Geçmişten günümüze tüm dinler maalesef menfaatperestler tarafından istismar edilmiştir. Özellikle nesilden nesile sorgulamadan inanan aciz bir kitle her zaman olmuştur.
Bu kitle okumaya bile gerek duymaz. Okuyup kendince aktaran sözde güvenilir kişilerin söylediği doğrudur onlar için. O kişileri sorgulamak da dini sorgulamak olarak gösterilmiştir.
Hadi bakalım!
Kafir olmak istemiyorsan, bana güven, bana inan ve sus…
Tabii işler bu kıvama gelince gerisi kolay. Dinin içine ekle ekleyebildiğin kadar. Oyunlar, ritüeller, oyun kurucu, kural koyucu ve daha neler neler…
Ama bunca hizmetin bir bedeli de olmalı. Çünkü terapist görevi de görüyorlar kimi zaman. Bazen eşiyle arası bozulur, bazen sınav korkusu, bazense tamamen tıbbi tedavi gerektiren durumlarda bile olaya el koyar bu ehil kişiler!
Bu sorunların sebebi ise genelde üç harflilerin işgüzarlığıdır. Ara bozar, korku verir, hasta eder. Üç harfliler tehlikelidir ve müdahale gerektirir.
Ne yapmalı?
'Hasta etme adamı' diyerek çıkarıp atılmalı!
Nasıl?
İçindeki cine yol vererek…
…
Bu üç harfliler sadece bireysel değil, kitlesel olarak da zarar veriyorlar. Sinsice önce içimize sızıyorlar. En çokta alt ve orta gelir grubuna sahip insanları etkilemeyi başarıyorlar.
Mesela; bu insanların en çok muzdarip olduğu pahalı gıda ürünlerini, uyguna vererek içlerine girmeyi başarıyorlar.
E ne yapsın!
Dışarda 100 liraya satılan ürünün muadili burada 50 lira olduğunu görünce, hazine bulmuş gibi oluyor.
Ah benim asgari ücretle, asgari düşünmek zorunda kalan asgari ücretlim!
Ama son günlerde bu üç harfliler değişime uğradı. Yani fiyatları artırdıkça artırdı. 50 liralık ürün bu kez 100 lira oldu. Üstelik devamlı da güncelleniyor. O da yetmezmiş gibi muadilleri dışında orjinallerini de getirmeye başladılar. Hem de daha ucuza.
Bak sen şu cinliğe…
Hadi bu cini çıkaralım içimizden diyoruz.
Olmuyor!
Çünkü 5-6 harflilerde durum daha vahim. Hal böyle olunca bile bile yine cinlerle vals’e devam.
Ne yapmalı o zaman?
Cin çıkarma işlemi tabii ki…
O zaman kesinlikle çok harfli marketler daha uygun, benzin sudan ucuz, kiralar asgarinin altında, maaşlar asgarinin çok üstünde, her şey sudan ucuz, insanların gelir düzeyi tavan, yani hayat çok güzel olacak!
…
BUGÜN DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 5 Aralık 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Hemen akabinde ise Dünya Kadın Hakları günü olarak kutlanmasına vesile olmuştur.
Seçme ve seçilme hakkı birçok Avrupa ülkesinde henüz kadınlara tanınmamışken, Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınlarına bu hakkı vererek bir devrime imza atmıştır.
Mustafa Kemal üstelik, Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkının tanınmasıyla ilgili Cumhuriyetin ilanından önce çalışmalar başlatmıştı. Cumhuriyetin ilanından önce bunu düşünmesi bile atamızın kadınlara verdiği önemin ne büyük bir kanıtıdır.
1930 yılı yerel seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde eden Cumhuriyet kadınları, bu hakla beraber 8 Şubat 1935 yılında, ilk kez milletvekilleri için oy kullanmış ve 17 kadın milletvekili seçilerek TBMM’ye girmiştir.
Şimdi bize çok sıradan gelen bu hak aslında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı yapılmış çok önemli bir atılımdır. Kadınlar bir birey ve vatandaşlık hakkı kazanmıştır böylece…
Peki aradan geçen neredeyse 90 yıla yakın bu süreçte, seçme ve seçilme haklarımızda gelişimeler ne boyutta…
Avrupa’nın birçok ülkesinden önce bu hakkı aldığımız halde, şu an kadın milletvekili oranında Avrupa’da 37 ülke içinde 35. sıradayız.
Dünyadaki 192 ülke arasında ise 117. sırada olmakla beraber yine birçok Afrika, Asya ve Orta Doğu ülkesinin gerisinde olmamız ne acı. TBMM’de erkek vekillere göre kadınların 6’da bir oranda olması da anlaşılır gibi değil.
Bu duruma baktığımızda şükretmemiz gerekir. Bu durağanlığa baktığımızda, Atatürk bu hakkı vermese almamızda öyle kolay olmayacakmış diye düşünüyorum.
Bugün birçok siyasi parti Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verilişinin yıldönümünü kutlarken, umarım bu samimiyetlerini, önümüzdeki seçimlerde kadın kontenjanlarında da göstermelerini diliyorum.
Belki o zaman kadınların şiddete uğramamaları, sosyal hayata daha çok karışmaları, eğitimde ve iş hayatında daha eşit imkanlara sahip olmaları için çok daha iyi temsil edilebilirler…
Kadınları geri bırakan toplum, geride kalmaya mahkumdur… Mustafa Kemal ATATÜRK
Yorumlar
Kalan Karakter: