Hatırlar mısınız,
Hani bir zamanlar çocukları okula başlayan veliler; nasıl da mutlu, gururlu hatta biraz da duygusal olurlardı.
Eh ana kuzuları yuvadan uçmak için kanatlarını çırpmaya başlıyordu artık.
Günler öncesinden hazırlıklara başlanır.
Kitap defter, en süslüsünden kalemler, yetmez bir de yedekler, çanta çocuğun zevkine göre olmalı, gıcır gıcır okul forması, ayakkabısını da unutmamak gerekir.
Bu arada şunu da eklemeliyim; bir zamanlar okul kitapları da kırtasiye dükkanlarından alınırdı. Fakat müfredat sık sık değişmediği için bir üst sınıfa geçen kardeşiniz veya bir tanıdığınız varsa, üstüne bir de temiz kullanmışsa, onlarla devam edebilirdiniz.
Böylelikle hem kağıt israfı önlenir, hem de toplumsal bir yardımlaşma olurdu.
Özel okullar çok az dı ve birkaç büyükşehirdekilerle sınırlıydı.
Çünkü her öğrenci özeldi ve devletin kutsal olduğu gibi;
Devletin okullarında okumak da, ne aile ne çocuk için bir değersizlik demek değildi.
Liselerde de durum benzerdi.
İsteyen gider meslek lisesine kaydolur, sonrasında mesleği olarak devam ederdi yoluna,
İnancı yönünde ilerideki hayatını dizayn etmek isteyenler ise, İmam Hatip Liselerine giderdi.
Üniversiteyi düşünenler düz liselerde devam eder,
Ama akademik kariyer planlayanlar ve belli alanlarda oldukça iyi olanlar ise,
Şimdiki gibi her okul tabelasının başına niye yazıldığını anlamadığımız,
Fakat o zamanlarda eğitim başarısı çok üstlerde ve tamamen öğrencinin kendi isteğine bağlı olarak girdiği Fen ve Anadolu lise sınavları olurdu ve o sınavları kazanıp bu okullarda okuyanlar, hayallerine kavuşmuş sayardı kendini.
Ve o zamanlar belki şimdiki gibi çok üniversite yoktu ve üniversite mezunu da!
Ama ne üniversiteyi okuyan ne de okumayan hiçbir kesimde de bu kadar işsiz yoktu.
Çünkü üniversiteyi bitirmek demek, devlet kurumlarına girmek için yeterliydi.
Zaten hayat da üniversiteden ibaret değildi.
Kimisi önce çırak kalfa, sonra kendi dükkanında usta olur,
Kimisi fabrikalarda sanayi de geçimini sağlamaya çalışır, ne usta ne ara eleman kıtlığı olurdu.
Birçok yönden bolluk zamanlarıymış diyeceğim...
...
Günümüze döndüğümüzde ise;
Her şey çok iyi demek isterdik ki aslında öyle olması da gerekirdi.
Fakat yıllar geçerken ve dünyada bir çok alanda gelişim sağlanırken;
Nedense kimilerinin o bir zamanların beğenmediği eğitim sisteminde yetişen çocukların çok daha bilgi birikiminin olduğu, kültür düzeylerinin daha donanımlı olduğuna şahit oluyoruz ülkemizde...
Bu durumun aslında birçok nedeni var.
Öncelikle neredeyse her köşe başına açılan özel okullar; toplum genelinde öyle bir algı yarattı ki,
Sanki mucizeler yaratıyordu o okullar, halbuki içlerinde bazılarını tenzih ederek şunu söyleyebilirim;
Bu okulların çoğunda eğitim kalitesi “özel” kelimesinin hatta vasatın bile çok altında!
Para ve pazarlıklar dahilinde girilen bu okullarda, haliyle eğitim de müşteri-esnaf mantığıyla yürüyor..
“Yani müşteri her zaman haklıdır” diyerek, gürbüz puanlarla egolar şişirilmeye çalışılıyor genelde.
Bu sebeple de, öğrenci çok da kendini yıpratmasına gerek olmadığını, vur patlasın çal oynasın temposunda devam eder okul hayatına...
Veli içinde mis gibi bir durum.
Çocuğunun gerçekten iyi olduğuna inandırıldığı için mutludur.
Tabii şu ayrıntıya da değinmek gerek;
Bazı veliler aslında işin eğitim boyutundan ziyade devlet okullarının iyice salaş bir ortama döndüğünü düşünerek; en azından güvenlik açısından aklım kalmasın diyerek özel okullara kaydını yaptırıyor.
Haksızlar mı?
Tabii ki değiller...
Özellikle bazı bölgelerde ki devlet okulları gerçekten içler acısı...
Halbuki yarının büyükleri olacak bu çocukların zaten yokluk ve cehaletle 1-0 yenik ama umutla başladıkları eğitim hayatlarına daha bir önem verilse belki de dünya değişip, güzelleşmez mi o zaman.
...
Bundan birkaç ay önce güvenlik zafiyeti had safhada olan bir okulla ilgili gelen telefon üzerine araştırma yapıp bir yazı kaleme almıştım.
Evet bazı okullarda güvenlik yazan kulübeler olmasına karşın, içinde personel yoktu.
Sebebi ise İŞKUR’dan personel için kayıt yaptıklarını fakat sıraya konularak yapılan alımlarda nedense bu mahallelere pek de sıra gelmemesinden kaynaklı olduğunu söylemişlerdi okul idarecileri.
Ayrıca yine bu personellerin ve hizmetli maaşlarının aile birlikleri tarafından verildiği için bu mahallelerde gerek ekonomik, gerek eğitim bilinci anlamında velilerin yetersizliği nedeniyle idareciler de artık yorulmuş ve çaresizce sal çayıra mevlam kayıra boşvermişliğini yaşıyordu.
Okulların dış kapısı dahi ardına kadar açık, okul önünde satıcılar, çocuklar girip çıkıyor, dahası yemek getiren kurye elemanları da okulda gayet rahat dolaşıyordu.
Evet bu görüntüler tedirgin ediciydi.
...
KAYIT PARASI ZORUNLU MU, MECBUREN Mİ?
Tüm bunların yanında eğitim kalitesi ve tüm bu konulara hassas idarecilerin olduğu devlet okulları da yok değil!
Ve bu okullarda çocuklarım eğitim alsın diye çırpınan veliler.
Amma velakin o okullarda da şöyle bir durum var;
Çocuklarını bu okullara kaydetmek isteyen veliler; belli bir miktar para ödemek zorunda...
Nasıl ya, bu yasal değil demeyin!
Evet bunun yasal olmadığını birçok kez yetkililer defalarca açıkladı zaten,
Hatta konuyla ilgili ben de eleştirel bir yazı yazmayı planlıyordum.
Çünkü aldığım bilgiye göre, az bir meblağ değildi.
Yasal olmayan ama Bursa özelinde bazı okul idarelerinin belirlediği fiyat 10-12 bin arasındaydı.
Fakat olayı biraz irdeleyip, insanların anlattıklarını da dinleyince, bir mecburiyetin olduğu ortadaydı maalesef...
Şöyle diyorlardı; “okulların tamirat , tadilat, boya badana işlerinden tutun, hizmetli güvenlik personel maaşları ve hatta temizlik ürünlerine varıncaya kadar okul idaresi aile birliği ile koordineli çabalayarak temin etmek zorunda.
Okul giderleri için ödenek oldukça sınırlı geliyor. Şimdi okul başlayacak ve biz öncesinden boya badana yaptırıp yine yağmurlar başlamadan çatının tamiratı için bir çok yerle konuşup en uygun yerle pazarlık yapıp 90 bin lira olarak hesap çıkardık ve bakanlığa gönderdik.
Bakanlığın tüm bu giderler için bize gönderdiği ise 30 bin liraydı.”
Ve yine şu ifadeyi kullanıyorlardı; “Evet eğitimden tasarruf olmayacağını biliyoruz. Ve biz de bir devlet okulu olarak eğitim kalitemizi korumak adına velilerden bu ücretleri istemeye mecbur bırakılıyoruz...”
Hal böyle olunca; ne demeli bilemiyorum. Bu idarecilerin belki bu uygulamaları doğru değil ama çocuklara sağlıklı ortamlarda iyi eğitim vermek adına zorunlu yaptıklarını anlayınca da;
Dünya genelinde örnek bir eğitim sistemine sahip Finlandiya Eğitim Bakanına bir gazetecinin:
“Ülkenizde neden özel okul yok” sorusuna karşılık verdiği yanıt geldi aklıma!
“Eğitim ticaret değildir” demişti en özet haliyle...
Evet ticarete dönüştürülüp ucuza indirilmemeliydi eğitim,
Ve dahası, bu hale gelmesine de meydan verilmemeliydi...
Yorumlar
Kalan Karakter: