17 yılı aşkın süre olduğu için kangrene dönüşmüş bir meseledir Çataltepe mevzusu...
Hatta olayın hem birebir mağduru, hem de Dokumacılar Oda Başkanı olarak mağdur üyelerin temsilcisi konumundaki Aydın Çitil’e göre; Çataltepe mevzusu, Cumhuriyet tarihinin en büyük peşkeşi ve Bursa’nın üzerinde kara bir lekedir!
Pazartesi BESOB binasında CHP Bursa Milletvekili Prof.Dr. Kayıhan Pala’nın esnafın sıkıntılarını dinlemek üzere katıldığı, Bursa Dokumacılar Oda Başkanlığının düzenlediği toplantıda birçok sorun ele alındı.
İlk olarak Çin ve Uzak Doğu ülkelerinden “Dahilde işleme izin belgesi”nin verdiği gümrük avantajları ile yurdumuza gelen ithal dampingli kumaşların gerçek ihtiyaçtan fazla getirilerek iç piyasada kumaş olarak satılmasından,
Yine son yıllarda Avrupa’da şirketler kuran ithalatçılar, tekstil kumaş üretimi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan Romanya, Yunanistan, Polonya, Kosova, Hollanda, Belçika, Yunanistan, Mısır gibi ülkelerden oralarda imal ediliyormuş gibi menşei kazandırarak AB Gümrük Yasaları gereği ülkemize gümrüksüz ve denetimsiz olarak sokulduğu konuları dile getirildi.
Dahası sektöre öyle bir zararı dokunmuştu ki,
Ve aslında ithal adı altında yapılan kaçakçılıkla, birilerinin yaptığı milyonlarca dolarlık yolsuzluk nedeniyle ülkemizin milyonlarca dolar zarara uğratıldığı söylenirken,
Sırf bu yüzden de varını yoğunu ortaya koyarak yatırım yapan, vergisini veren, katma değer kazandıran kumaş-dokuma, tekstil firmalarının yüzde 65’inin maalesef işletmelerini kapatmak zorunda kalarak binlerce kalifiyeli eleman da işinden olmuş...
Evet, sözde ithalatın sadece tekstil sektörüne verdiği zararlar dahi inanılır gibi değildi.
Düşünsenize, ülkemize getirisi olmasından geçtik zararına,
Yerli yatırımcının iflasına,
İşsizliğin son yıllarda en büyük sorunlardan olduğu ülkemizde, binlercesinin daha bu kervana katılmasına,
Ve binlerce ailenin yoksulluğuna sebep olmuştu..
...
Esnafın, daha doğrusu tüm bunlara rağmen ayakta kalmaya çalışan esnafın ikinci büyük sorunu ise;
Maliyetlerin iyiden iyiye zorlaması, özellikle üretimde kullanılan enerji fiyatları nedeniyle ayakta kalmak için mücadele edip işletmelerini kapatmayla yüzyüze kalmasıydı...
Öyle ki, bazen bu bedellerin kazancın üstüne çıktığını bile dile getiriyorlar ve milletvekili Kayıhan Pala’dan; devletin bu konuda desteklemeye yönelik ciddi adımlar atması için bu sorunlarını da mecliste sık sık gündeme getirmeleri talebinde bulunuyorlardı...
Ve her taleplerinde de Pala; Kesinlikle dile getireceklerini, ana muhalefet partisi olarak vatandaşın sorunlarıyla ilgili birçok önerge verdiklerini ve her seferinde geri çevrildiğini fakat pes etmeyeceklerini dile getiriyordu.
Önerge demişken, 2008’den beri 3 binden fazla esnafı mağdur eden ve CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk’ün bir hafta önce bu konuda meclise önerge verdiği,
Ve bu toplantının da asıl gündem konusu olan Çataltepe mağduriyetindeydi sıra...
Onlarca esnaf söz istedi, kimisinin umutsuzluğu sesine yansımıştı. Kimisi o tarihte ödemek için 2 aracımı sattım diyor, kimisi ise elimde avucumda ne varsa dükkanım olacağına inanarak verdim diyordu.
Ve şimdilerde ne dükkanları, ne de ödedikleri paraları alamayan esnafa bu işin sorumlularının;
“Ödediğiniz 50 bin lirayla bisiklet alınmaz” sözüne karşı diyorlar ki;
“200 futbol sahasından büyük bu alanı bizim ödediğimiz o bisiklet paralarıyla almadınız mı?”
Her ne kadar çoğumuzun bildiğini düşünerek, olayın detaylarını anlatmadan mevzuya girmiş olsam da bilmeyenler için kısaca anlatmaya çalışayım:
Bursa’nın Kestel ilçesinde tarım alanı dışında kalan Çataltepe mevkiinde 2008 yılında,
Çataltepe Esnaf Sanayi Sitesi adıyla 22 meslek koluna özel BESOB tarafından bir proje başlatılır.
3 milyon metrekarelik alan üzerine, 62 milyon kamulaştırma bedeliyle 3 bin esnafın faydalanacağı bir projedir bu.
Bu arada yapımını da TOKİ üstlenir, 129 milyon TL’ye ihale edilen proje için üyeler kendilerine düşen tutarı da ödemeye başlar. Fakat tam da inşaatın başlangıç tarihlerinde üye olan esnafların anlattığına göre;
Güneydoğu’da patlak veren olaylar nedeniyle TOKİ, o bölgelerde yapılandırma görevini üstlenince olan buradaki esnafa oluyor ve kalakalıyorlar öylece.
Çünkü geçen yıllar içinde 1. etapta ancak 125 işyeri yapılabiliyor. Sonrasında ise müteahhit firma “İflas ettim” diyor.
E yaptığımız ödemeler ne olacak diye kara kara düşünürken,
2018 yılına gelindiğinde; TOKİ’nin yönlendirmesiyle içlerinde BESOB’un da olduğu 7 kişi bir araya gelerek 7 bin TL sermayeli BESKOOP adıyla bir kooperatif kuruyorlar.
Fakat 3 milyon metrekare sanayi arazisini bedelsiz olarak 7 nolu mutabakat ile Mart 2019 yılında 3 bin mağdur esnafın haberi olmadan ve sadece yönetim kurulu kararıyla BESKOOP’a devredilir.
Bu arada bu devir işleminde o zamanki BESOB Başkanı Arif Tak ve şimdiki başkan Fahrettin Bilgit’in imzası olduğunu da belirtiyorlar. Yani sadece yönetim kurulu kararıyla, genel kurul kararı olmaksızın devir işlemi gerçekleşiyor. Ama sonrasında BESOB çekinmiş olacak ki 2022’de olan seçimli genel kuruldan 19. maddenin içeriğini değiştirerek genel kuruldan sessiz sedasız geçiriyor.
Ve şimdi 444 üyesi olan kooperatifte, mağdur edilen 3 bin hak sahibinden sadece 163 esnaf bulunurken, geri kalan 281 üyenin bir çoğu ilginç şekilde ya Bursa ile ilgisi olmayan başka şehirlerde yaşayan insanlar ve hatta daha ilginci diğer kısmı ise farklı ülkelerde yaşayan yabancılar...
Şimdi haliyle yıllardır bu şehrin bel kemiği olmuş, şehrin ekonomik kalkınmasında hatırı sayılır katkısı olmuş,
Ve düzenli bir çalışma ortamı hayaliyle, elindeki parayı hiç düşünmeden güvenerek yatırmış ve yanılmış bu insanlar haklarının peşinde yıllardır...
Bu arazide ve belirli bir seviyeye gelinceye kadar maddi olarak ciddi katkınız olmuş madem,
Her şeye rağmen bu kooperatife üye olarak hem öncesinde verdiğiniz paraları kurtarmayı, hem de üstüne biraz daha ilave ederek dükkanlarınıza kavuşmayı düşünmediniz mi hiç diye sordum Dokumacılar Odası Başkanı Aydın Çitli’ye;
Yanıtı ilginçti:
“Öncelikle şu an kooperatif eliyle yapılan dükkanlar, normal maliyetleri hesaplandığında fiyatların neredeyse 2 buçuk kat fazla olduğunu söyleyebiliriz. Ama yine de düşündük ve kooperatife üye olma şartlarını okuyunca, sanki bizlere özel olmamamıza yönelik hazırlanmış bir sözleşme olduğunu görünce vaz geçtik.
Mesela şöyle yazıyordu;
Kooperatifin bundan önce yapılan ve bundan sonra yapılacak olan Genel Kurul Toplantılarında alınan ve alınacak olan tüm kararlara ve yönetim kurulu, denetim kurulu ve tasfiye kurulu kararlarına ilgili yasalar ile sözleşmeye istinaden çıkarılacak yönetmelik ve tamimlere uyacağımı, kooperatifin ifade ettiği birlik ruhuna, amaç ve prensiplerine uyacağımı, şahsıma görev verildiğinde kooperatif ilkelerine sadakatle hizmet edeceğimi, kooperatife karşı vecibelerimi yerine getirmediğim takdirde ilişiğimin kesilmesine itiraz olmayacağımı... diye uzayan bir metin...
Yani ne yapmışsak şimdiden sonrada ne yaparsak yapalım, ne karar verirsek verelim koşulsuz kabul edeceksiniz diyorlar.”
Açıkça söylemek gerekirse, sözleşmenin tamamını okuduğumda bende çok şaşırdım. Çünkü tamamen yönetime alacağı her kararda biat etme, onaylama ve kabul etme şartları içeren ilginç bir sözleşmeydi gerçekten!
Ve bundan sonra ne olur, verilen önergelerin bir faydası olur mu veya Mustafa Varank’ın her şeyi düzeltmeye yönelik verdiği söz yerini bulur mu bilmiyoruz ama,
Belli ki bu insanlar gerek kurdukları dernekle, gerek yüzlerce açtıkları davaların üstüne yüzler ekleyerek haklarını aramaya daha uzun yıllar devam edecekler gibi.
Umutları haklarını tez zamanda almak olsa da...
Yorumlar
Kalan Karakter: