Lütfen demokratik bir seçim olsun!

Evet, aylardır devam eden heyecanın, kimi zaman kaosun, stresin hakim olduğu seçim atmosferinde nihayet son aşamaya geldik!

Tabii ki ülkenin kaderini belirleyen bu tür halk oylamalarında, yukarıdaki duygu geçişlerini yaşamak olağan sayılabilir. 

Hele ki, bu seçimin diğerleriyle kıyaslandığında gerek ittifaklar, gerek dengelerdeki değişim gözlemlendiğinde...

İktidar belki de, şimdiye kadar muhalefeti hiç bu kadar ciddiye almaya gerek duymamışken ve muhalefet hiç bu kadar iktidara yaklaştığını düşünmemişken!

Ve bu yüzden bu seçim ya ülkede 21 yıllık iktidarın artık değişim süreci ya da devamı olacağından, 

Ve muhtemelen hangisi olursa; çok az farkla bir değişim veya sürekliliği söz konusu olacağından; heyecan ve kaygı her iki taraf için de oldukça fazla...

Fakat her şeye rağmen demokrasilerle yönetilen ülkelerin gereği, vazgeçilmezi...

Yeter ki ismine uygun demokratik bir şekilde gerçekleşsin!

Seçmenin bu yönde korkusu demek istemiyorum ama, kaygısı çok fazla...

Sebebi ise; birçoğumuzun bildiği üzere, yüzyıllardır devam eden, en stratejik, en kritik zamanlarda ve aslında en demokratik hakların, halkın iradesinden korkulduğu zamanlarda ortaya çıkan zihniyet!

Toplumun ötekileşmesinden, nefretten, düşmanlıktan beslenen; demokratik hakların, milli iradenin, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olmasından rahatsız olan o hep pusuda bekleyen zihniyet!

Günlerdir toplumun içine sızan;

“Seçim sabahı herhangi bir değişim olursa her yer toz duman olur aman ha!” diyen;

Veya 

“Değişim olsun da akı karayı görelim ona göre karaları gömelim” diyenler;

Ve habire Türkiye karışır diye fısıldayanlar!

Ne oluyor!

Biz olağan bir seçime gidiyoruz. Yıllardır yaptığımız gibi...

Halkın iradesi, tercihi, kimi Cumhurbaşkanı, kimleri mecliste vekili olarak görmek istediğiyle ilgili değil mi bu oylama!

Halkın iradesine neden bu kadar güvenilmiyor?

Halkın iradesi neden hiç sayılmaya çalışılıyor?

Halkın iradesi neden bu kadar küçümseniyor?

Halkın iradesinden neden bu kadar korkuluyor?

Bu durum halkı alabildiğine aciz, zayıf ve iradesiz görmek değil midir!

Halk, kimi isterse ona oy veremez mi?

Ülkeyi yönetenlere karar veremez mi?

Eğer öyle düşünülüyorsa, halkın hiç mi önemi yok!

Kimse kusura bakmasın!

Cumhuriyet ve Demokrasiyle yönetilen bir ülkede halkın iradesi esastır. 

İsterse devam etsin diye mührü basar!

İsterse değişsin der!

Beğenmezse, 

“Yanlış karar vermişim”diye düşünürse; Onu da kimse merak etmesin, kimse ömürlük koltuk aldım demesin!

Bir dahaki seçim döneminde uğurlanmayı beklesin!

Ama en önemlisi halkın kararına, iradesine saygı gösterilmesi, müdahale edilmemesi;

Unutmadan;

Halkın teveccühünü alanın bu güvene layık olması, şımarmaması, halkı, ülkesi için çalışması, babasından miras koltuk makam sanmaması, 

Halkın iradesinin “buyur otur”deyip izin verdiği; 

Ama zamanı geldiğinde;

“Hadi güle güle, sana verdiğim sürenin sonuna geldik” diyebileceğini de asla aklından çıkarmaması gerekir...

Lakin vatandaş oyunu verir ama, notunu da tutar!

Evet, yarın her ne kadar gözümüzde büyük bir aksiyon gibi görmemizi sağlamaya çalışsa da birileri;

Gayet normal bir seçim günü olmalı!

Oylarımızı kullanıp, çocuğu olanlar fırsat bilip belki parkta biraz vakit geçirmeli veya evde güzel bir gün, belki güzel bir film izlemeli, çayını demlemeli, güzel bir pazar günü geçirmeli ve hatta her pazar günü gibi olmalı...

Ve akşam sandıklar açıldıktan sonra sakince televizyondan ve internet haber sitelerinden (Bu arada nöbetçi gazetenin haber merkezindeki arkadaşlarımız da yarın gün boyu ve gece sahada olacak. Gelişmeleri, sıcağı sıcağına sizlere aktaracak. Partilerin Bursa İl Başkanlıklarındaki heyecanı, atmosrefi sizlere aktaracak. Yazarınız bendeniz de durum netleşince gözlemlerimi, fikirlerimi sizlere aktaracağım. Bu yüzden www.nobetcigazete.com 'dan ayrılmayın) takip etmeli.

Sonucu ne olursa olsun çoğunluğun tercihi olarak kabul etmeli, saygı göstermeli...

Çünkü zaten ne ölüm, ne de kalım günü, demokrasinin olağan bir günü...

Ülkemiz ve tüm vatandaşlarımız için en güzeli, en iyisi ve en iyi ki diyeceği,

Ertesi gün ve her gün mutlu bir Türkiye’ye uyanmak dileğiyle...