Her şey zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla başladı aslında.
2007 yılında liseleri de zorunlu eğitimin içine kattıktan sonra teknik işleri yapacak çıraklar ortadan kalktı, kalmak zorunda kaldı. Esnaf diye tek bir çatı altına topladığımız, berberler, oto tamircileri, bakkallar, elektrikçiler, inşaatçılar ve benzeri bütün meslekler çırak sıkıntısı çekmeye başladı.
Mecburen eleman çalıştırmak zorunda kalan bu mesleklerde artık arada çalışacak eleman bulunamıyordu.
Bu durum domino etkisi yarattı tabi ki.
4 yıl sonra kalfa çalıştıramamaya başladılar.
4 yıl sonra ise işçi bulunmaz oldu…
Şimdi ise tüm bu sıkıntılar üst üste bindi ve üretim yapacak eleman kalmadı ortada…
Buna karşın, neredeyse her sokak başında açılan üniversitelerde öğrenci bolluğu oluşmaya başladı. Ve ne yazık ki, üniversite öğrencileri bu sefer işsiz kalmaya başladı.
Her yıl milyonlarca üniversite mezunu işsizlik kervanına katılırken, restoran sahibi garson bulamadı, elektrikçi nitelikli eleman bulamadı, berber mesleğini devam ettirecek kalfa bulamadı, fabrikalar işçi bulamadı.
Teknisyen bulunamayınca mühendisler teknisyen olarak görev almaya başladı. Mesela İnşaat Mühendisi yeni mezun bir arkadaşımız teknisyen ve inşaat şefi olarak çalışıyor. Normalde 11 bin liranın altında para almaması gerekirken 6 bin liraya iş bulunca seviniyor.
Bugün yaşadığımız (adına ne derseniz deyin) ara eleman veya kalifiyeli eleman sıkıntısı her sektörü sarmış durumda.
Geçenlerde Köfteci Yusuf’ta çalışan kasiyer arkadaşımızla kısa süreli sohbetimizde kendisinin 4 yıllık maliye mezunu olduğunu öğrendik. Düşünün artık. Maliye mezunu genç kadın Köfteci Yusuf’ta kasiyer.
Peki ya 3 harfli marketlerde durum farklı mı?
Çalışanlarının neredeyse yüzde 70’i 80’i en az iki yıllık üniversite mezunu.
Kusura bakmayın ama bu kafayla gidersek, o çarklar bir türlü doğru çalışamayacak.
Milli Eğitim Bakanlığı ise şimdi yeni bir model getiriyor.
Meslek Liseleri’nde çalışan öğrenciler aynı zamanda staj adı altında işçi olarak çalışacak.
İşte alın size çocuk işçiler…
Bazı meslekler ara eleman bulması adına çıkartılan bu sistemde gelecekte daha fazla sorunla karşı karşıya kalacağız.
***
Sorunun köküne inecek olursak, geçmişe dönmemiz gerekiyor.
Lise eğitimi zorunlu hale geldikten sonra bir hata daha yaptı Milli Eğitim Bakanlığı…
O da tüm liseleri ‘Anadolu Lisesi’ adı altında birleştirmek oldu. Ve her birini sınava tabi tuttu.
Öğrenciler mecburen akademik eğitime odaklanmaya başladı.
“Madem, sınava gireceğiz, o halde en iyisine gitmen gerekir” diyen ailelerin baskılarına maruz kalan öğrenciler kendi yeteneklerini bile yok etmeye başladı.
Şimdi ise her bir öğrencinin Lise Giriş Sınavı’na (LGS) göre kendine yol belirlemesi gerekiyor.
En iyi puanı alan öğrenci Fen Lisesine gidiyor. Sonra sıralamaya göre akademik Anadolu Liseleri, düz liselerden bozma Anadolu Liseleri diye gidiyor.
Puanı daha da düşükse Anadolu Mesleki Teknik Liselerini tercih etmek zorunda kalıyorlar. Hatta daha da düşükse İmam Hatip Anadolu Liselerini tercih etmeye mecburlar.
Yani bu sistem, öğrencinin genel yetenek veya hayallerine göre değil de sınavda aldığı başarı puanına göre sınıflandırıyor.
Bu sistemde öğrencilerin gelecekte ne olması gerektiğine şimdiden karar vermesinin imkanı yok. Zaten sistem öğrencinin yerine karar veriyor.
Şimdi durum böyleyken ara eleman sıkıntısını Meslek Liseleri ile çözmeye çalışıyorlar ve tüm fabrikalarla esnaflar da bunu destekliyor!..
Sırf onlar ara eleman sıkıntısını gidersin diye Milli Eğitim Bakanlığı eliyle öğrenciler çocuk işçi olarak çalışmak/çalıştırılmak zorunda kalınıyor.
***
Peki ne yapılmalı?
Hiçbir şey yapamıyorsan eskiye geri dön!..
Nasıldı eskiden?
Ortaokulu bitiren bir öğrenci akademik eğitime devam etmek için sınava girerdi. Süper Lise Anadolu Lisesi veya Fen Lisesi’ni kazanabilirdi.
Eğer bunlardan birini kazanamadıysan, yine de akademik eğitimi tercih etme şansın vardı. Düz liseler de bunun için vardı.
Var sayalım, kendi kapasiteni biliyorsun ve akademik eğitime devam etmek istemiyorsun.
O halde Meslek Lisesine gidebilirdin.
Yeteneğine göre bölümlere geçebilirdin.
Var sayalım bunların hiçbirini istemiyorsunuz. Veya daha çok dini eğitim almak istiyorsunuz. O halde İmam Hatip Liseleri tam sizin istediğiniz eğitimi size veriyordu.
Fakat seçeneklerin hiçbiri size uymuyor ve siz erken yaşta iş hayatına başlamak istiyorsunuz.
O halde liseyi okumak zorunda değildiniz. Hemen çırak olarak bir esnafın yanında işe başlayabilirdiniz. Bununla ilgili sadece ailenin imzası bile yetiyordu.
Tüm dengeyi değiştiren AK Parti’nin politikaları sayesinde bugün her sektör eleman sıkıntısı yaşıyor.
***
Şimdi bize yurt dışını örnek gösteriyorlar.
Orada meslek liselerinin daha önemli olduğunu falan anlatıyorlar.
Ama şunu her zaman unutuyorlar.
Mesela Avrupa’daki liselerin okullaşma oranlarına baktığımızda yüzde 30 akademik eğitim, yüzde 69 ise mesleki eğitim. Kalan yüzde 1’lik eğitim ise dini!..
Fakat çocuklar henüz küçük yaşlarda yeteneklerine göre ayrılıyorlar. Neye yetenekleri varsa ona göre yönlendiriliyor. Ve sadece gerçekten akademik eğitim almak isteyenler üniversite hedefi olan liselere yönlendiriliyorlar. Hatta öyle bir yönlendirme var ki, çoğu zaman tematik üniversiteler bile öğrenci bulamıyorlar.
Fakat Avrupa’da öğrencilerin tüm hayatı bir sınava bağlı değil.
***
Şimdi koşullar aynı olmadan nasıl karşılaştırma yapabilirsiniz ki anlamıyorum.
Ben seçimlerde özellikle eğitim konusuna değinilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Fakat eğitim politikası sadece atanamayan öğretmenlerle sınırlı kalmasın. Tam anlamıyla bir yeni eğitim sistemine değinilmesi gerekiyor.
Mesele günü kurtarmak değil, mesele geleceği kurtarmak!..
Yorumlar
Kalan Karakter: