Seçime sayılı günler kala hareketlilik tam gaz devam ederken;
Siyasi partilerde öyle bir enerji oluşmuş ki;
Bu sayede yetişmekte zorlansak da, o enerji bizlere de yansıyor.
Geçtiğimiz hafta, siyasi partilerin malum aday tanıtımlarıyla geçti.
Gerçi listelerin belli olduğu gün adayların çoğunu tanıma fırsatı da bulmuştuk.
Ve şunu da görmüştük ki, listelerdeki bazı isimler parti içinde huzursuzluğa, sıralamalar sebebiyle kırgınlıklara da sebep olmuştu.
Fakat bir haftalık süre içinde, belli ki kafalar dinginleşmiş, bazı şeyler hazmedilmiş ve yine büyük resme bakma idrakı sağlanmıştı.
Ve bu, gerçekten güzeldi...
...
Geçen hafta MHP ile başlayan serüvenimizde, programlarıyla ilgili şunu söyleyebilirim;
Oldukça kalabalıktı!
Hatta öylesine kalabalıktı ki, 600 kişilik olduğu söylenen salon tıka basa dolmuş, dışarıda da bir o kadar kişiye servis açılmıştı.
Yıldırım ilçe Başkanlığı'nın düzenlediği iftar programında kökten MHP’li birçok kişi oradaydı destek amacıyla ve çoğu belli bir yaş aralığındaydı.
Programa konuşmacı olarak 2. Bölge 1. Sıra Adayı Fevzi Zırhlıoğlu katılmıştı.
Zıhlıoğl
“Bu seçim ya Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin önünü açacak ya da 100 yıl geri götürecektir” diye başladığı konuşmasında;
Ayrıca ülkemizdeki doğal kaynakların değerlendirilmesine de hız vereceklerinden bahsetti. Ama söylediği en ilginç şey;
“2 yıldır sahada oldukları insanların ekonomik koşullardan kafasının karıştığı ama önemli olan bu coğrafyada lider olacağımızı onlara anlatabilmek” sözleriydi.
Yani pardon da sayın Zırhlıoğlu; belli ki, siz de insanların ekonomik koşullarının zorluğunun farkındasınız. Sizce karnını doyuramayan insanları ideolojik fikirlerle doyurmak mümkün mü?
Zaten sonrasında il yönetiminden görüştüğüm partililer de Zırhlıoğlu’nun sözlerine çok da katılmıyordu ve durumun farkındaydılar.
Çünkü;
“Sahada durumunuzu nasıl görüyorsunuz” soruma yanıtları:
“Şu an Millet İttifakı bizden önde gidiyor gibi. Ama bu açığı kapatmaya çalışıyoruz” oldu.
Bu arada birçok ilde yapacaklarını söyledikleri programın ismi büyük harflerle yazılmıştı her yere:
”BEREKET SOFRASINDA GÖNÜL BİRLİĞİ...”
Kılıçdaroğlu’nun hep kullandığı
“Bu sofra Halil İbrahim sofrasıdır” sözlerine ne kadar da çağrışım yapıyor değil mi?
...
Sonraki gün katıldığımız AK Parti Aday Tanıtım Programı da oldukça kalabalıktı.
Merinos AKKM’de yapılan programda balkonlardan biri partili gençlere ayrılmıştı ve bu gençler zaten salonu coşturmaya yetiyordu.
Ama tebrik etmek de gerekir. Çünkü attıkları sloganlar o kadar güzel çalışılmıştı ki, tek fire yoktu.
Açıkçası bu kadar kalabalık olmasını tabii ki bekliyorduk.
Kim ne derse desin 21 yıl iktidarda kalmayı başarmış bir siyasi oluşum!
Üstelik Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Efkan Ala gibi isimler vardı listede.
Ve bu kez kullanılan dil de oldukça ılımlı ve konuşmalara espiriler serpiştirilmişti.
Ama 20 adayın tek tek konuşmasına gerek var mıydı bilemiyorum.
Çünkü bu yüzden gereğinden fazla uzayan program bazılarının sonuna kadar bekleyememesine neden oldu. Hatta uyuyanlara bile şahit oldum.
Bu arada Meclis’te boksörlük yapmaya çalışan Zafer Işık liste dışıydı ve belli ki tepkiler dikkate alınmıştı.
Ve AK Parti kazanacak adaylara yer vermeye çalışarak, Bursa’daki gücünü kaybetme riskini almak istememişti.
...
Ertesi gün ise; CHP aday tanıtımı vardı!
Altılı masa temsilcileri de tam tekmil oradaydı.
Programı AK Parti ile kıyaslarsak;
Gerek sunucusu, gerek adayların belli bir koreografik düzenle sahnede yer almaları ve saatlerce konukları sıkmamak adına kısa tanıtımlarının yapılmasıyla çok daha profesyonel hazırlanmıştı.
Açılış konuşmasını yapan İl Başkanı Turgut Özkan’ı ise; ilk kez bu kadar hareketli ve neşeli gördüğümü söyleyebilirim.
İsmi anons edilen her adayın da sahneye o coşkuyla gelip konukları selamlamaları epey alkış aldı.
Ama şunu da belirtmek gerekir ki; en büyük tezahürat 1. Bölge 3. Sıradan aday olan Saadet Partisi il Başkanı Mehmet Atmaca’ya oldu.
Milli görüşçü gençlerin attığı sloganlar ve konukların alkışı salonu çınlattı.
Ve parti içinde bile üst sıralara alındığı için eleştirilen bu tercih yerinde bir karar gibiydi...
Aynı gün konuştuğum birçok kişiye göre de, aday şahsi olarak da sevilen bir kişi olması sebebiyle, Milli görüşçülerin tereddüt etmeden CHP’ye oy vermesine de sebep olacak bir isim gibi görünüyor...
Bursa özelinde CHP listesine genel olarak baktığımızda ise;
1. Bölge listesindeki isimler hiç fena sayılmaz. Tabii Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun böyle yerinde düzenlenmiş bir listede olma sebebini herkes gibi ben de merak etsem de;
Sanırım ya nazarlık olarak ya da söylenildiği gibi liste dışı kalırsa psikolojisinin çok bozulacağı düşünülerek;
Veya listelerde olmasına öylesine alışılmış ki, çıkarmayı unutmuş olabilirler diye de aklımdan geçmiyor değil!
Ama genel olarak; iyi hazırlanmış bir liste diyebiliriz.
Fakat 2. Bölgeye baktığımızda; sanırım bu bölgenin ne kadar önemli olduğu, oy potansiyelinin ne kadar yüksek olduğu pek düşünülmeden liste sanki biraz alelacele hazırlanmış gibi.
Buradaki en büyük sıkıntı kişilerden çok sıralama...
Ve bu sıkıntı özellikle 2. sıradan başlayarak neredeyse sonuna kadar devam ediyor.
Fakat bu seçimin diğer seçimlerden çok daha farklı olduğunu, insanların kişilerden çok partilere odaklandığını düşünürsek; isimlerin seçim sonuçlarını çok da etkileyeceğini düşünmüyorum.
Kaldı ki; listelerin açıklandığı ilk gün bazı partilerde yaşanan tepkilerin yerini bir hafta geçmeden tekrar seçim heyecanı almıştı bile...
...
Hafta sonu ise Genel Başkan Gültekin Uysal’ın katıldığı Demokrat Parti’nin iftar programı vardı.
Geçen yıl da yine genel başkanın katılımıyla gerçekleşen iftar programlarında yerimizi almıştık.
Fakat geçen yılki program da oldukça kalabalık olsa da, bu yılkine katılımın çok daha fazla olduğunu gördük.
Ve bu yüzden daha büyük bir mekan tercih edilmişti.
Demokrat Parti’nin de tıpkı yukarıda MHP’den bahsettiğim gibi hep bir kökten sadık partilileri olmuştur.
Ve onlar ne olursa olsun desteklemekten vazgeçmezler.
Ama seçimlere neden yansımaz bu diye düşünürsek;
Belki de gençleri partiye çekememeleri en büyük nedendir.
Çünkü kökten partili dediğimiz taban, belli bir yaş grubundaki insanlar.
Halbuki, ülke olarak genç nüfusumuzun fazla olduğunu biliyoruz ve bu partilerde git gide azalan genç üyeler sebebiyle sandığa yansıması da paralel oluyor.
Yani demem o ki; genel başkan her ne kadar genç olsa da, bunu genele de yaymak gerekiyor sanırım...
Programa dönecek olursak; altılı masanın tüm ayakları sapasağlam yerlerini almıştı.
Hatta Turgut Özkan gibi bazı parti temsilcileri salona ilk gelenlerdendi ve konuklara ev sahipliği bile yapıyorlardı.
Dün gece bu yönüyle bakıldığında; altılı masanın birlik mesajını oldukça güzel verdiği bir gece oldu.
Özellikle CHP birleştiricilik görevini Bursa’ya da yansıtmıştı.
DEVA Partisi'ne Bursa milletvekili listelerinde yer verilmediği için bu partinin mensuplarının kırıldıklarını biliyorduk. Bu yüzden birkaç gün çalışmalarına ara verdiklerini de!
Fakat dün konuştuğum DEVA Partisi yönetim kademesindeki isimler şöyle söylüyordu:
“Evet haklı olarak hem şaşırdık hem kırıldık. Gayet iyi adaylarımız olduğu halde listeye alınmadık Bursa’da.
Ama inanıyoruz ki; Biz yeni sayılacak bir partiyiz. En az 14-15 milletvekili ile Meclis’te grup kurma şansımız olacak. Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak olması da bizi onurlandıracak bir durum. Ve şu an ittifak içindeki tüm partiler olarak aynı amaçla hareket ediyoruz. Her şeyin çok güzel olacağına inancımız tam!”
Millet ittifakında konuştuğum neredeyse tüm partililer geçen hafta liste krizinden çıkmış gibiydi.
Ve belli ki seçime sayılı günler kala birbirlerine iyice kenetlenmiş ve 14 Mayıs gününe odaklanmıştı.
Cumhur ittifakında ise; hareket, heyecan devam etse de, bu durum ittifaklarından ayrı olarak sadece AK Parti içindeydi.
Tabii ki bu küçümsenecek bir rakam olmamakla beraber;
İttifak ortaklarının ne kadar faydalı olacağı, veya faydadan geçtik yük olma olasılıklarının fark edilmesinden olabilir miydi acaba?
Yorumlar
Kalan Karakter: