Hafta sonu hepimizin bildiği üzere CHP Olağan Kurultayı vardı ve ben de bizzat takip etmek için oradaydım.
Malum bu kurultay oldukça önemliydi. Nedenine gelince, yıllardan beri ilk kez ve seçimden sonra ciddi olarak ele alınan bir değişim hareketinin başarıya ulaşması ya da boş bir hayal olarak kalma niteliği taşımasıydı.
Cumartesi günü sabahın erken saatlerinde gittiğimiz Ankara’da Kurultay salonu ve çevresi çoktan dolmuştu bile...
Saat 10.00’da başlayacak kurultay ise, neredeyse 2 saat gecikmeli olarak başladı.
Kurultay başladığında saflara ayrılan salonda, Özgür Özel’i destekleyen partililerin Kılıçdaroğlu taraftarlarına göre oldukça az bir alanı kaplaması, kazanan belli mi acaba izlenimi de yaratmıyor değildi hani.
Fakat sonrasında teyit ettirdiğim kulis bilgilerine göre;
İzmir ve Ankara’dan Kılıçdaroğlu’nu destekleyen çokça partilinin bir gece öncesi saat 02.00 civarlarında salona gelip oturduklarını, sonrasında gelenlerle beraber Özel destekçilerine daha az bir alan bıraktıklarını öğrendiğimde, kurultay öncesi bir algı yaratma çabası olduğu da anlaşılıyordu.
Doğru muydu? Tabii ki hayır!
Ama siyasette hele ki böyle kıran kırana bir rekabette maalesef tarafların birçok farklı yolu denediklerine de çokça şahit olmuşuzdur.
Sonrasında Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında, hançerler sallaması ve salondan yeri göğü inleten alkışlar ise karşı tarafın hamlesini görmeden bir zafer kutlaması gibiydi.
Devamında saatlerce süren birçok konuşmacı ve konuşmaları sonrasında nihayet sıra Özgür Özel’e gelmişti.
Özel, selamlama faslında saydığı isimlerle ilk farkındalığı ve mesajlarını vermişti aslında...
Daha sonra ise Kılıçdaroğlu’nun havaya salladığı hançeri alıp tam hedefe saplamasıyla da, sahnenin hemen önünde oturan ve konuşmanın başlarında “Alkışlasam mı, alkışlamasam mı” diye kararsız kalan delegelerin ayakta alkışlamasını sağladı.
Bu durumdan tedirgin olan Kılıçdaroğlu’nun ikinci kez söz isteyerek cevap hakkını kullanmasıysa, bana kalırsa yenilgi telaşını yansıtması nedeniyle oldukça yanlış bir hamleydi.
Çünkü hazırlıksız, tamamen hislerine yenildiği, aşırı kızgın bir ruh halinde gereksiz bir çıkıştı bu. Hatta izlerken bana Bursa il kongresinde, Turgut Özkan’ın yenilgi hissiyatıyla yapmış olduğu sert konuşmayı hatırlattı.
...
İlk tur oylaması bitip daha sonuçlar gelmeden, Kılıçdaroğlu taraflarının açık ara kazandık diye zafer çığlıkları atması, hemen akabinde Özel’in az farkla da olsa önde olduğunun açıklanması ise salonda birden bire rüzgarın diğer tarafa döndüğünü gösterdi.
O arada Kılıçdaroğlu’nun çekileceği söylentileri dolaşmaya başladı, ki bence doğru olan buydu!
Ama öğrendiğim kadarıyla, Kılıçdaroğlu’nu geçmişteki yanlış yönlendirmeleriyle bu duruma getirdikleri iddia edilen isimlerden başta Oğuz Kaan Salıcı, Faik Öztrak ve birkaç milletvekilinin “ikinci turda kesin kazanacağız”söylemleri üzerine cesaretlendirmeleriyle,
Tıpkı İmamoğlu’nun kazandığı son İstanbul seçimlerini hatırlatan bir sahneye şahit olduk.
Lakin ikinci turda çok daha ağır bir yenilgiyle karşılaştılar...
...
ÖZGÜR ÖZEL BİR BAŞINA KAZANMADI!
Duruma baktığımızda sadece bir kesim CHP’lileri değil, Özgür Özel’in Kılıçdaroğlu’na karşı galip gelmesi çoğu insanı şaşırttı.
Bunun en önemli nedeni de rakip olarak sadece Özgür Özel’i görmeleriydi belki de...
Tamam, Özel de yıllardır siyasette bildik tecrübeli bir isim. Üstelik donanımlı, eğitim düzeyi de oldukça iyi. Ama bu kadar kısa sürede kökleşmiş bir yapıya karşı başarı sağlamak da kolay değildi.
Mesele şu ki, Özel zaten bu yarışa bir başına girmemişti!
Hatta aslında büyük bir kalabalığın, Kılıçdaroğlu’nun karşısında rakip olarak seçtikleri bir isimdi.
Partide hantallaşmış yapıya karşı bıkkın bir kalabalıktı bu!
Ve dahası bu seçim bir nevi İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu arasında yapılan bir seçimdi de...
Haliyle kısa bir zaman zarfı olsa da, organize ve taktikli bir çalışma yürütülmüştü;
İmamoğlu’yla beraber Özgür Özel’e destek veren Veli Ağbaba, Tekin Bingöl, Bülent Tezcan da bu çalışmalarda boş durmamış, kurultay için var güçleriyle çalışmışlar.
Sadece büyükşehirleri baz almayarak doğu ve güneydoğudan gelecek oylarda küçümsenmemiş hatta bu bölge delegeleriyle bizzat Ağbaba görüşmeler sağlayarak çoğunu ikna ederken,
İmamoğlu da yine günlerce birçok delegeyle tek tek konuşmuş ve bazı konularda mutabakat sağlamıştı.
Ve tabii ki bunlar kongre ve kurultay çalışmalarının bir parçasıydı. Kaldı ki,Kılıçdaroğlu cephesinde de yoğun bir çalışma olduğu muhakkaktı.
...
Peki bundan sonra süreç nasıl ilerleyecektir?
CHP’nin HDP ile belli bölgelerde işbirliği yapacağı mutlak yorumları yapılırken,
İYİ Parti ile ittifak beklentileri nasıl olacaktı?
Bildiğimiz üzere İYİ Parti, Kılıçdaroğlu ile kapıları kapatırken değişim olması halinde görüşmeler olabileceğine yönelik bir tavır sergiliyordu.
HDP ile bir birliktelik olması halinde İYİ Parti’nin bu tavrı değişebilir mi acaba?
İlerleyen süreçte ne olacağını şimdiden kestirmek zor olsa da, kulislerde bu konuda yorumlar şu yönde; ittifaktan ziyade bazı bölgelerde HDP, bazı bölgelerde ise İYİ Parti ile işbirliği şeklinde olabileceği...
Ve eğer İYİ Parti buna yanaşmazsa, CHP’nin yeni yönetiminin Kılıçdaroğlu kadar ısrarcı olmayacağı, yollarına yeni işbirlik veya ittifaklarla devam edecekleri iddia ediliyor.
Bunun yanında; İYİ Parti’nin söylediklerinin aksine milliyetçi ve sağ seçmenin oylarını alamadıkları, CHP’nin oylarından faydalandıklarını söyleyen partililer de, ittifak olmasını isteyen partililerin aksine bu ittifakın getirisi olmayacağı konusunda ısrarlı...
Benim görüşüm ise; her ne kadar İYİ Parti’de de tıpkı CHP gibi ittifak konusunda ikiye bölünmüş görüşler olsa da, iş birliği konusunun ciddi olarak görüşüleceği yönünde...
Kaldı ki, İmamoğlu cephesinin bu anlamda etkisinin olacağı da unutulmamalıdır.
...
İMAMOĞLU VE ÖZEL...
Kurultayı zaferle noktalayan değişimciler, başta İstanbul olmak üzere yerel seçim çalışmalarına hızla başlayacaklardır.
Ve devamında birçoğumuzun tahmini üzerine Ekrem İmamoğlu’nun 2028 Cumhurbaşkanlığı hedefi zamanla gündeme oturacaktır.
Ama tabii öncelik İstanbul...
İyi de olur ya İmamoğlu İstanbul’u kazanamazsa!
Genel başkan Özgür Özel’e her ne kadar büyük destek vermiş olsa da, elinde ne genel başkanlık ne de belediye başkanlık kalmış olacak!
Bu durum ise bu kez ikisinin muhtemel rakip olma olasılıklarını artıracaktır.
...
YENİ BAŞKANLA YEREL SEÇİMLERE DOĞRU...
Kılıçdaroğlu’nun devamlı yenilen bir lider olması nedeni sebep gösterilerek çıkılan bu yolda, şu an itibariyle Özel’in yerel seçimlerde çok daha iyi işler çıkarmak için çok daha fazla efor sarf etmesi gerekecek.
Kaldı ki İzmir, İstanbul, Ankara gibi önemli şehirleri kaybetmesi halinde, Kılıçdaroğlu ve taraftarlarının eline büyük bir koz geçeceği ve hatta bir dahaki kurultayda genel başkanlığın tekrar el değiştirmesi bile söz konusu olabilir.
Kazanması halinde ise, Özgür Özel rüştünü ispat etmiş olmakla beraber, daha bağımsız daha özgüvenli, verdiği sözü tutmuş bir lider konumuna gelecektir.
Bu durumda Kılıçdaroğlu ekibi de muhtemelen yeni liderlerini kanıksayacaktır.
Ve 2028’e kadar belli bir skalayı yakalayabilirse, Özel’in kimilerinin 5 yıl sonrası için düşündüğü planları kendine kanalize etmesi de şaşırtmayabilir.
BOZBEY ADAY GÖZTERİLECEK Mİ?
Bu arada, Kılıçdaroğlu’ nun Bursa Büyükşehir için daylığını açıkladığı isimlerden Mustafa Bozbey’in bu saatten sonra adaylığı devam eder mi etmez mi?
CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’a sordum.
Yeşiltaş’ın yanıtı:
''Adayımız tabii ki Sayın Bozbey’dir. Ve yarından itibaren birlik beraberlik içinde yerel seçimlere odaklı olarak çalışmalarımıza daha da hızlı ve emin adımlarla devam edeceğiz” şeklinde oldu.
...
ANAHTAR LİSTEYİ DELEN İSİM ORHAN SARIBAL OLDU!
Genel Başkanlığın ardından dün gerçekleşen PM ve YDK üye seçim sonuçları ise belli oldu.
Bursa’dan 2 ismin yer aldığı PM üyeliğinde, Özel’in anahtar listesini delen 5 kişiden biri; Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, ikinci isim ise öncesinde Gençlik Kolları MYK üyesi olan ve hala Isparta’da öğrenci olduğu bilinen Canan Taşer.
Bursa özelinde konuşursak, listeyi delerek girmeyi başaran Orhan Sarıbal’ın sonuna kadar hak ettiğini söyleyebiliriz. Sebebine gelince, zamanını Ankara’dan çok Bursa’da halkın içinde geçiren nadir milletvekillerdendir diyebiliriz. Vatandaşın direkt arayabildiği, konuşabildiği ve çağırdığında hemen Bursa’ya koşup gelebilen biridir de...
Ve bence farklı seslerin bir arada olması noktasında da oldukça önemlidir.
Ve son söz olarak şunu söyleyebilirim;
CHP 38. Olağan Kurultayı “İkinci Yüzyılda Demokrasi ve Birlik Kurultayı” sloganıyla gerçekleşti.
Ve tüm olumsuzluklara, kaosa ve kıran kırana bir mücadeleye rağmen; ismine uygun demokratik şekilde gerçekleşmesi CHP ve demokrasimiz adına bir kazanımdır.
Bundan sonra ise sıra, sloganda yer alan birlik olma kısmında sanırım...
Yorumlar
Kalan Karakter: