Bırakın TFF 1.Ligini; koskoca şampiyon armanın yakınından bile geçmesini düşünmediğimiz 2.ligden de, sanırım, Allah'ın lütfuyla düşmekten kurtulduk..
Bu klasman, Bursaspor'umuz için yaşadığımız sezonun imtihanı olarak geçti.
Elde, avuçta olmayan parayla, kamyon dolusu borçla, transfer yasağınla, Vakıfköy alt yapısı yetişmesi körpecik çocuklarla, kurtlar sofrasına yem olmaktan son anda kurtulup; korkulanın olmadığı bir günü yaşadık Nazilli'de..
Elbette, bu duruma sevinç nidaları atacak halde değiliz..
Elbette bu durumu kutlayıp, övecek durumda değiliz..
Ancakk.. Lâkinn.. Ama..
Yaşadığımız mevcut realiteden de uzaklaşıp, kaçmak yönüne gidecek değiliz..
Durum ortadaydı..
Gerçekler cepteydi..
Şekil belliydi..
Ve ne yazık ki bu durumları, gerçekleri, şekilleri bal gibi biliyordu..
Lafa, söze, yazmaya, atmaya gelince mangalda kül bırakılmadı..
Ancak, icraat ve sonuç odaklı girişimlere kimseler yanaşmadı..
Şampiyon arma, güzel Bursa'mın biricik takımı Bursaspor, veba olmuş... Herkes vebalıdan kaçıyordu..!?
Dostlar, bu yazdıklarım derin konular. Belki lüzum arzederse, üzerinde kalem oynatırız ileride..
O nedenle, günü yaşayıp, esasa konu olması gereken günün müsabakasına göz atalım.
Ancak, onunda sadece ilk yarısına göz atıp, değerlendirme yapacağım.
Çünkü, gerek müsabaka canlı yayınındaki ikinci yarı aksaklıkları, gerekse al-ver gülümlü oyun şekli nedeniyle; ki o da düşen dördüncü takım olan Batman Petrol'ün iki farkla yenik durumda olması kaynaklıdır; yazmaya değer birşey olmamasından ötürüdür...
Geçen hafta, evimizde oynadığımız Somaspor müsabakasında yapılan teknik arızalara değinmiş ve eleştirmiştim.
Bugün, Nazilli'de, çok daha akıllı, hatalarından sıyrılmış, üzerinde iyi çalışılıp, uygulamaya sokulmuş bir oyun anlayışı ve teknik ekip gördüm.
Sağ savunmanın aksayan tarafı olan Ozan İsmail yerine Hamza Baran vardı. Orta sahanın merkezinde ise Barış Dalkıran'ın yanında Emre Tepegöz başladı.
İlk 45 için yazıyorum; her iki gence bayıldım.
Özellikle, attığımız gol sonrası, yediğimiz ataklarda, hem kesici, hem bozucu oldular.
Üstelik, birinci bölgemizde savunma düzenine geçerken, hızlı gelen rakip ataklarda final olabilecek pas aralarına girerek, hayati müdahaleler yaptılar.
Barış ve Emre
Kutluyorum sizleri yavrularım.
Bugün oyun planı da akıllıcaydı..
Dörtlü savunmanın önüne, dörtlü orta saha yapılmış, dörtlü ortanın hemen önüne Cenk Şahin, onunda önü ve yanı gibi Berat düşünülmüş.
Hasan Ayaroğlu, dörtlü ortanın sağ dışında, Çağatay ise sol dışındaydı..
Sağda Hamza Baran'a destek H. Ayaroğlu'dan gelirken; solda Ozan İsmail'e desteği veren Çağatay'dı.
Keşke, evimizde, Soma'ya karşı da böyle dizilseydik; oyun içi varyasyon denilen abukluklara düşmeseydik; fark yiyen değil; atan taraf olurduk...
Savunma merkezinde Furkan Emre'ye ayrı bir paragraf açmam gerekiyor..
Sol stoperden, sağ stoper mevkisine iki kere kademe çekip, topa müdahale etti ki, kesin goldü..
Furkan, üstüne koyarak gidiyor.
Bir aferin de ona...
Gelelim bu sezonun en sıkıntılı yerine...
Kale ve kaleciler
Kenar ortalar ve duran toplardan yediğimiz gollere hiç müdahil olamadılar...
Kale sahasının dibine kesilen toplara çıkmak ve el ya da yumruk avantajını kullanmak haram gibi bir durum oldu bizde...
Gelecek vaat ediyorlar diye düşündüğümüz bu iki genç kalecimizin, taktiksel manâda iyi çalıştırılıp, iyi pozisyon değerlendirmesi yapmaları hususunda bilgilendirilmediklerini düşünüyorum.
Eğer öyle değil, ben yanılıyorsam; o zaman, bu çocuklara kale sahası ve ceza sahası içinde inisiyatif kullanmaları gereken pozisyonları uygulamalı olarak çalıştırın.
Sonuç olarak;
Düşmedik, kurtulduk ve hiç bilmediğimiz, yabancısı olduğumuz bir ligin içinde kaldık.
Bu da bir adımdır...
Hem zaman hem tecrübe kazandık.
Bu konu ile ilgili önümüzdeki zamanlarda birşeyler daha yazabiliriz..
Geçmiş olsun..
Korkulan olmadı..
Korkulanı yaşamadık..
Bursaspor ve gelişmeler üzerine yazmaya devam ederiz inşallah.
Hadi kalın sağlıcakla..
Yorumlar 1
Kalan Karakter: