Cumhurbaşkanlığı yarışında iki güçlü isim Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçmenden yeterli güvenoyu alamaması her iki adayı da;
“Biz nerede yanlış yaptık!” deyip, şapkalarını önlerine koyup düşünme durumunda bıraktı.
Üstelik, gerek iktidarın devletin tüm imkanlarını seferber etmesi, Millet İttifakı’nın da altı partiyle beraber canla başla çalışmasına rağmen ne olmuştu da durum böyle neticelenmişti.
Evet, baştan beri benim de, bazı meslektaşlarımın da yazdığı gibi bu yarışın kıran kurana ve çok az farkla birinin galibiyetiyle sonuçlanacağı yönündeydi.
Kaldı ki aralarındaki fark da genele baktığımızda pek fazla değil diyebiliriz.
Fakat 50+1 kuralı sebebiyle, ikisi de bu yüzdeliğe ulaşamadı.
Ve eksik kalan bu yüzdelik Sinan Oğan’da toplanmış gibi bir tablo vardı karşılarında...
Ve bu rakam çok olmasa da, ikisinin de kaybetmesine, dolayısıyla ikinci turda kazandıracak da bir rakamdı.
Peki onların kaybetmesine yol açan bu aradaki küçük ama çok önemli oylar neden Sinan Oğan’a gitmişti.
Eksik olan neydi ve neyi ıskalamışlardı!
Baktığımızda, Sinan Oğan Milliyetçi tabandan gelmiş ve onu aday olarak çıkaran Zafer Partisinin siyasi görüşü de o yönde...
Ama her iki ittifakta da İYİ Parti ve MHP olmak üzere milliyetçi kökenli iki parti mevcut!
Ee o zaman!
Bu noktada kimileri, zaman zaman sadece Türk Milliyetçiliğinden ve özellikle Türkiye’deki sığınmacıların ülkelerine geri dönmeleri konusundaki söylemlerini fazla net ve belki de biraz sert bulsalar da;
Görünen o ki, Oğan’ın aldıkları kritik önemdeki oyların sebebinin de o söylemlerde olduğu düşünülüyor.
Buna karşılık Cumhur İttifakı’nın sığınmacılara tam destek veren halleri, Millet İttifakı’nın bu konuda her ne kadar sığınmacıları göndereceği yönünde söylemleri olsa da;
Ve her ne kadar İttifak çatısında olmasa da HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklemesi, diğer taraftan Cumhur İttifakı’nın HÜDAPAR’ı listesine dahil etmesi...
Ve bir kesim milliyetçi seçmen, ittifakların içinde mevcut Milliyetçi partileri de, bu konuda Sinan Oğan’a göre daha pasif görmüş olması...
...
YENİ STRATEJİLER Mİ!
Dediğim gibi Sinan Oğan’ın aldığı oy tek başına oldukça düşük görünse de, iki adayın da kazanamamasına sebep olduğu için de şu anda adaylar ya Sinan Oğan’la pazarlık yapıp bu oyları kendilerine çekme veya Oğan’a oy veren bu seçmenin gönlünü almaya çalışacak.
14 Mayıs’tan beri CHP Genel Merkezi oldukça hareketli. Üst üste toplantılar, koşuşturmalar dur durak dinlemeden devam ediyor.
Ve bunların neticesinde alınan kararlar dün gelen ilk haberle uygulanmaya başlıyor gibi...
Seçim gecesi CHP’nin seçim sonuç ekranının yayınlanmaması tepkilere yol açmış Onursal Adıgüzel'in ise cevaben;
“CHP olarak biz böyle bir şey taahhüt etmedik” demesi de bir o kadar tepki almıştı.
Dün Kılıçdaroğlu’nun , CHP Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel’i görevden almasıyla beraber;
Yerine Canan Kaftancıoğlu’nun atanacağı haberleri artık hataya yer yok dendiği;
Yeni yol haritaları çizilmeye başladığını gösteriyor.
Ve devamında; Ekrem İmamoğlu İstanbul’dan kendi kampanya ekibini de alıp giderek, direksiyona geçmesi ortak alınan kararla uygun görüldü.
Kampanya’nın baş aktörleri ise Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu olacak.
Kılıçdaroğlu’nun eski reklam ekibinden bir kişi hariç hepsine güle güle dendi.
Yani artık bu kısa ama önemli kampanya sürecinin kontrolü sadece İmamoğlu’nda olacak.
Fakat yazımın başında belirttiğim , ittifaklardan Milliyetçi ortaklarını, seçmenin zayıf gördüğü ve bu konuda da CHP, işleri daha ciddiye alma anlamında;
Hem milliyetçi tabanın teveccühünü alan, hem başarılı Belediyeciliği ile genel seçmenin de sempati duyduğu Mansur Yavaş’ın da, bu kampanyanın öne çıkan ismi olması yine alınan kararlardan...
Tabii ki bu arada Sinan Oğan ile diplomasi trafiği devam ediyor ve edecek de...
Ama CHP’nin aldığı ,almaya devam edeceği gerek kararlar, gerek stratejilerini genişletmesi ve işi sadece Sinan Oğan’a odaklı yürütmemesi oldukça mantıklı!
Çünkü ne Sinan Oğan’ın şu an ne hangi adayı destekleyeceği belli, ne de Oğan’ın aldığı oyların hepsinin destekleyeceği partiye geleceği...
Ve ihtimaller üzerinden gitmemek, pek tabii ki en doğru olanı...
Yorumlar
Kalan Karakter: