Bugün 10 Kasım. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hayata, çok sevdiği ülkesine ve halkına veda ettiği günün yıl dönümü.
Atatürk sadece Kurtuluş Savaşında komutan olarak gösterdiği başarılarla değil, sonrasında kurmuş olduğu cumhuriyet ve yaptığı devrimlerle de tarihe geçmiş bir devlet adamıdır.
Atatürk çok yönlü özelliklere sahip nadir insanlardandı. Matematik yeteneğinin yanı sıra dil yeteneği de bilinmektedir. Etkili konuşma yetisi yanında yazma yetisi için Nutuk adlı yapıt başlı başına bunun kanıtıdır. Uzam zekası, özellikle harita okumada, harita başında birliklerin harekatını düzenlemede özel bir önem taşımıştır. İçgörü zekası ve sosyal zekası gerek ülke yönetiminde gerek dış siyasette kendini kanıtlayan özel yeteneklerindendi.
Atatürk gibi tüm yeteneklerini vatanı ve halkı için kullanan dahi bir lidere sahip olmamız bizim için ne büyük şans…
Düşünsenize, iletişimin, teknolojinin, erişilebilirliğin bu kadar geliştiği günümüzde dahi bunları yapmak kolay değilken, yüzyıl öncesinin şartları düşünüldüğünde bu durumun ne kadar imkansız ve zor olduğu belki daha iyi anlaşılabilir.
Ayrıca padişahlıktan çıkmış, eğitim seviyesinin oldukça az olduğu, özellikle Anadolu da tarikat ve yüzyıllardır geleneklerin izinde yürümeye alışkın halka, cumhuriyeti yapılan devrimleri kabullendirmek başlı başına büyük bir yükün altına girmek demekti. Kaldı ki ilk duyduklarında mecliste bile çatlak sesler çıkmıştı.
İşte bunu başarma yolundaki stratejiler, aşamalar, planlar ve insanlara anlatabilmeyi başarabilmek ise, üstün bir akıl ve lider vasfı gerektirir. Hatta Atatürk gibi canını hiçe sayacak kadar cesaret ve vatansever olabilmeyi gerektirir.
Kurtuluş savaşı sırasında Mustafa Kemal’in bu mücadelesinden tedirgin olanlardan tutun da Cumhuriyet döneminde dahi kaydedilen 40 suikast girişimi olması ama Mustafa Kemal’in asla yolundan dönmemesi sanırım cesaretin ve vatanseverliğin en büyük örneğidir.
Hatta ölmeden kısa süre önce 1938 yılının Şubat ayında bile, Osmanlı şehzadelerinden Abdulaziz’in yeğeni Prens Sami’nin Türkiye’de yaşayan adamları onu tahta geçirmek için Atatürk’ü öldürme hazırlıkları yapmış fakat Prens Sami’nin, İngiltere’den beklediği parasal yardımı alamaması ve Atatürk’ün hastalığı nedeniyle ikametgahının dışına çıkamaması üzerine planlanan suikast gerçekleşememiştir. Tabii ki bu suikastler kişisel hırslardan çok Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyetine karşı yapılan suikastlerdi aslında.
16 Haziran 1926 tarihinde kendisine karşı İzmir’de girişilen suikast sonrasında Atatürk yayınladığı bildiride:
“Alçak teşebbüsün benim şahsımdan çok kutsal cumhuriyetimize ve onun dayandığı yüksek ilkelere dönük bulunduğuna şüphem yoktur. Temeli, büyük Türk milleti ve onun kahraman evlatları olan büyük ordumuzun vicdanında, akıl ve şuurunda kurulmuş bulunan cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan ilham alan ilkelerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceğini sananlar çok zayıf dimağlı bahtsızlardır. Bu gibi bahtsızların, cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde hak ettikleri işleme uğramaktan başka elde edecekleri bir şey olamaz. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” demiştir.
Evet, bugün büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü.
Görmesek’de özlüyoruz, dünyaya bir daha böyle bir lider geleceğine ihtimal vermediğimizden belki de;
Bazen utanarak özlüyoruz, bıraktığı değerleri hakkıyla koruyamadığımızın endişesiyle,
Bazense üzülerek özlüyoruz, değerini bilmeyenleri hadsizce atıp tutanları gördükçe,
Ama,
Özgür olarak uyandığımız her sabah,
Cumhuriyetin tüm değerlerini yaşadığımız her gün
Ve
Bağımsızlığımızı hissederek güvenle uyuduğumuz her gece o yüreğimizde yaşayacaktır. Rahmet ve minnetle…
Yorumlar 1
Kalan Karakter: