Adayların en çok konuşulduğu ve bir hayli aday adayının olduğu Osmangazi, Nilüfer ve Mudanya’ya bir göz atalım istiyorum bugün...
Her ne kadar epey aday olsa da,
Çoğu bölge gibi bu ilçelerde de yıllardır hangi parti belediyeleri yönetiyorsa, o partiden aday adaylarının daha fazla olduğu da görülmekte...
Bunun nedeni de, muhtemelen o ilçe insanının mevcut belediye yönetiminin siyasi görüşüne daha çok meyilli olması nedeniyle aday olmaları halinde seçilecek olmalarını garanti görmeleri...
Halbuki asıl kriter hele ki yerel yönetimlerde, birebir alacağın hizmetler için particilikten öte işi ehline vermek çabası olmalıyken,
Kalıplaşmış bu nedenlerden dolayı, iyi hizmet alınsın alınmasın belli bölgeler genelde aynı parti belediyeleri tarafından yönetilir durur hep...
Dahası hep aynı kişilerle de devam ettiği olur bazen,
Ki bu durumda partilerin karar verme mekanizmalarından kaynaklı “Risk almayalım, aman ağzımızın tadı bozulmasın”durumu yaşanırken,
Vatandaşın ağzı ne olur, ne yer, ne içer kimse düşünmez nedense!
...
Nilüfer de hepimizin bildiği üzere yıllardır gerek seçmen profili gerekse Mustafa Bozbey dönemindeki memnuniyetten kaynaklı CHP’nin kalesi denilen ilçe vasfını korumakta...
Hal böyle olunca da, burada CHP aday adayı sayısı da doğal olarak epey çok.
Ve geneli de tanıdık, bildik ve belli alanlarda isim yapmış kişiler...
Bu adaylardan Mehmet Yıldız’ın eğitim camiasında üst düzey yönetici olarak saygın bir ismi olması,
Okan Şahin’in hem Eczacı Odası Başkanlığı döneminde sevilen biri olması hem Özgür Özel’le olan dostluğu,
Ve yine mesleki olarak tanınırlığı yanı sıra mevcut Büyükşehir adayı Mustafa Bozbey’in desteklediği isim olduğu da kulaktan kulağa yayılan Deniz Baykal isimlerinin öncelikli adaylar olduğu tahminleri yapılsa da,
Bir sürpriz de olabilir.
...
GENÇ ADAY OLMAK AVANTAJ MI YOKSA!
Bugünkü yazımda, bahsettiğim bu ilçelerde yaşları gereği siyasette biraz tecrübesiz oldukları eleştirileri yapılan ama sundukları projelerle bu işi gayet güzel yapabileceklerinin sinyallerini veren ve bizzat görüştüğüm bazı isimlere yer vereceğim.
Öncelikle kimileri hep Özgür Özel’le dostluğunu öne çıkarsa da aslında Nilüfer ile ilgili projelerinin de yabana atılmaması gerektiğine inandığım Okan Şahin ile söyleşimizde;
Nilüfer, her ne kadar şehir planlamasında Bursa’nın incisi gibi görülse de,
Kimi zaman Büyükşehir’in de hatalı tutumlarını içine alarak son yıllarda iyi yönetilmediğine değindi.
Şehir planlamasının doğru yapılamadığı, yeşil alanların korunması gerektiği ve kentsel dönüşümün daha kapsamlı yapılması gerektiği gibi uygun ödemelerle sosyal konutların hayata geçirilmesi gerekliliğini belirtiyordu.
Ayrıca özel okul ve özel hastanelerin bu bölgede ihtiyaçtan fazla yığılmasından artık vazgeçilmesi gerektiğini ve devlet kurumlarına evrilmesi gerektiğini vurguluyordu.
Kaldı ki bölgede yaşayan birçok vatandaşın da en çok şikayet ettikleri konulardı bunlar.
Yine belediyenin Sağlık İşleri Müdürlüğü’nün olmaması, ambulans yetersizliği ve evde bakım hizmetinin olmaması nedeniyle ihtiyaç sahiplerinin bu yüzden Büyükşehir’den talep etmek zorunda kalışını,
Yaşlıların gündüz ve devamlı bakım evi ihtiyacını,
Yine öğrencinin çok olduğu bu bölgede, barınma ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli hizmetin olmaması,
İçinde internet, ütü, temizlik, yemek hizmetleri alacağı öğrenci evlerinin çoğaltılmasının gerektiği,
Nilüfer’in kanayan yarası olan Nilüfer çayının da akademik odalardaki mesleğinde ehil isimlerle beraber bir çalışma yürüterek; insanların yanında oturup, keyif alacağı şekilde temiz ve düzgün bir yer haline getireceği gibi daha onlarca proje sunuyordu.
Ve burada ilgimi çeken detay, öncelikle tüm eksiklikleri tespit etmiş olması ve yapacaklarını da bunlar üzerinden planlamış olmasıydı...
...
Hafta içi gazetemize gelen bir diğer aday aday ise Mudanya’dan Baran Güneş’ti.
Avukat Güneş’i malum kısa zaman önce Osmangazi ilçe kongresindeki adaylardan olması nedeniyle tanıyoruz.
Ve tabii az bir farkla kaybetmesine rağmen oldukça medeni bir kabullenişle rakibi Cengiz Çelikten’i güler yüzle kutlamasından...
Zaten şu an Mudanya’dan aday olmasını da esprili bir dille Cengiz Çelikten’in;
“Baran Güneş, Mudanyalı oradan aday olmalı”söyleminin de etkili olduğunu söylüyor ve teşekkür ediyordu.
Devamında, köken olarak Urfalı olmakla beraber doğma büyüme Mudanyalı olduğundan, babası ve eşiyle beraber kendilerine ait hukuk bürosunda yıllardır Mudanya’da hizmet verdiğinden bahsediyor.
Ve bir Mudanyalı olarak bölgeyi çok iyi tanıdığını, sorunlarını çok iyi bildiğini ifade ediyordu.
Öncelikle trafik sorununu ele alacağını,
Mudanya’da deniz hatlarının etkin kullanılmadığını bu sebeple; Altıntaş, Güzelyalı, Trilye, Esence, Eşkel’in de dahil olduğu 9 durakla iç hatlar seferleri düzenleyeceğini,
Yine Mudanya’da yıllar önce faaliyette olan 60 kişilik turistik tren hattını da tekrar işler hale getireceğini,
Bunun yanında yine adına mevcut birçok tarihi yapıyı ve çevre düzenlemesini de dahil ederek turizmi canlandırmayı,
Ayrıca belediye bünyesinde içinde tüm odaların, STK’ların olduğu büyük bir kompleks kurmayı düşündüklerini belirtti.
“Ve muhtarlarımızı da dahil ederek, telefonlarına bir aplikasyon indirip düşündüğümüz projelerle ilgili haberdar ederek onların fikirleri alınırken, tüm kararlarda vatandaşın düşüncelerini de soracağız. Amacımız, Mudanya’yı ortak akılla yönetmek olacak” diyordu.
...
Cuma günü ise AK Parti’den Osmangazi için aday adayı olan Yusuf Kudret Nalbant konuğumuzdu...
Oldukça sempatik, güler yüzlü, en mühimi eleştirilere açık bir mizaca sahip olması söyleşimizi de keyifli geçirmemize neden oldu.
Hatta doğma büyüme Bursalı olsa da aslen Siirtli olması nedeniyle, “Emine Erdoğan ile akraba mısınız yoksa?” diye lafın gelişi sorduğum soruya bile;
“Evet ama inanın aday olmamla ilgisi yok” diye gülerek yanıtladı.
Veya tanıtım broşüründe; Eşinin Batı Trakyalı oluşuna özellikle yer vermesinin nedenini merak ettiğimi, bu anlamda Baran Güneş’in de eşinin Mudanyalı oluşuna fazlaca vurgu yapmasına benzettiğimi belirttim. “Güneydoğulu olmayı bir dezavantaj olarak mı görüyorsunuz?” diye sorduğum soruma karşılık da yine;
Çok naif ve gülümser bir tavırla; “Aslında öyle değil ama bu ayrıntının da önemli olduğunu düşünerek yazdım.” dedi. Tabii araya yine espiriler sıkıştırarak...
Her ne kadar Mustafa Dündar aleyhine bir şey söylemek istemese de, “Yıllardır Dündar’la çalışan biri olarak, sizi bu kararınızda destekledi mi?” diye sorduğum soruya;
“Şöyle ki; kendisini adaylık öncesi defalarca aramama rağmen maalesef ulaşamadım” sözleriyle pek de destek almadığını anlıyorduk.
Projelerine geçersek; Bizlere birebir anlattığı ama şimdilik yazmamı istemediğinden burada değinmesem de,
Halihazırda mühendisler ve yerel yönetim uzmanlarından oluşan ekibiyle beraber tamı tamına 25 projesi mevcuttu.
Ve hepsinin de birbirinden yaratıcı ve Osmangazi için elzem projeler olduğunu ifade etmeliyim.
Ve seçildiği takdirde bu projeleri 5 yıl içinde bitireceğini de taahhüt ediyor.
Projelerin maliyetini sorduğumda ise Nalbant:
“Osmangazi’nin bütçesi az değil. 3 buçuk milyar. Ve personel giderleri bu bütçenin sadece yüzde 12’si kadarı. O yüzden de bırakın sıkıntı çekmeyi, doğru kullanıldığında çok daha fazla proje gerçekleşebilir“şeklinde yanıtlarken;
Sözlerinin devamında da, Osmangazi’de deprem gerçeği göz ardı edilmeden ve en önemli sorununun kentsel dönüşüm olduğu düşünüldüğünde, öncelikle bunun ele alınması gerektiği,
Yapılacak binaların yatay mimariye dönük olarak az katlı olması gerektiği ve belediyenin vatandaşa uygun fiyatlarla bunu sağlaması gerekliliğiyle ilk hedeflerinin bu olacağını ifade etti.
Ve 16 yıldır belediye personeli olduğunu belirtirken, gözleri ışıl ışıl ve heyecanla projelerini anlatıyordu diğer taraftan...
...
Tıpkı yukarıda CHP’nin güçlü olduğu bölgelerde CHP adaylarının yoğunlukta olduğu gibi Osmangazi’de de haliyle AK Parti adayları fazla olsa da,
Bahsettiğim bölge adayları arasında belki de en büyük benzerlik,
Gençler daha azınlıkta olurken, çoğunun hep bildik isimler etrafında dönüyor olmasıydı...
Yani iyi bir belediye başkanı olmak için emeklilik yaşında olmak mı gerekiyordu gerçekten!
Veya isimleri geçen adayların 34, 37 ve 40 yaşında olmaları neden birileri tarafından tecrübesizlik olarak görülüp, pişmeleri gerektiği düşünülüyordu?
Peki pişme yaşı kaçtı...
Tecrübe tartışılmaz ve önemi muhakkak!
Lakin vizyonu geniş tutmak, cesur olmak, heyecanla işini yapmak ve verimliliğin en üst seviyelerde olduğu bu çağlarda;
Mesleki birikimlerine bu vasıfları da ekleyerek, yapacakları işlere entegre etmeleri hepimiz için faydalı ve güzel de olmaz mı?
Yorumlar
Kalan Karakter: