Büyük Marmara Depremi’nin üzerinden bugün tam tamına 24 yıl geçti....
Az zaman değil!
O gün doğanlar; şimdilerde üniversiteyi bitirmiş, hatta belki evlilik hazırlıklarında...
O zamanlar genç olanlar ise; şimdi orta yaşlarda,
Teknoloji de çok ilerledi o zamanlardan,
Herkesin alamadığı, telsiz gibi telefonlar yok artık mesela!
İncecik, zarif bir o kadar da erişim gücü yüksek ve 7’den 70’e herkesin elinde olan telefonlar var şimdilerde...
Bu arada karayolları da o zamanki gibi değil!
O zamanların sadece 6 bin kilometrelerde olan bölünmüş, geri kalanı tek şeritli olan yolları yerine; Şimdilerde 28 bin kilometreyi aşan uzunlukta,
Üstelik tamamı 2-4 hatta daha fazlaya bölünmüş geniş yollar...
Hani bunları yapamayan zamanın iktidar partileri devlet bütçesi yok diye bahane ederlerdi ya,
Sonrasında el değiştiren yeni hükümet yap-işlet-devret modeliyle başardı bunları...
Yine bina denetim yasasıyla inşa edilecek binaların daha sağlam ve dayanıklı olması zorunlu tutuldu.
Hatta bunun için yapılan inşaatları detaylarıyla inceleyip verecekleri rapor dahilinde ancak ruhsatlandırabilecek yapı-denetim firmaları öylesine yaygınlaştı ki, bir sektör haline geldi neredeyse...
Ve o zamanlar Türkiye nüfusu 63 milyon küsürlerdeyken, şimdilerde 85 milyonu aştı.
Ve bunlar sadece kayıtlı resmi veriler.
Çünkü o tarihlerden sonra Ortadoğu’da yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle, canlarını kurtarmak için ülkelerinden kaçıp bize sığınan çokça sığınmacı var şimdilerde ve bazıları hala kayıt dışı olduğu söylenen...
Ve haliyle nüfus arttıkça, ihtiyaçlar da artıyor.
...
MARMARA DEPREMİ VE KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ!
Ve bu yıl Türkiye bir deprem gerçeğiyle ve felaketiyle daha yüz yüze kaldı...
6 Şubat’ta gerçekleşen deprem hem şiddetli hem de üst üste gerçekleşen artçıların bile çok güçlü olması sebebiyle, Marmara Depreminden bile daha çok yıkıma, acıya ve can kaybına neden oldu.
Onca deprem yönetmeliğine, yapı denetim firmalarının raporlarına rağmen binlerce bina yıkıldı.
Çoluk çocuk dahil neredeyse herkesin sahip olduğu telefonlara rağmen ve depremin oluşundan itibaren enkaz altında kalanların dahi birilerine ulaşabilmelerine, yerlerini bildirmelerine rağmen.
Fakat olumsuz hava şartları ve onca emekle yapılan çok şeritli bazı yolların hasarlı oluşu,
Marmara depreminin üzerinden uzun yıllar geçmesi sebebiyle, yardım ekiplerinin rehavetle deprem planlarının olmaması, ellerinin ayaklarına dolaşmasına, geç gelmelerine, nereden başlayacaklarını saptayamamalarına ve ekipman eksikleri sebebiyle maalesef çalışmalar gecikmeli ve yetersiz oldu.
Yani enkazdakiler ulaşsa da birilerine; maalesef bir çoğuna dönüş yapılamadı!
Ve bu deprem Kahramanmaraş depremi olarak anılsa da 108 bin 812 kilometrekare alanı ve dolayısıyla 10 ili içine alan, birçok yerleşim yerini etkileyen bir depremdi.
Resmi rakamlara göre vefat sayısı 50 binin üstünde olarak açıklansa da, birçok insana ulaşılamaması, yine kayıtsız birçok göçmenin de kimlik tespiti yapılamaması nedeniyle rakamın çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Kaldı ki birçok insanın sakat kaldığı, evini kaybettiği hatta bölgeden göç etmek zorunda kaldığı için demografik yapıyı dahi değiştiren bir deprem olarak da akıllara kazındı...
...
1999 Marmara depremi’ne baktığımızda; yine büyük bir alanı kaplayan, yine bir çok yerleşim yerini olumsuz anlamda etkileyen yüksek şiddette bir depremdi.
Her ne kadar kimilerine göre kaybın çok daha fazla olduğu ifade edilse de;
Can kaybı 18 bin 373 kişi, içlerinde sakat kalanlarla beraber 48 bin 901 kişi yaralanmış ve 5 bin 840 kişi de kayıp olarak resmi kayıtlara geçmişti.
Ve yine binlerce bina yıkılmış, hasar görmüş ve yine kalan binlerce insan aylarca zor şartlarda yaşamak zorunda kalmıştı.
Büyük Marmara depreminden, Kahramanmaraş depremine kadar geçen 23-24 yıllık zaman diliminde belki bu depremler kadar büyük ölçekli olmasa da, can kaybına ve maddi hasara yol açan bir çok deprem yaşadık.
Ama Marmara depreminden sonra depremin çok daha şiddetli ve yıkıcı halini Kahramanmaraş depremiyle yaşadık maalesef.
Ve 24 yıl sonra yine aynı ve belki daha çaresiz, daha hüzünlü karelerdi gördüklerimiz...
Çoğumuz bu tarif edilmez acılara ortak olmak için çabalarken,
Bir yanımız da gördüklerimiz karşısında, beklenen Marmara depremi için daha bir tedirgin, daha bir umutsuzluğu yaşadı.
Çünkü önceki Marmara depreminden 24 yıl geçmişti.
Bir şeylerin artık değişmesi gereken yeterli bir zamandı.
Fakat hala evler yıkılıyor, hala yollar çöküyor, hala enkaz altında kalanlara günlerce ulaşılamıyor,
Ve hala insanları binalar öldürebiliyordu...
Ve olası Marmara depremi için eğer acilen sağlam önlemler alınmazsa;
Çok daha şiddetli, çok daha yıkıcı olacağı sıkça belirtiliyordu işin uzmanları tarafından...
Çünkü 24 yıl öncesine göre nüfus yoğunluğu çok daha fazlaydı,
Yani daha çok ev, daha çok fabrika, sanayi, işyeri nüfusa paralel olarak artmıştı.
Ve Türkiye ekonomisinin, piyasaların merkezi olan bu bölgelerde depreme hazırlıksız yakalanmak demek;
Tüm ülkeyi buhrana sürükleyecek ağırlıkta olacağı kaçınılmaz bir gerçek olduğunu dile getiriyorlardı.
Tıpkı ülkemizin bir deprem coğrafyasında olduğu ve her an hazırlıklı olmamızın zaruri olduğu gerçeği gibi...
Yorumlar
Kalan Karakter: