Daha öncede defalarca yazdığım gibi ve hepimizin bildiği gibi bu seçim süreci, öncekilerden oldukça farklı bir atmosferde ilerliyor.
Yıllardır güçlü bir muhalefetin olmaması eleştirilirken;
Altılı masayla beraber;
“Değişim olmalı” diyen seçmen için artık ciddi bir alternatif olduğu ortada.
Ve iktidarın da ilk kez bu kadar önemsemek zorunda kaldığı bir muhalefet olduğu da…
Tabii yıllardır ilk kez bu kadar eli kuvvetlenince muhalefet partilerin;
Rehavete kapılıp, sanki her şey olmuş bitmiş gibi neredeyse zafer şarkıları söyleyenleri görünce de, şaşırmamak elde değil!
Kimse kusura bakmasın!
Ama;
Muhalefetin güçlenmesi demek, iktidarın gittiği anlamına gelmiyor.
Hele ki 20 yılı geçkin zaman, ki bu hiç de azımsanacak bir süre değil!
Düşünsenize; o zamanlar yirmilerinde olan bir kişinin, şimdilerde kırklı yaşlarda olması kadar uzun bir süreç…
Yani geçen yıllarda; sayısız yağmur, fırtına , kar, kış geçirip yine de ayakta kalmış bir iktidar karşısında, çok kolay bir galibiyet beklemek;
Sanırım, büyük bir yanlış olur.
Hal böyleyken; milletvekili aday adayları da, Cumhurbaşkanı adayı kadar önemli ve liyakatla, kazanabilecek adaylar arasından seçilmesi oldukça mühim!
Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde;
Seçmen açısından baktığımızda; Mecliste çoğunluğu sağlamış ittifak adayına yönlenmesi, oldukça muhtemel…
…
Dünkü yazımda partilere göre isimleri en çok geçen kadın aday adaylarından bahsetmiştim.
Fakat bu isimlerin yanında , tanıdık ama isimleri pek geçmeyen kadın aday adayları da var!
Mesela, CHP’den Müberra Akgün…
Müberra hanımın asıl mesleği gazetecilik. Fakat yıllardır işletmecilik yapan bir iş kadını. Ve uzun zamandır kurdukları çalışma grubunda, CHP’de ön seçimin olmasının gerekliliğiyle ilgili mücadele veriyorlar. Hatta geçen yıl bu konuda hazırladıkları kalın dosyayı, Kılıçdaroğlu’nun eline bizzat veren isim.
Bu yönüyle baktığımızda; Müberra hanımın ön seçimsiz aday adaylığına başvurması da biraz eleştirildi.
Kendisine bu konuya bakış açısının değiştiğiyle ilgili yorumları sorduğumda:
“Kesinlikle hayır. Ben bu konuda mücadelemde daha etkin olabilmek adına aday oldum” diye yanıtladı.
Ayrıca vekil olması halinde, yıllardır hayalim dediği “Kadın Köyü” projesini hayata geçirmek istediğini ifade ederken;
“Mağdur kadınlarımız için hem çalışabileceği, rahat ve korkusuz yaşayabileceği, atölyeler, üretim yerleri, çocukları için kreş anaokulunun olduğu ve sadece kadınlara ait bir köy olacak!” diyor.
Müberra hanım yıllardır kadın haklarıyla ilgili mücadele verse de, listelerde yer bulur mu bilemiyoruz. Kaldı ki, adaylık başvurusuna bile son anda karar vermiş. Ama belli ki; listelerde yer almazsa bile örgütte, ön seçim mücadelesi devam edecek.
CHP’nin bir diğer aday adayı ise kadın bir muhtarımız.
Kendinden ve aday gösterileceğinden oldukça emin. Mahallesinde kadınlar için yaptığı yenilikleri anlatırken; yine aynı partinin milletvekili aday adaylarından Süleyman Ayyıldız’ın kendisine yönelik “statün yetmez” şeklindeki sözlerine çok içerlediğini söylüyor.
Ayyıldız'n kendisiyle ilgili sözlerini çürütmek adına, örnek aday olacağını belirtiyor aday adayı kadın muhtarımız.
Ayrıca “Ankara’ya giden adayların bazıları, diğer adayları karalayacak dosyalar sunuyor” diye ortaya attığı iddialar ise oldukça ilginçti.
Fakat öncesinde ismini vermekten çekinmeyen aday adayımız; sonrasında beni arayıp, polemiğe girmek istemediğini söylediği için adını yazımdan kaldırmış bulunuyorum.
Ortada daha bir şey yok!
Bu nasıl bir rekabet, nasıl adaylık başvurusu!
CHP bu durumda ön seçim yapsaydı, bence işi çok daha rahat olurdu.
Belli ki komisyonun işi bu kez; hatırlar, gönüller olmadı karalamalar derken, çok zor olacak!
Bu arada CHP’li kadın adaylar demişken; Eczacı Funda Türkcoş’un aday adaylığını birçok insan anlayamıyormuş!
Parti kulislerinde: Funda hanımın yeterli donanıma sahipken, eski okul öğretmeni Vildan Özkula’ ya hamisi gibi davranmasını anlayamıyorlarmış.
Hatta ikisi de aday oldukları halde; Funda hanım listede Vildan hanımın önünde olursa, genel merkeze;
“Onu al, beni alma” şarkısını söyleyecek kadarmış.
İlginç olan bu dialoğu, bazı partililer şu şekilde yorumluyor:
“Funda hanımın hayali her zaman daha öncesinde de kazanamadığı Gürsu Belediye Başkanlığıdır. Burada anladığımız kadarıyla, böyle bir danışıklı durum mevcut.”
Siyaset aslında gayet sıradan ve basit bir kavramdır. Ama siyaseti anlaşılmaz ve güvenilmez kılan, içindeki ayak oyunlarıdır maalesef!
Ve bu arada İYİ Parti’den bana göre güçlü ve listede olması gereken ama yer almasının zor olduğu söylenen Adli Tıp Uzmanı Dr. Evren Şahin’i de unutmayalım!
Şahin, Adli Tıp kurumunda, biri başkanlık olmak üzere 10 yıl boyunca görev almış 22 yıllık bir hekim...
Başarılı,üretken ve aktif biri.
Aday adayı açıklamasında, kısa bir sohbet ettim kendisiyle...
Oldukça samimi ve heyecan doluydu.Özellikle mesleği sebebiyle karşılaştığı vakalardan bahsederken, kadın ve çocuk konularında epey duyarlı olduğu belliydi.
Siyasete ilk kez girmeyi düşünmesi, safiyane duygularını henüz koruyor olması, vatandaş için avantaj diye düşünmüştüm.
Fakat kulislerde maalesef tam aksi konuşulması ilginçti.
Evren hanımın siyasete göre genç olması, siyasetle öncesinden alakası olmaması sebebiyle; şans verilmiyormuş pek...
Umudum; bir kez daha bu şansın düşünülmesi...
…
Gelelim Gelecek Partisinin küskün adayına…
Geçtiğimiz aylarda kimine göre istifa eden, kimine göre uyumsuzluk yaşadığı İl Başkanı Alparslan Yıldız tarafından usulünce yol verilen ama sonrasında genel merkezde görev alan Tuğba Çetinkaya da partisinden aday adayı.
Avukat olan Tuğba hanım, Genel Başkanın adaylığına gayet olumlu baktığını ifade etse de;
Bildiğimiz üzere nasıl bir listeyle girileceği, sonraki süreçte belli olacağı için;
Özellikle ortak listeyle girilmesi halinde, Gelecek Partisinden 1 aday olacağı düşünülüyor.
Ve bu konuyla ilgili konuştuğum yönetim kademesindeki isimler; muhtemelen o adayın eski vali ve partinin kurmaylarından İzzettin Küçük’ün olacağı yönünde yorumluyor.
Kaldı ki; Gelecek Partisi Bursa’dan aday çıkarmasa bile İzzettin Küçük’ün CHP listelerinden de girebileceği yine kulislerde konuşulanlardan…
Yani Gelecek Partisinde her ne kadar Tuğba Hanımla beraber 5 kadın aday adayı olsa da;
Öyle görünüyor ki; İzzettin Küçük dışında başka bir adayın olması, biraz zor!
DEVA Partisinde ise; aslında adaylığına kesin gözüyle bakılan, ama aday adayı dahi olmayan, eski Nilüfer ilçe Başkanı Mine Rana Kahramanoğlu’nu pas geçmek istemem.
Mine hanım hukukçu kimliği, kadın ve çocuk hakları ile ilgili sosyal projeleriyle oldukça aktif ve partisi adına da çizdiği bu profille başkanlık döneminde de öne çıkmayı başarmıştı.
Ve seçim döneminde, milletvekilliği adaylığına kesin gözüyle bakılan isimlerdendi.
Fakat birkaç ay önce başkanlıktan istifa edişiyle, gündeme gelmiş,
Sebebin; İl Başkanı Serkan Özgöz ile aralarında ki anlaşmazlıktan kaynaklandığını öğrensek de;
Yine de partisinden istifa etmeyişi nedeniyle, aday adayı olacağı parti içinde bile konuşuluyordu.
Birkaç gün önce konuyla ilgili aradığım Mine Hanım kesinlikle aday olmadığını ve bazı ortamlarda mücadele etmenin öneminin olmadığını vurguladı.
Tabii bunun tek sebebi bu mu bilmemekle; acaba seçime nasıl bir listeyle girileceği hala netleşmemişken;
Zeki ve sağlamcı bir kadın olarak;
Belki de aday olsa da, yer alması riskli bir liste için gereksiz bir çabaya girmek istememiş de olabilir.
…
Genel olarak partilerde ki kadın aday adaylarını incelediğimizde;
Evet, gerçekten diğer dönemlere göre sayılarında artış olduğu gözlemleniyor.
Fakat açık konuşmak gerekirse, dünkü ve bugünkü yazımdan ortak edinimlerim;
Siyasette yine de kadın adayların işi zor gibi!
Çünkü çoğunluğu erkek egemenliğinde olan yönetimler de,
Haliyle karar mekanizmalarının büyük bir kısmı da, onların insiyatifinde!
Ve kadınlar sadece seçmen veya siyasette formalite değil!
Etkili olmak için belli ki, daha çok çabalaması gerekecek…
Yorumlar
Kalan Karakter: