Minareyi çalan kılıfını hazırlar diye bir deyim vardır, dilimizde…
Biz onu her şekilde değiştiriyoruz.
Artık minareyi çalan kılıfını hazırlamıyor, kılıfına göre minare çalıyor…
***
Önce kağıtlar hazırlanıyor.
Hazırlanan kağıtlara göre projelerin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Ama hayata geçirilen proje, kağıtlardakiyle uyuşmuyor….
O zaman kağıtlardakini tekrar değiştirelim ve yapılmış olan projeye göre tekrar yazalım diyorlar.
Peki kim izin veriyor bunlara?
***
Aslında görünen 4 ayağı var bu işin…
Müteahhit, belediye, mühendis, UYDS (Ulusal Yapı Denetim Sistemi) görevli personeli.
Tam bu noktada her kapıyı açan ‘para’ giriyor devreye…
Fazladan yapılacak olan bir dairenin ücreti milyonları bulurken, bu daire için göz yuman herkese bir bedel ödeniyor.
Hukuk, kanun, yasa, yönetmelik… Adına ne derseniz deyin hiçbirinin bir anlamı yok bu aşamada.
***
Ama ülkemizde bu trafiğin ve mesleklerin onurunu koruyan insanlar daha fazla…
“Yapamazsın, yapmayacaksın, imkanı yok” diyebilmek çok zor değil.
Evet zor değil!..
Ama arkada minare kılıfa uydurulmuştur artık!..
İş sadece bir imzaya bakar!..
***
Her mesleğin içi boşaltıldı.
Bunu Akademik Odalar’ın temsilcileriyle görüşürken daha iyi anlıyorum.
Önce Akademik Odalar’ın yetkileri alındı ellerinden…
Sonra ihtiyaçtan fazla akademik birey üretimi yapıldı.
Bu tam anlamıyla bir iş gücü enflasyonuna neden oldu.
Akademik eğitim almış insanlar, köle gibi çalışmaya, çalıştırılmaya başlandı.
Ellerinden gelirleri alınan bu eğitimli kişiler artık mesleklerinde ahlaksızlık noktasına gelmeye başladı.
***
Nöbetçi Gazete Köşe Yazarı Gözde Şahin 19 Ekim’de ‘Tekniker yok ama mühendis çok!’ başlıklı yazısında bize defalarca gelen ihbarları İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Başkanı Ülkü Küçükkayalar’a yöneltmişti…
Mühendislere, yapı denetim yetkililerine yani bu işin okulunu okuyan, akademik bilgisini kullanan kişilere karşı şantiyelerde saldırılar oluyordu. Bu konu hakkında kendilerine ne kadar ihbar geliyordu, ne yapıyorlardı?
Aslında bu saldırıların olmasının en önemli nedeni şantiyelerde şeflerin olmaması olduğunu ilk defa o zaman öğrenmiştik…
Yani elbette bir Şantiye Şefi var ama az paraya çalıştığı için sadece oraya gidiyor imzasını atıyor ve ayrılıyordu…
Tüm iş tamamen ustabaşına kalıyordu.
Şantiye Şefi ile ustabaşı arasındaki fark, tamamen eğitimdir!
Yapı denetim yapan mühendisleri Şantiye Şefi yerine ustabaşıyla muhatap ederseniz, projenin yanlış yapıldığını bir türlü anlatamazsınız.
Bu nedenle her şantiyeye bir Şantiye Şefi uygulaması yapılması gerektiğini dile getirmişti, Küçükkayalar…
O günden sonra sesleri daha gür çıkmaya başladı.
Artık herhangi bir şiddete göz yummayacaklarını, hukuki anlamda gidebilecekleri yere kadar gideceklerinin sözünü vermişti.
Peki ne oldu…
O günden sonra şiddet gösteren kim olursa olsun, anında karakolun ve mahkemenin yolunu tutmaya başladı. Ülkü Küçükkayalar sözünü tutmaya anında başladı.
Ama şiddet olaylarının önüne geçemediler.
Bu mücadele daha başlangıç…
İşte son olarak Yalova’da şiddete maruz kalan Muhammed Dilovan Uğur için kameraların önündeydiler.
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Bursa Şubesi Başkanı Esra İnhanlı’yla birlikte…
Yalova’da düzenlenen basın toplantısına gidemesem de her anını takip etme fırsatım oldu…
Ülkü Küçükkayalar, hem sinirli hem de üzgün bir şekilde okudu basın bildirisini…
“Meslektaşlarımızın karşısında teknik bir muhatap bulamadığı zaman maalesef, küfür, hakaret, tehdit ve fiziksel şiddetle sıklıkla karşılaşıyorlar, yani halkın can güvenliği için yapmış oldukları bu anlamlı kamu hizmetinde kendi can güvenliklerinin olmadığı ortadadır. Aynı zamanda Yapı Denetçisi meslektaşlarımız sahada devleti temsil etmektedir” dedi…
“Denetleyici meslektaşlarımız işini yapamaz hale gelir ve üstüne üstelik şantiyede darp edilmeye varacak muamele ile karşılaşırsa bu iş nasıl düzelecek. Herkes ayağını denk almalı ve üstüne düşen vazifeyi yapmalıdır” diyerek bir kez daha uyardı…
***
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Bursa Şubesi Başkanı Esra İnhanlı da 4708 Sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanun’daki amacı ve kapsamı harfiyen okudu önce…
“Bu Kanunun amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”
Yani burada bir kamu görevi yapılıyor…
Sonra açıklamasına devam etti:
“Biz Yapı Denetim firmaları vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumakla görevliyiz. Bu saldırılar yapı sahibine de yapılan çirkin saldırılardır. Ama bir kez daha gördük ki; meğer aslı bizlerin can ve mal güveni yokmuş… Bu yaşanan ilk darp olayı değil. Şantiyelerimizde görevimizi ifa etmek isteyen personellerimize pek çok ilde, pek çok defa hakaret, tehdit ve darp yapılmıştır. Peki bizi kim koruyacak?”
Hadi biz de soralım…
Sevgili yetkililer…
İşlerini doğru yapmaları için kurulan denetim firmalarının yanlış bir şeye izin vermemesi halinde darpla karşılaşıyorlarsa, yaralanıyorlarsa burada kim görevini yapmıyor?
Allah korusun ama…
Biri sırf denetim görevini yerine getirirken öldürülürse bunun sorumlusu kim olacak?
Yorumlar
Kalan Karakter: