Futbol tarihimizde bu güne kadar altı kez katıldığımız Avrupa futbol şampiyonasına ilk defa galibiyet ve 3 puan ile başladık.
Üstelik 3 gol birden atarak...
2020 şampiyonasından sıfır çekerek döndüğümüzü hatırlarsak, dört yıl aradan sonra gelen 3 puanlı başlangıç pek tabi ki sevindirici..
Ülkemiz adına sevinmemek mümkün mü?
Şüphesiz sevinip, öğüneceğiz...
Ama dün akşamki müsabakayı her yönü ile de tartışıp, göz önüne sereceğiz..
Ülkem futbolseverlerinin bir kısmı oyunun tamamı ile ilgili eleştiriler getirip, kendi fikirlerini sunarken, bir kısmı da “galip geldik kardeşim, daha ne istiyorsunuz” söylemini sundular.
Memnuniyetsizler ile mutmenlerin karşılaşması değil ki bu..!?
Mutlu, mesut olup, sevinelim tamam da; ama bırakalım futbolseverler de gördüklerini yazıp, söyleyebilsinler.
Buradan hareketle dün akşamki milli maçımızı ben de yazıp, söylemek isterim...
Globalleşmenin dibini gören Dünya üzerinde, hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını da göz önünde bulundurarak, futbol oyununun bu durumdan nasibini almamış olması mümkün mü..?
Özellikle Avrupa futbolu müthiş gelişip, daha başka ne yapılabiliri planlama gayreti içindeyken, futbol oyununda bir türlü baş aktör durumuna gelemeyip, uvertür pozisyonda kalan ülkeler dahi kendilerini geliştirip sistem içine dahil olmaya başladılar.
İşte bu ülkelerden biri de Gürcistan.
Avrupa şampiyonu apoletli Yunanistan takımını eleyerek şampiyonaya son torbadan katılmaya hak kazandılar.
Bu tip takımlar ile oynamak kolay değildir...
Fizik gücü ön planda tutup, 5+5 savunma hattını duvar gibi ören ve temaslı, sert oynayan Gürcistan takımına karşı 20 dakikalık bir abandone ile başladık.
Üçüncü bölgede yaptığımız amansız baskı golü de getirdi.
Fişi çekeceğimiz ve arkasının da geleceğini umduğumuz zaman diliminde parmak ucu ofsayt ile geçersiz sayılan gol sonrası takımımız stop etti...
Önlü, arkalı, beşerli blok halinde savunma yapan Gürcistan takımı, sihirli deynek deymişçesine, öğrendikleri en iyi işi yapmaya başlayarak;
Savunma-Geçiş oyununu sahneye koydular.
Allah Çalhanoğlu’dan razı olsun, terste yakalandığımız her pozisyonda futbol bilgisini ve sezgisini kullanarak, son hareketlere kademe çekip, olası golleri engelledi.
Bu maç özelinde gerek savunma gerek orta saha ile ilgili eleştirilere katılmak mümkündür..
Ancak;
İtalya ile oynadığımız hazırlık maçında gördüğümüz kompakt oyun tarzının, takım savunması anlayışının, Gürcistan için geçerli olamayacağı aşikardır!
İtalya hazırlık maçı kontrollü oyunu içerirken, Gürcistan topu bize bırakan anlayış içindeydi.
Arkanızda geniş alanlar bıraktıran oyun biçimi, eğer önlemlerinizi iyi alamamış, dersinizi iyi çalışamamışsanız büyük riskler içerir...
Biz dün gece böyle bir müsabaka yaşadık...
Montella hoca, Gürcü savunma yumağı içinde boğulan Barış Alper’i sağ kanada alıp, Arda Güler’i ön tarafa atınca, biraz daha istediklerimizi yapmaya başladık..
Bu tip maçlarda merkez forvetiniz yoksa, ceza sahası içine havadan top göndermek beyhude çabadır...
İyi bir sezon geçirmemiş bile olsa, elimizdeki tek merkez forvet oyuncusu olan Cenk’i , Yusuf’un yerine koyabilmeliydik diye düşünüyorum...
Cenk’in en kötü hali, yeri orası olmayan Yusuf’tan daha iyidir Montella hocam..
Sonuç olarak, jeneriklik iki gole imza atıp, direkten döndüğümüz ilk müsabakamızınhocaya çok farklı mesajlar vermiş olabileceğinin ümidi ile Cumartesi günkü Portekiz maçında takımımıza bol bol şanslar diliyorum.
Bu arada, Çekya’nın Ronaldo’yu nasıl etkisiz kıldığının dersi muhakkak verilmeli..
Yorumlar
Kalan Karakter: