Osmanlı’nın Keşiş Dağı!..
Cumhuriyet’in ise Uludağ’ı…
Hemen hemen herkesin göz bebeği olan Uludağ’ın 3 ilçeye sınırı (Keles, İnegöl, Osmangazi) var!..
Artı bir de Büyükşehir Belediyesi…
Her biri kendine ait bölgede söz hakkına sahip olmak istiyor.
Şimdi turizmi çok olan ve tanıtılmaya ihtiyacı bile olmayan Uludağ’ın Bursalılar için yapısına bakalım!..
Türkiye’nin hatta Avrupa’nın hemen hemen her yerinden turistler özellikle kış tatili için Uludağ’ı tercih ediyor.
Son yıllarda Arapların da bir numaralı tercihi konumunda. Hatta Araplar sadece kışın değil, yazın da tercih ediyor.
Tabi onların memleketinde böyle güzellikler olmayınca manzara hayranı Araplar, Uludağ’ın sürekli müşterisi konumunda oluyor.
İş dünyası da çok seviyor, Uludağ’ı…
Hafta sonu kayak yapmak için akın akın geliyorlar, yakın şehirlerden. Gerçi son yıllarda İstanbul için önemini kaybetmiş olsa da yine de gelen çok fazla iş insanı var.
Önemini kaybetti diyoruz çünkü; insanlar Uludağ’a zarar veriyor.
Hem zenginler, hem de sadece gezmek için Uludağ’a gidenler!
Peki biz Uludağ’ı nasıl koruyoruz?
Milli Park statüsüyle!..
Milli Park statüsüyle korunan Uludağ, nasıl da kaçak yapının ve talanın merkezi haline geliyor?
Yıllardır açılan davalarda ne kadar sonuç alınabilmiş… Şu anda bile devam eden 11 dava var!
Peki bu karmaşıklık nasıl engellenecek?
****
AK Parti Bursa Milletvekilleri Hakan Çavuşoğlu, Efkan Ala, Zafer Işık, Atilla Ödünç, Ahmet Kılıç, Emine Yavuz Gözgeç, Refik Özen, Mustafa Esgin, Müfit Aydın, Osman Mesten, Vildan Yılmaz Gürel; sorunun çözümü için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kanun teklifi hazırladı.
“Uludağ Alanında halihazırda doğal sit alanları, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi, Milli Park gibi birçok farklı koruma statüsü ve bu koruma statülerine ilişkin farklı mercilere tanınmış idari yetkiler bulunmaktadır. Bu durum ciddi bir yetki karmaşasına ve dolayısıyla ziyaretçiler ve yatırımcı açısından çok uzun ve ağır bürokratik süreçlerin yaşanmasına sebep olurken bu eşsiz alanın hak ettiği şekilde korunması ve turizm açısından hedeflenen başarıya ulaşması mümkün olmamaktadır.”
Genel gerekçenin bir kısmı bu şekilde.
Karmaşıklık söz konusu diyor ya hani?
Aslında Uludağ’da tek yetkili var. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Milli Parklar Müdürlüğü…
Diğer kurumlar tamamen yardımcı kurumlardır.
Yani temizlik işleri, ulaşım işleri ve benzeri tüm işler yardımcı kuruluşların yaptığı hizmetler. Peki neden yetki karmaşası olduğu söyleniyor?
Ayrıca Uludağ’ın korunmasında bu zorlukların etkisi güzel bir şey değil mi?
Uludağ Alan Başkanlığı ile; kanuna uygun tek bir ruhsatlı yapının olmadığı Uludağ’ı kitabına uydurmak mı istiyorlar?
Komisyonun belirlenmesi, görevleri ve çalışma esasları başlıklı 5. maddenin 1. fıkrasına dikkat çekiyorum: Komisyon, Uludağ Alanı sınırları içerisinde her türlü uygulamaya yönelik karar almaya yetkilidir.
Peki komisyon kimlerden oluşacak?
1- Üniversitelerin mimarlık, şehir planlama/şehir ve bölge planlama, orman mühendisliği, hukuk, çevre mühendisliği ve biyoloji bölümlerinden lisans eğitimlerini tamamlayarak mezun olmuş, Bakanlıkça görevlendirilecek, alanında uzman ve en az 10 yıl deneyime sahip dört üye. (4)
2- Bursa Valisi tarafından görevlendirilecek bir Vali Yardımcısı (1)
3- Bakanlık Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nden 2 üye ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden 1 üye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü’nden alanlarında uzman 1 üye. (4)
4- Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’ndan görevlendirilecek 1 üye. (1)
Toplamda 10 kişi yönetecek Uludağ’ı… Ve 2 yıl da görev süresi var.
İşin ilginç yanı, oy hakkı olmayan yerel yönetimler, ile kurum ve kuruluşlardan uzman da çağırılabilir. Ayrıca komisyonun gündemiyle ilgili meslek odaları (Akademik odalar değil), Başkanlığın davetiyle toplantıya gözlemci olarak katılabilir.
Komisyonun kararları idari yargı yolu açık olmak üzere kesin…
Bir de danışma kurulu olacak tabi…
Onların üyeleri ise şu şekilde:
1-Alan Başkanı
2-Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’ndan 1 üye.
3-Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nden 1 üye.
4- Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Bursa Temsilcisi
5-Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürü ya da yardımcısı
6-Osmangazi Belediye Başkanlığı Temsilcisi.
****
Kanun tasarısını incelediğimizde iyi niyet arayamıyorum!..
Uludağ’ı gerçekten koruyacak mıyız yoksa, mevcut durumu yasal hale mi getireceğiz?
Hatta şu anki haliyle kanunsuz olan fakat, bu kanun tasarısı geçtikten sonra yapılacak olan işlere zemin hazırlanmış mı olacak?
Buyurun kararı siz verin…
****
Bursa Akademik Odalar, Uludağ Alan Başkanlığı’na karşı ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Bu kanun tasarısına tepkilerini dile getirdiler.
Fakat, şimdi bir sormak gerekiyor!
Sadece akademik odaların ve derneklerin ses çıkarması yeter mi?
Dava açması, hukuk mücadelesi vermesi, kamuoyu oluşturması yeterli mi?
Tabi ki hayır!..
Bireysel olarak veya toplumun bir kısmı tarafından yapılacak olan mücadele kısıtlı kalacaktır.
Kendiliğinden oluşan toplumsal hareketlere ihtiyacımız var!
Bakın ‘kendiliğinden oluşan’ kısmını vurgulamak istiyorum. Evet, birileri harekete geçirilmeli.
Başka doğamız yok!..
Başka Uludağ’ımız yok!..
Başka hayatımız yok!..
Birileri bacasız sanayi diye tabir edilen turizmden para kazanacak diye Bursalının akciğerlerini sökmesine izin vermemeliyiz.
Zaten her geçen gün kirlenen havasıyla yaşanmaz hale gelen Bursa’nın oksijen kaynağının gerçekten korunmaya ihtiyacı var.
Yasayla falan değil, insanla korunmalı!
Bir ağacın daha kesilmesi engellenmeli, buna hukuki zeminin oluşturulması da engellenmeli.
****
Son Not!..
Alan Başkanlığı aslında kağıt üzerinde en iyi yönetim şekli olabilir. Fakat, liyakatsiz yönetimde dünyanın en kötü yönetimine dönüşür. Bu çizgi iyi korunmalı.
Bu yazımda Kapadokya örneği vererek işin kolayına kaçmak istemiyorum. Fakat, endişelerin büyük çoğunluğunun orayı örnek gösterilerek verilmesine de karşıyım.
Sadece şunu görmek lazım!..
Komisyon üyeleri nasıl belirleniyor. Gerçekten doğaya sahip çıkacak, Uludağ’a sahip çıkacak kişilerin mi elinde kalacak burası?
Bursa Akademik Odalar’ın bu duyarlılığına neden siyasi partilerin duyarsız kaldığını merak ettim. Bizi davet eden Şirin Rodoplu, tüm siyasi partilere de çağrıda bulunduğunu söyledi. Fakat, aramızdaki tek siyasi parti temsilcisi Mudanya Belediyesi CHP’li Meclis Üyesi Mustafa Özçelik idi… O da siyasetçi olarak değil, çevre gönüllüsü olarak oradaydı…
Yorumlar
Kalan Karakter: