Özellikle il ve ilçelerde yerel seçim öncesi kongreler nedeniyle siyasetin dolu dizgin yaşandığı şu günlerde iznimin bir kısmını şimdilik kullanmak kafi diyerek, bendeniz yine yazılarımla sizlerle kaldığımız yerden devam edeceğim.
Daha dün geldiğim Bursa’da, Saadet Partisi il teşkilatının düzenlemiş olduğu basın toplantısına katıldım bugün ayağımın tozuyla...
Eh mühim olabilirdi söyleyecekleri.
Neticede muhalefet partisi değil mi ama...
Üstelik organizasyon “Milletin vekilleri milletin yanında” başlığı altında ve konuşmacı; Antalya Milletvekili ve Meclis Tarım ve Orman komisyonunda görevli Şerafettin Kılıç.
Program Bursa İl Başkanı Ali Osman Karahan’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Karahan öncelikli meselemiz olan ekonomideki gidişattan bahsederken;
“Geçim sıkıntısı gelir dağılımındaki adaletsizlik dargelirli vatandaşlar için zulüm boyutuna gelmişken, iktidar bu yoksullukta Gastronomi Festivalleri düzenleyerek Lale Devri yaşamaktadır” sözleri özellikle bazı müzik festivallerinin iptalleri düşünüldüğünde “festival” başlığı özenle seçilmiş gibiydi...
Ve oldukça pasif ve klişe bir muhalefete şahit olduğumuz şu günlerde farklı yaklaşımlar artık dikkatimizi çeker oldu ilginç şekilde!
Hatta sonrasında Ankara’dan konuşmacı olarak gelen milletvekili Şerafettin Kılıç’ı dinleyince, iyi bir potansiyeli olduğu belli olan Karahan’ın konuşmasını biraz uzun tutmasının daha iyi olacağını da düşünmedim değil!
Evet Kılıç da çok şeyden bahsetti veya hiçbir şeyden bahsetmedi de diyebiliriz aslında!
Çünkü muhalefetten her gün kopyala yapıştır dinlediğimizin ötesinde çok da bir şey anlatmadı diyebiliriz.
Ekonominin gidişatından, iktidarın birçok yatırımı ranta kurban ettiğinden, kamplaşma, kutuplaşmanın yoğun olarak yaşandığından;
Sonrasında iktidarın aldığı hiçbir karara müdahale edemediklerinden, engellendiklerinden vesaire bahsetti.
Ha bir de her seferinde devletin Saadet Partisi ve milli görüş kadrolarıyla yönetilmesi gerektiğinden, ülkenin kurtuluşu için bu kadrolara ihtiyaç duyulduğundan,
Ve önce belediyelerde sonra ülkede iktidar olacağız diyerek müthiş motivasyon sözleriyle bitirdi konuşmasını...
Fakat sayın milletvekilimiz! Öncelikle şu anki iktidar partisi temeli de Milli Görüşe dayanıyor diye biliyoruz.
E kurtuluş buysa sıkıntı yok o zaman!
Hadi onu da bırakalım bir kenara,
Niye hiçbir şey yapamıyoruz diye dert yanıyorsunuz ki, yapın o zaman...
İktidar Partisi bile artık muhalefetin muhalefetsizliğini eleştirir oldu.
Üstelik bunca STK, hemşehri dernekleri ve basının davet edildiği bir toplantıda iktidara geldiğinizde yapacaklarınızla ilgili tüm saydığınız şu anki sorunlara dair somut bir çözümünüzü de duyamadık!
...
Sorulara geçildiğinde belki oradan merak ettiklerimize bir yanıt buluruz diye düşündük.
Kaldı ki; toplantının başlarında Saadet Partisi olarak her bir milletvekilinin 9 şehire geziler yapacağını, o bölgenin sorunlarına değineceklerini,
Kendisinin de Bursa dışında Muş, Bingöl gibi bazı Doğu illeriyle ilgileneceğini ifade etmişti.
Biz de buna binaen mutlaka gezeceği bu illerle ilgili bilgi sahibi olduğunu,
Ayrıca Tarım ve Orman komisyonunda da olduğunu ve hali hazırda Bursa’ya da ilin sorunları nedeniyle geldiğini düşünerek ;
“Uludağ Milli Parkının alan başkanlığına devredilen bölümüyle ve bugün için bu bölgede bir hareketlilik olduğuyla alakalı duyumlarımızla ilgili görüşlerini sordum.“
Yanıt ise; alan başkanlığıyla ilgili bilgim yok ama araştırıp ilgilenmeye çalışacağım oldu.
Ah ah sayın vekilim size zaten ilgilenin diye 9 ilde görevlendirilme verilmemiş miydi?
Keşke gideceğiniz illerde bir hazırlık yapsaydınız da sizinde içinde bulunduğunuz komisyon alanıyla ilgili soruma da cevap verebilirdiniz o zaman belki!
Böylelikle anlattıklarınız, genel muhalefetin neredeyse her televizyonu açtığımızda duyduklarımızdan öteye geçerdi araştırıp biraz gayret gösterseydiniz. Haksız mıyım ama...
...
Bu arada sayın vekile gideceği Doğu Anadolu Bölgesindeki illerle ilgili bari önceden araştırma yapmasını naçizane öneriyorum. Hatta yakın zamanda gittiğim bu bölgelerle ilgili bir iki tüyo da vereyim.
Temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılık olan bu illerde özelleştirme ve ithalattaki artış nedeniyle beraber özellikle başı çeken şeker pancarı, tütün ve buğday gibi ürünlerde üretim yıllardır oldukça sınırlı durumda...
Yani yöre halkının anlattıklarına göre büyük ovalara sahip bazı illerde, binlerce dönüm tarım arazisi ekilmiyor.
İstihdam alanının iyice daralması sebebiyle işsizlik çok fazla.
Fabrika yok denecek kadar az.
Bu sebeplerle iç göçler hız kesmeden devam ediyormuş.
Yine bölgede neredeyse her ilde açılan üniversiteler sayesinde gençlerin çoğu üniversite mezunu ve sınavlara hazırlığa yönelik eğitim veren kurumlardaki eğitmenlerin özverisi inanılır gibi değil!
Bu sayede Büyükşehirlerde marka üniversiteleri kazanan çocuklarımız da epey fazlaymış.
Fakat bölgede bir zamanlar terör nedeniyle şimdilerde ise anlayamadıkları sebeplerle yapılmayan yatırımlar ve istihdam alanlarının azlığından mütevellit kimisi iş bulmak için, kimisi artık ekip biçemediğinden, kimisi okusa da işe giremeyeceğinden her gün daha çok artan bir göç dalgası var.
Ve bu insanlar aslında gurbete gitmeye, gittikleri yerde yabancılaşmaya çok da meraklı değiller.
Yani demem o ki; her seçim dönemi siyasilerin gidip ziyaret ettiği, bölge halkı tarafından oldukça da misafirperver davranıldığı o yerler var ya hani;
Sorunlarını bilen, çözüm önerileri sunan,değer veren siyasilere hasret ve fazlasıyla da hak ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: