Dün adayların belli olmasından sonra sıra seçim çalışmalarına geldi!
Ve bugünden sonra hepimizin içinde olacağı bir maraton yaşayacağız.
Ama öncelikle bazı ilginç aday notlarına göz atalım.
Mesela MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş İYİ Parti’den Adana’da 1. sıra milletvekili adayı oldu.
Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ise AK Parti’den Ankara 1. Bölgeden aday oldu.
Yani babalarının kurduğu partiden olmayıp başka partilerden aday olmaları ilginç gelebilir. Ama aslında gelmemeli.
Hadi Ayyüce Türkeş’in aday olduğu partiye bakıldığında, olabilirliği düşünülebilir.
Peki Tuğrul Türkeş!
Aslında o da yolunu çoktan belirlemişti. Hatta 2015’e kadar uzanıyor bu mevzu;
2015 genel seçimleri sonrası; hiçbir parti tek başına iktidar olacak sandalye sayısına ulaşamayıp, koalisyon görüşmelerinden de sonuç alınamayınca, erken seçim kararı alınır.
Seçim hükümeti kurmak için 3 MHP milletvekiline Bakanlar Kurulu üyeliği için teklif yapılır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli seçim hükümetine partisinden üye vermeyi asla kabul etmezken;
Tuğrul Türkeş:
“Aman banane sizin tutumunuzdan” deyip;
Partisini kafasına takmadan, teklifi kabul eden tek isim olur.
Haliyle de o zamanki partisi MHP’den ihraç edilir.
Fakat ihracı yüzünden partisinin sandalye sayısı 80’den 79’a düşünce, MHP meclisteki en küçük gruba sahip parti konumuna girer.
O da ne yapsın!
O gün bugündür ona sahip çıkan AK Parti ile vefaya dayalı yol arkadaşlıkları niceleri gibi devam edip gidiyor.
Eh, dost kara günde belli olur demişler veya ak akçe kara gün için miydi o atasözü!
Neyse...
Üstelik bir zamanlar boş yere o kadar kızıp ihraç edenlerde onu takip etmediler mi?
Demek ki neymiş; ya kızıp tavır yaptığında arkasında duracaksın veya sözde efelik yapıp, sandalye kaybetmeyeceksin!
Bu arada aklıma nedense DSP Genel Başkanı Önder “AK”sakal geldi!
Partisi’nin onca tepkisine karşı “dönmezem yolumdan” diyerek; AK Parti listelerinden 3 milletvekiliyle o da yoluna devam etme kararı aldı.
Kim bilir!
Belki o da zamanla, Türkeş gibi “vefaya dayalı” uzun bir yol arkadaşlığı düşünür.
Ama tabii vefa konusunda Gökçek ailesini de pas geçmeyelim!
23 yıl nice çilelerle; Ankara Belediye Başkanlığını yapan babası Melih Gökçek’in yolundan giden oğul Osman Gökçek’de Ankara 2. Bölgeden AK Parti listelerinde yer aldı.
Kıyamam ya! İlle de siyaset biçilen şu çocuklara da acımamak elde değil!
Veya siyaseti meslek edinen ailelerde büyümek çok zor!
Bu arada HÜDA-PAR da 4 milletvekiliyle bu yol arkadaşlığına talip görünüyor.
Ama kim ne derse desin! Bir isim var ki; bu saydığım isimler vefa konusunda, onun eline su dökemez. Çünkü onlar vefaları karşılığında “Milletin Vekili” olarak ödüllendirildiler.
Ama o hiçbir şey almasa da bildiği yoldan vazgeçmiyor.
Evet, bana göre vefanın vücut bulmuş hali diyebileceğim tek isim: İbrahim Tatlıses’tir.
Çünkü 5 kez AK Partiden aday adayı olmuş ve bir kez bile aday olarak kabul edilmemiştir.
Bu vefa değil de nedir?
Aynı partiden defalarca aday adayı ol, kabul edilmemene rağmen, bir daha ki seçimlerde aynı heyecanla yine başvurunu yap!
Tamam biliyoruz, kimilerinde aday adaylığı alışkanlık yapıyor. Belki de siyasi kariyer kimileri için bundan ibarette olabilir. Ama bir dahaki sefer başka platformlarda denerler genellikle şanslarını.
Ama Tatlıses öyle mi? Bence AK Parti Tatlıses’e hiç değilse fahri aday ünvanı vermeli. Çünkü bunu hak ediyor.
Bu arada hazır AK Parti'den konuşuyoruz;
Kabineden Fahrettin Koca ve Mehmet Nuri Ersoy dışında, tümü milletvekili adayı olurken;
Onlar neden aday olarak gösterilmedi.
Gerçekten iki gündür bunun cevabını bulamıyoruz.
Ne kusurları vardı veya hiç mi kusurları yoktu!
Yorumlar
Kalan Karakter: