Yaklaşık beş ay önce, R.Günay yönetiminin olağanüstü kongre kararı alması sonrasında yazdığım yazıda, oluşacak yeni yönetimin bir geçiş yönetimi olacağını ifade etmiştim.
Daha başkan adayları bile yoktu...
Maddi anlamda sıkıntı yaşamayacak olan güçlü bir yönetim hazırlığı içinde oldukları bilgisi gelen Enes Çelik ve arkadaşlarının geniş kapsamlı bir çalışma içinde bulunmaları nedeniyle, olağanüstü kongreye yetişemeyebilecekleri hissiyatı, “geçiş kongresi” iklimini güçlü kılmış oldu...
Bu şartlar dahilinde, Raşit Barışıcı ve Sinan Bür isimleri devreye girdi.
Çekişmeli ve heyecanlı geçen kongre sonunda Sinan Bür listesi kongre üyelerinin teveccühünü alarak Bursaspor kulübünü yönetmeye hak kazandı.
Hani, denir ya..!?
İyisiyle, kötüsüyle, sevabıyla, günahıyla dört ay gibi kısa bir zaman içinde kulübün başında oldular.
Daha önce de ifade edildiği üzere; keşke sezon başı dümene geçebilmiş olsaydılar...
Dört ay içinde yapabileceklerinin en iyisini yaparak;
Bursaspor kulübünün hayatiyetini devam ettirmesini sağladılar.
Yazmıştım; tekrarda yarar var..
Hiçbir vaat ile gelmediler...
Uçmadılar, kaçmadılar...
Transfer yasağını kaldıramayız, paramız yok, diye açık açık ifade ettiler..
Derdimiz ; bir yandan kulübü yönetip, kaynak sağlamak olurken; bir yandan da;
“Bu takımı artık kimse kurtaramaz, düşeriz” düşüncesinin hakim olduğu ortamda, “takımı düşürmeyip, ligde tutmak için çabalayacağız” dediler...
Biliyorum ve biliniyor ki, takımı, oyuncular bazında uç noktalarda rehabile etmeye gayret ettiler, mesai harcadılar...
Yapılan organizasyonlar ile taraftar bütünleşmesini sağlayarak, moral-motivasyon düzeyini yukarılara taşıyarak, kulüp içerisinde sevgi, saygı ortamı yarattılar...
Futbol oyununu oynamakta zorlanan futbol takımına üç hafta içinde futbol oynatmaya başlayıp, acaba mı dedirttiler...
Kulübü, sağ salim ve şaibesizce, Bursasporluluğun onuruna ve ağırlığına yakışır şekilde, hazırladıkları proje dosyalarıyla, bilgi ve önerilerini de içeren sunumlarıyla birlikte, haleflerine teslim ettiler..ç
İçlerinin buruk ama gönüllerinin rahat olarak gittiklerinden eminim...
Her ne kadar küme düşüren yönetim olarak görülseler de; vebalin bir bölümüne ortak olduklarını herkes biliyor...
Camianın; “nerede bu eski futbocular, duruma el koysunlar” söylemleri yaptığı bir ortamda, sorumluluk almaktan imtina ettiler...
Lakin, öyle bir durumda “varız” dediler ki, hem zaman hem şartlar uygun değildi...
Herşeye rağmen, neyin ne olup, olmadığını bilen ve birlikte çalışmaktan keyif aldığım Sinan Bür ve kıymetli ekip arkadaşlarına teşekkürlerimi iletiyorum.
Ne düşen davalar ne de kapanan-kapatılan dosyalar var…
Hepsi yerli yerinde duruyor ve zamanını bekliyorlar...
Takiplerinde sıkıntı yok.. Süreç devam ediyor..
Davalar konusunda endişeleri olanlar varsa, bundan sonrası için yeni gelen yönetimden konu ile ilgili takip isteğinde bulunup ; içlerini rahatlatabilirler..
Evettt.. Şimdi gelelim esas meseleye...
Pazar günü 100. Yıl Atatürk stadında bir ışık yandı..
Uzun zamanlardır protokolün önünden geçmediği Bursaspor kongresi, bir düğün evi havasındaydı...
Beklenen oldu ve camiaya umut taşıyan genç bir başkan ile genç bir yönetim devreye girerek; bırakın taşın altını, kayaların altına gövdelerini koydular...
Kongre katılımcıları da yakışanı yaparak, kendilerini büyük bir coşkuyla onure ettiler...
Bu genç başkana ve arkadaşlarına yolları açık olsun temennisini sunarken; kutluyor ve başarılar diliyorum.
Allah yardımcıları olsun.. Hiç, ama hiç kolay bir işe soyunmadılar...
Sabırla, sevgiyle, itinayla, gayretle, hırsla ve arzuyla; gençiliğinizi ve isteğinizi harman edip ; mutlu sonu Bursa şehrine yaşatın bakalım...
Haa
İtinayla belirtmekte yarar var..
Bursaspor için bu son şans..
Oldu, oldu..
Olmadı, siz bilirsiniz, birileri...
Gazdan nem kapıp;
Armudun sapı, Üzümün çekirdeği... Moduna girip; hamam aynı, tellak aynı olsun derseniz, filmin süresi az olur...
Gelin, film değil, uzun soluklu dizi çekelim...
Adı Bursaspor olsun, süper ligde son bulsun...
Yorumlar
Kalan Karakter: