekirdi. Ben tasvip etmiyorum. Gençlik Kolları Başkanı ile konuşularak sorun aşılabilirdi. Ya da ona tebliğ edilip bana haber verebilirlerdi. Benim de pazar akşamı haberim oldu.”
Bir dakika soru yanlış yere gitmesin. Araya giriyorum. “Sizin görevden alınmalarla ilgili haberiniz yok muydu?”
“Parti tüzüğüne göre kadın ve gençlik kolları bizde özerk. Benim öyle bir yetkim yok. Bütün kararları üst yönetim alıyor. Tabi yanlış ifadeleri var. 10 Kasım’da bu karar alınmış. Genel Başkanın programından dolayı ertelendi. Bu yarayı saracağız en kısa zamanda. Partimizde herkese yer var. O gençler de partimizde çalışmaya devam edecek.”
Konu konuyu açıyor…
Bari son olarak da her il başkanının gönlünde yatan milletvekilliğini sorayım. Belki manşeti alırım dedim. Ama…
İşte cevabı:
“Şimdilik öyle bir şey yok. Belki de İl Başkanlığı’na devam edeceğim. Zamana göre bakacağız. Bilemiyoruz. Bu partide yarın ne olacağını kimse bilemez.”
****
Son Not!
Yeterince CHP ve İl Başkanı İsmet Karaca reklamı (PR’ı) yaptığıma göre; artık beni de vekil olduğunda danışman yapar herhalde… Hem benim bu konuda az da olsa tecrübem de var!.. Meclis koridorlarının tozunu yutmuşluğum, lokantasında yemek yemişliğim, muhalefet kulislerinde çay içmişliğim var. Yabancılık da çekmem… Eski eleştirdiğim yazıları da bir tıkla ortadan kaldırırız…
Yorumlar
Kalan Karakter: