Dün Türkiye siyaset tarihi, unutulmayacak bir güne imza attı.
Halbuki daha bir gün olmamıştı imzalar atılalı!
Mürekkebi kurumamıştı daha derler ya hani!
Keşke “Ortak bir anlayışa ulaşmış bulunuyoruz. Genel başkanların partilerin yetkili kurullarını bilgilendirmesi sonrası nihai açıklama 6 Mart Pazartesi günü yapılacaktır” metnine imza atmadan bir düşünseydi Meral Akşener.
24 saat bile dolmadan, daha imzanın mürekkebi kurumadan, masadakilere dünyanın lafını sayıp, ayrılmanın mantığını birçok insan çözemedi.
Üstelik imza atmak bir akit, söz değil miydi?
Hem o ana kadar partilerinin yetkili kurullarıyla konuşulmamış mıydı!
Eğer durum buysa; ciddi bir iletişimsizlik veya parti içinde bir anlaşmazlık mı vardı!
Açıklama öncesi; tüm İl başkanları ve GİK üyeleri Ankara’ya çağrılmış, ertesi gün için belediye başkanları ve önümüzdeki hafta içinde de eski il ve mevcut ilçe başkanlarıyla görüşmeler planlanmışken;
Sadece il başkanları ve GİK üyeleriyle görüşme sonrası birden kalkıp, bu açıklamayı yapma sebebi neydi!
Onlarla yapılan toplantı, bu kararı vermesine yetmiş miydi?
Yoksa o sırada Mansur Yavaş’la bir anlaşma mı söz konusu olmuştu!
Kaldı ki Yavaş'ın, imzalar atıldıktan sonra telefonlarını kapatması sizce de ilginç değil mi?
Hatta Kılıçdaroğlu bile kendisine ulaşamayınca;
Ertesi gün bu yüzden akşam saatlerinde; Bülent Kuşoğlu’nu, yüz yüze görüşme isteği için Ankara Büyükşehir Belediyesine göndermesi gerçekten çok tuhaf değil mi?
Ve nihayet görüşme üzerine, 23.40’da Mansur Yavaş’tan sosyal medya hesabından bir açıklama geliyor;
“Bugüne kadar yaptığımız açıklamalarda Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun iradesi dışında hareket etmeyeceğimizi belirtmiştik. Aynı çizgideyiz. Temennimiz, Millet İttifakı’nın tüm paydaşlarıyla yoluna devam etmesidir” diyor.
Yalnız Mansur Bey; bütün paydaşları derken! Önceki altılı masadan kalkan İYİ Parti’nin tekrar dönme temennisi mi, yoksa kalan beşli ittifakı mı kast etti!
Şimdi aslına bakarsanız; Mansur Yavaş’a saatlerce ulaşamayan bırakın gazetecileri;
Genel başkanının ulaşamamasını çok da normal bir durum olarak göremeyiz!
Bu durumda; acaba kendisine “ulaşanlar” bir kafa karışıklığına sebep olmuş olabilir miydi?
Kılıçdaroğlu ile görüşmesinden sonra kafası mı netleşti yoksa!
Veya Akşener her ne kadar konuşmasında İmamoğlu’nu da ekleyerek aday olmasını istedikleri iki ismi zikretse de!
İnandırıcı mıydı?
Kaldı ki İmamoğlu zaten fikrini öncesinde beyan etmişken, Mansur Yavaş isminin yanına durum netleşene kadar, dikkat çekmeme adına ekleme yapmış gibiydi!
Üstelik Mansur Yavaş; bunca kıyamete rağmen, hala ortada yoktu ve Kılıçdaroğlu’nun telefonuna bile bakmıyordu.
Duruma baktığımızda ve zincirin halkalarını birbirine eklediğimizde;
Dün İYİ Parti yönetim kademesinde konuştuğum isimlerin; Mansur Yavaş’ın Akşener’in teklifini kabul ettiği yönündeki sözlerini de düşününce;
Belli ki; Akşener’in son konuşmasındaki gemileri yakmasının sebebi;
Yavaş’tan aldığı bu güvencenin rahatlığının da payının olduğu;
Ve ne olduysa oldu, son dakikada dengelerin yine değiştiği de ortada...
...
İYİ PARTİ’NİN YENİ ADAYI!
Peki şimdi ne olacak!
Aldığım kulis bilgilerine göre; İYİ Parti, ortak kararla ismi öne çıkan iki kişiye teklif götürmüş!
Bu kişilerden biri, aslında çoğumuzun tanıdığı bir hukukçu ve profesör.
Söylemleriyle çok kez iktidarın hukuki politikalarını da eleştirmiş bir isim.
Ayrıca ekranlara da yabancı olmayan Ersan Şen!
İkinci isim ise İlker Başbuğ.
Düşünmek için biraz zaman istemişler.
Ayrıca, bugün toplanan "5'li masa"ya da İYİ parti kanadından bu iki isim iletilmiş.
Bu iki ismin kabul görmesi halinde yeniden masada yer alabilecekleri belirtilmiş.
İYİ Parti'nin bu talebinin bugün toplanan "5'li masa"da konuşulduğu da gelen bilgiler arasında.
Peki olumsuz bir yanıt gelirse;
O zaman adayın Meral Akşener olması yüksek bir ihtimal!
Tabii siyaset bu, belli mi olur!
Bakarsınız; Meral Hanım dünkü çıkışı gibi yine şaşırtır;
“Millet de bizim, Cumhur da bizim” diyerek noktayı koyar...
Ve bence merak etmesin!
Her türlü tarih; “mutlaka yazar”
Yorumlar 1
Kalan Karakter: