Geçtiğimiz günlerde icra dairesinde yıllardır çalışan bir arkadaşıma sohbet sırasında merak edip,
“Hangi dava dosyaları daha fazla?”diye sordum.
Hiç düşünmeden şu yanıtı verdi:
“Ev sahibi, kiracı ile ilgili olanlar özellikle son 2 yılda en çok gelenler. Öyle ki raflar bu dosyalarla dolup taşıyor neredeyse...”
Ve bunların içinde en sıkıntılı olanlar ise kira sözleşmesi yapmadan ve banka havalesi ile değil, elden kirayı almak isteyen ev sahipleriyle yapılan anlaşmalarmış.
Peki bu tür anlaşmaları kiracılar neden kabul eder ki!
Nedeni, özellikle daha alt gelirli vatandaşların oturduğu bazı bölgelerde yapılan bu tür sözlü akitlerde, ev sahibinin bu şekilde ödeme olması halinde daha düşük kira alacağı söylemi...
Sonrasında ise maalesef kirayı yükseltme talebi ve ödediği kiranın ispatı olmamasıymış.
Ve belki de kiracının gerçekten aksatmış olması ama iki taraf için de teyit edilecek bir belge olmadığından mülk sahibi olarak haklı şekilde evinden çıkarma işlemi, davalar, icra vesaire...
Tabii bunlar bazı yönlerden daha sıkıntılı olsa da kaydı kuydu olan,
Ve enflasyon artış hızına göre kiraya vermek veya kirayı yükseltmek isteyen ev sahipleri...
Ancak enflasyon hızına yetişemeyen gelire sahip kiracıların isyanı ve yine icra yolunda yüzlercesi de bu kaosun içinde...
Ve belki de şu yönüyle de düşünmeli; Mevcut durumu düşünerek, nasılsa sözleşme süresince artıramayacağından, muhtemel enflasyon artış hızını hesaba katıp, kira bedellerini fahiş fiyatlarla artıran ev sahiplerinde mi sadece suç yoksa...!
Fakat suçlu kim olursa olsun!
Durum itibariyle en mağdur olan kesim, kiracı olarak hayatını sürdürmek zorunda kalan alt gelir grubundaki vatandaş olduğu da net...
...
DÜNYADA KİRA ARTIŞ HIZINDA BİRİNCİYMİŞİZ!
Birkaç gün önce Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile gerçekleştirilen bir röportajdaki yaptığı bazı yorumlara kimileri tepki gösterse de, oldukça samimi yanıtlar verdi aslında...
Tabii tepkilerin nedenlerinde de haklılık payı çok fazlaydı...
Ama sadece bir iletişim bozukluğu oldu bana kalırsa!
Çünkü şu an 300 bin lira maaş alan ve yine geçmişte uluslararası bankalarda üst düzey yönetici olarak yüksek maaşlarla çalışmış, muhtemelen bir dolu birikimi olan ve Türkiye’deki koşulları da uzun yıllardır unutmuş biri Gaye hanım.
Ancak keşke Merkez Bankası gibi bir kurumun başkanı olarak biraz daha dersine çalışıp gelseymiş ülkesine veya hazır artık Türkiye’deyken halkın genelinin ekonomik durumunu biraz daha yakından inceleseymiş.
Ve böylelikle verdiği röportajda kendi standartlarından ziyade halkın yaşam standartlarına göre bir şeyler söyleyebilirdi belki...
Şimdi bunca insan paranın patronu olarak geldiğiniz bu görevde size nasıl güvenecek değil mi ama!
Gerçi patronların böyle bir zorunluluğu ne zaman oldu ki?
Neyse konumuza dönersek, Hafize Gaye Erkan röportajın başlarında,
“Kira artışının yavaşladığını görüyoruz” diyor öncelikle,
Ee iyi de, biz vatandaş olarak neden göremiyoruz. Sanırım henüz hissedemeyeceğimiz kadar yavaş demek!
Lakin en son 2-3 bin lira kirası olan evlerin son 6 ayda 8-10 bine hatta daha fazla rakamlara yükseldiğini gördük,
Ki bu kiralar alt sınırda evler için artık.
Bu arada hatırlatalım; Kiralar bu seyirdeyken, asgari ücret 11 binin sadece bir tık üstünde...
Her neyse röportajın devamında sanırım samimi bir söyleşi olsun niyetiyle kendinden bahsediyor. Ve diyor ki;
“Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik. Onlarla kalıyoruz.”
Niye ki? Daha demin vatandaş açısından baktığınızda, kira artışının yavaşladığını söylemiştiniz.
Tamam anlıyoruz. Sonuçta doğal olarak sizin tutacağınız evle sıradan vatandaşın kiralayacağı evler aynı değildir.
Ama gelirin de aynı olmadığı düşünüldüğünde,
Ne yapsınlar! O zaman Merkez Bankası Başkanı olarak vatandaşa ekonomik anlamda öneriniz, herkes gidip ailesiyle mi yaşamalı?
Ve yine “İstanbul’daki kiralar, Manhattan’dan pahalı olur mu?” şeklinde cümle içinde sorduğu soruyu bize mi sordu anlayamasak da,
Kendisine şu yanıtı verebiliriz:
“Gaye Hanım, vatandaş olarak sizi bilgilendirelim o zaman;
Bırakın Manhattan’ı, İstanbul’u! Sizi buralardan soğutup, tekrar yurtdışına gidin diye de söylemiyoruz ama 2015’den beri dünya genelinde yapılan bir araştırmada yüzde 500 üstelik dolar bazında kira artışıyla birinci olmuşuz.
Hani bilin de şaşırmayın diye söylüyoruz.”
Bu arada yine sayın Merkez Bankası Başkanımız Hafize Gaye Erkan’dan ricamız şu ki;
Enflasyonda bazı ürünlerde düşüş var,
2024’ün şu ayında daha da düşüş olacak!
“Ulaşım ve yemek gibi hizmet gruplarında fiyat artışlarının yavaşlamasını 2024 sonunda göreceğiz.
Enflasyonda tek haneli rakamları 2026’da göreceğiz” gibi söylemlerinizin gerçekleşmesi için dua etsek de,
Şu anda göreceklerimizden çok gördüklerimiz bizi daha çok ilgilendiriyor malum...
Ve başta asgari ücret çalışanları ve emeklilerimizin maaş zamlarını heyecan ve tedirginlik içinde beklediği şu günlerde;
Belirlenecek maaş zamlarını umarız bu söylemlerinizle olumsuz yönde etkilemeye vesile olmazsınız.
Kaldı ki; mevcut durum ortadayken, TÜİK rakamları zaten maaş zamlarını minimumda tutmak için elinden geleni yaparken ve artık maaş zamları yılda bir kez olacakken, bir de sizin tahmini söylemlerinizle maaşlar belirlenirse,
Kirasını bile ödemekte zorlanan vatandaş, kendisine parklarda yer aramaya başlar Allah muhafaza...
Üstelik sizin gibi biri bile şikayet ederken, düşünün sıradan vatandaşın halini!
Yorumlar
Kalan Karakter: