Üniversitelere yerleşme sonuçları açıklandı.
Kimileri hayalindeki üniversiteyi kazanmış olmanın mutluluğunu yaşarken,
Kimi gençler ise hayal kırıklığı içinde, seneye bir kez daha şansını deneyecek...
Gerçi şu ayrıntıyı da eklemek gerek; Ülkemizde kaç kişi hayalindeki üniversitede veya alanda eğitim görme şansı yakalıyor acaba?
Evet son yıllarda açılan üniversitelerle beraber neredeyse artık üniversite olmayan şehir yok gibi...
Her ne kadar eğitim kalitesi tartışılsa da, sonuçta üniversiteli olmayan genç çok az....
Bunun yanında bir çok özel üniversite de mevcut artık.
Bu üniversitelerin de kimisi bazı devlet üniversitesi gibi eğitim kalitesi sebebiyle belli bir puanı şart koşsa da,
Kimisinde paranın kalitesi konuşuyor!
Yani önemsiz puanlar alsa da, cüzdanı değerli insanların çocuklarını üniversite mezunu olmaları için kaydettirdikleri üniversiteler.
Gerçi kredi çekip, tabelasında üniversite yazan kurumlara koşarak çocuklarını kaydettirenler de yok değil!
Fakat her çocuk üniversiteli olabilsin diye öyle bölümler var ki bu okullarda,
Küçümsemek için söylemiyorum ama üniversiteli olsun diye kaydettikleri bu bölümlere bunca parayı dökeceklerine, bir meslek erbabının yanına verip kalfa yapsalar, hem mesleği daha hakkıyla öğrenir, hem harçlığını çıkarır bu gençler...
Ama işte üniversite diploması olmaz o zaman da...
Bunun yanında özel üniversitelerde iyi bölümlere az buçuk puanlarla gidenler de oldukça fazla...
Çokça tercih edilen bu itibarlı bölümlerin başını Hukuk Fakülteleri çekiyor.
Yine iyi olan özel üniversiteleri tenzih ederek şunu söylemek istiyorum:
Bazı bölümlerin, hele ki insan hayatını ilgilendiren ve bir ülkenin temeli olan adalet, eğitim ile ilgili bölümlerin özeli olması ne kadar doğru! Bence öncelikle bu ele alınmalı!
Bu iş bu kadar hafife alınmamalı!
Bir zamanların Hukuk Fakültesi mezunlarını hatırlayın!
Belki şimdi ki kadar çok değillerdi. Ama şimdi ki kadar da sadece hukuk mezunu desinler diye de bu okulları tercih etmiyorlardı.
Hukuki olarak sorduğunuz her sorunun yanıtını verebilecek donanımdaydılar.
Ve hala neyse ki, aynı çizgide giden bazı devlet üniversitelerinden mezun hukukçular da var çok şükür.
Fakat kimi özel hukuk fakültesinden mezunlar için katipler, mübaşirler; sordukları sorulardan bezgin durumda olduklarını artık dile getirir oldular.
...
Evet, yine gelelim bizim olan devlet üniversitelerine ve yukarıda bahsettiğim hayallerinde ki bölümler mevzusuna:
Maalesef o işler öyle kolay değil!
İşsizliğin bunca yoğun olduğu zamanlarda hayallerinin peşinde koşup, hem ailesinin hem kendi emeğini BOŞA harcayamaz!
Hele ki alt gelirli ailenin zeki çocuğuysan;
Birinci sırada seçeceğin bölüm belli; Tıp Fakültesi,
Evet zor,
Evet, belki istemiyor olabilir çocuk,
Hatta gece gündüz nöbetlerle geçireceği bir iş olacak ve hiçbir zaman ideali de olmamış,
Ve belki emeğinin çok altında karşılığını alacak!
Ama asla işsiz kalmayacak...
Ve yüzyıllardır dünya genelinde itibarı tartışılmaz hekimlik mesleği, maalesef artık işsiz kalmayacağından dolayı seçilen meslekler arasında...
Tıpkı işsiz kalmama garantili fakat oldukça sınırlı sayıda olan birkaç meslek gibi...
...
Eh haliyle özellikle son günlerde yoğun olarak yaşadığımız ekonomik sıkıntıların içinde, üniversitede çocuk okutmanın maliyeti de kazanması kadar düşünülmesi gereken konulardan...
Üniversite harçları da haliyle geçen yıla göre yüzde 80-90 aralığında, hatta veterinerlik gibi bazı fakültelerin de çok daha fazla arttığı gözlemleniyor.
Tabii ki sadece bununla kalmıyor.
Hele ki, şehir dışında okuyacaksa...
Bursa özelinde, özellikle öğrencilerin üniversiteye yakınlığı sebebiyle yoğun olarak yaşadığı Görükle’de ev kiraları, 3-4 bin arasındayken 10-12 bin civarında bir artışa gidildi. Kirayı veremeyen bazı üniversite öğrencileri evleri boşaltmak zorunda kalırken, yerlerine ev sahiplerinin 1 yıllık sözleşmelerle yabancı uyruklu öğrencilere kiraladıkları söyleniyor.
Bu arada bu evlerin çoğunluğu 1+1 ve kirayı paylaşacak ikinci ev arkadaşına uygun değil!
Ve genele baktığımızda; ev kiraları da zaten artık bu fiyatlarla başlıyor.
Öğrenci yurtları da yine benzer fiyatlarda diyebiliriz.
Yani onlar da aylık ortalama 8-14 bin gibi fiyatlardan başlıyor.
Tabii ulaşım, beslenme, cebine de biraz harçlık koymak zorunda veliler.
Ve bu velinin asgari ücretli veya emekli, hadi biraz daha iyimser olalım 22 bin lira maaşla çalışan memur bir ebeveyn olduğunu düşünürsek, ki çoğunluğumuz bu gelir gruplarındayız;
Ya kendini iyiden iyiye kısıtlayacak, ya borç harç yapacak,
Veya çocuğumun hangi gerekli ihtiyacından kıssam diye kara kara düşünecek!
Bu noktada konuştuğum bir eğitimci,
“Veliler puanları oldukça iyi bir yüzdelikte dahi olsa, çocukları büyükşehirlerdeki o çok bilinen, eğitim standartları yüksek okullara göndermekten vazgeçip, kendi şehirlerindeki daha küçük üniversitelere kaydetmeyi, tercihleri de o yönde yapmayı düşünmeye başladı” diye ifade etti.
Ve hatta şunu da ekledi; “Çalıştığım kurs merkezindeki bazı veliler kazandıkları okulların bulunduğu bölgelerdeki maliyeti hesaplayınca açık öğretime geçme alternatiflerini bile düşünüyor artık. Hatta bu konuda bizden açıköğretim geçişleriyle ilgili bilgi isteyen velileri görünce hem hak veriyor, hem şaşırıyor, bazen de üzülüyoruz...”
Bu arada biz hala hayaller mi diyorduk sahi!
Yorumlar
Kalan Karakter: