İki hafta önce köşe yazımda da belirtmiştim.
Gerçekten helal olsun dedim.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, güzel bir protokole ön ayak olarak, biraz da olsa içimizi rahatlatmıştı.
Üstelik bu kez; Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası ve Jeoloji Mühendisleri Odasını da dahil etmişti.
Eh, depremden sonra yapı denetimler az eleştirilmemişti ve tabii ki belediyelerin bu denetimlere odaları dahil etmemesini de tabii ki…
Halbuki; odalar defalarca bu işi gönüllü yapabileceklerini, hiçbir ücret talep etmeyeceklerini de belirtmişlerdi.
Olsun dedik, yine de hatadan dönmek de erdemliktir.
Çünkü bu kez Büyükşehir Belediyesi odaları da özel olarak çağırmış;
“Hızlı Tarama Yöntemi” ile bina risk değerlendirmesi yapmak üzere Teknik İşbirliği Protokolü imzalamıştı.
Nasıl da sevinmiştik. Nihayet, birileri vatandaş için bir şeyler yapacaktı!
Çok hızlı şekilde, Bursa’daki tüm binalar zeminden başlayarak, teknik detaylarıyla incelenecekti…
Fakat o sıralarda konuştuğum İnşaat Mühendisleri Odasından bir arkadaşım:
“Bana bu protokol biraz vatandaşı teskin etmek için oyalayıcı bir anlaşma geldi. Çünkü birçok detay belirsiz!” demişti.
BİNA YAPIMINDA DEĞİL, YIKILDIKTAN SONRA BİZİ ÇAĞIRIYORLAR!
Ve bugün konuştuğum Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er de maalesef benzer sözler söylüyordu.
Birkaç gün önce protokolden ayrılan Engin Bey’e sebebini sordum.
Böylesine bir çalışmanın yapılmasının aciliyetini, her mecrada dile getirirken;
Ne olmuştu da böyle bir karar almıştı!
Engin Er’in anlattıkları gerçekten inanılır gibi değildi;
Çünkü protokolden sonra tekrar bir araya gelen taraflar, denetimlerde izlenilecek yollarla ilgili bir toplantı yapıyorlar.
Kentsel Dönüşüm ile ilgili konu ele alınmış öncelikle…
Bu mevzu ile ilgili Engin Bey fikrini beyan ederken;
“Zamanımızı iyi kullanmak adına; İnegöl, Yenidoğan ve Altıparmak gibi riski belli yerlerde denetlemekle vakit kaybetmeye gerek yok! Bu yerleşim yerlerinde, hemen kentsel dönüşüme başlanması gerekir” diyor.
Fakat bu konuda belediye yetkililerinden biri destek olmadığı gibi üstelik;
“Başkansınız, bilimsel konuşun!” şeklinde hakaretvari sözler kullanıyor.
Devamında ise;
Sahada jeoloji mühendislerine, yani dolayısıyla zemin analizine gerek olmadığını ifade ediyor.
Ve bu noktada Engin bey “madem bize sahada ve denetlemelerde gerek yok! O zaman burada olmamıza da gerek yok” deyip protokolden ayrılıyor.
Şaka gibi, değil mi?
Başımıza ne geldiyse; öncelikle analizi falan boş verip, istediğimiz yere bina yapıldığı için gelmedi mi!
Ama acayip uzman deprembilimci belediye kurulu, gerek olmadığına karar vermiş!
Engin Er bunları anlatırken, sözlerinin devamında ise;
“Hatay sadece iyi yapılmamış binalar yüzünden yerle bir olmadı. İncelemelerimizde yıkılan bazı binaların aslında çok sağlam yapıldığına da şahit olduk. Ama, ya fay hattı üzerine yapılmış veya zemin olarak çok kötü bir yere inşa edilmişti” diye zemin etüdünün önemine dikkat çekiyordu.
Ayrıca belediyenin protokolü imzaladığı sırada, “Bütün binaların denetleneceği” söylemine karşı;
Toplantıda; Sadece başvuru yapılan binaların denetleneceğiyle ilgili karar aldıklarını belirtmeleri ise;
Hepimizi bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı.
Bu durumda; belediyenin yapacağını söylediği denetimler, hızlı tarama ve hızlı kentsel dönüşüm söylemleri;
Acaba gerçektende vatandaşın tepkisini hafifletip, sakinleştirmek ve hatta oyalamak için miydi!
Kaldı ki; bu konu hakkında da Engin Er:
Denetimlerin sadece başvurularla sınırlandırılmasının doğru olmadığını belirtirken;
"Mesela; 280 hanenin bulunduğu bir site var. Bodrumu yok, zemini çok kötü. Yani alabildiğine riskli. O yüzden bu işi insanların başvurusuna bırakmak oldukça tehlikeli!” diyor.
Ve ekliyor:
"Evet, maalesef bu konuda bazı insanların duyarlı olmaması, bazıları eğer denetim sonucunda oturulamaz raporu verilirse ne yaparım derdinde olması gibi, kimisi ise denetim sırasında insanlar yanlış anlayıp evimin değeri düşer mi diye endişe ediyor."
Tuhaf gelmesin!
Durum böyle ve o yüzden de Jeoloji Mühendisleri Odası; yetkililerin, yetkilerini bu önemli mevzu da; Yani insan hayatı için kullanmasından yana…
Ne garip durumlar yaşıyoruz ülke olarak;
Zemin analizleri en çok yıkılan binalar üzerinde yapılıyormuş mesela!
Aynen öyle!
Yapı denetimleri sırasında jeolojik olarak incelemelere gerek duymayan yetkililer;
Deprem sonrasında Jeoloji Mühendisleri Odasını sık sık deprem bölgesine çağırıyor.
Neden mi?
Yıkımda zeminin etkisi var mı diyeymiş!
Bu konuda da Engin Bey;
“İlginç şekilde bizleri bina yapımında değil, yıkıldıktan sonra çağırıyorlar. Hatta bugün bile Kahramanmaraş’ta yapılan incelemeler için 10 günlüğüne yine bölgeye çağırdılar”diyor.
Mesele şu ki; belki de yaşadığımız bütün felaketlerin sebebi;
Öncesinde umursamamak; sonrasında ise, insanlar unutana kadar umursuyor görünmektir…
Fakat unuttukları;
Bazı kayıplar vardır ki, yüreğimiz ve zihnimiz, ne gidenleri ne sorumlu olanları umutmamıza asla izin vermez!
Yorumlar
Kalan Karakter: