Özel tüketim adından da anlaşıldığı gibi çok zaruri olmayan, lüks tüketim diyebileceğimiz harcamalarımız oluyor.
Haliyle Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) de bu kapsamda değerlendirilir.
Mesela kullandığımız araçlara uygulanan vergiler her ne kadar son yıllarda onları lüks tüketim haline getirse de ve bu yüzden çifter çifter vergilere tabi tutulsa da;
Gerçekten araç sahibi olmak lükse mi giriyordu!
Biz bunları düşünürken;
16 Temmuz itibariyle akaryakıta gelen ÖTV öyle bir artırıldı ki öyle böyle değil!
Özel tüketim tarihe geçecek şekilde özelleşti!
Ve gerçekten o an ikna olduk cümlemiz! Araç sahibi olmak ve yakıt almanın lüks ve çok özel bir sınıfa ait olmak demek olduğunu...
Bir gecede benzinin litresinde 2 lira 52 kuruş olan ÖTV 7 lira 52 kuruşa; motorinin 2 lira 5 kuruş olan ÖTV’si ise 7 lira 5 kuruşa yükseltildi.
Vatandaş şoke olurken;
Bu arada Hazine ve Maliye Bakanlığı ise “Benzinde ve motorinde Avrupa’da en ucuz 4. ülkeyiz” diye vatandaşa ninniler söyleyerek teselli etmeye çalıştı.
Ama koskoca Bakanlık bu açıklamayı yaparken, keşke biraz daha mantıklı ve elle tutulur bir kıyaslamada bulunsaydı.
Çünkü bu söylemi, her zaman her şeye inanmış gibi görünen bir kesim bile tuhaf karşıladı.
Düşünen her aklı dumura uğratacak bir açıklamaydı...
Sebebi ise; Almanya’da 1.6 euro, Fransa ve İspanya’da 1.4 euro civarında olduğu düşünüldüğünde aslında Bakanlık haklı gibi görünebilir.
Amma velakin geçen yıl Almanya, Fransa ve İspanya’da benzin fiyatları 2.2 euro iken bu yıl 0.80 sent, türk parasıyla 22 liraya yakın bir düşüş yaşanmıştı.
Bizde ise; durmadan yükselişe geçen ve son zamlarla zirve yapan akaryakıt fiyatlarına baktığımızda; biraz daha gayretle Avrupa’yı yakalamamıza çok az kaldı diyebiliriz...
Üstelik Avrupa ile bir kıyaslama yapıyorsak,
O zaman o çok ucuz diye övünülen akaryakıt fiyatlarını da içine alarak örneklendirelim.
Malum, daha bir çoğumuzun eline geçmese de ve her ne kadar hala anlayamadığımız bir seyyanen zam düzenlemesine maruz bırakılsak da,
Özellikle asgari ücretlilere yapılan yüzde 34’lük zam gayet iyi bulunmuştu.
Fakat hemen akabinde gelen zam yağmuru, zamsız halinden alım gücünü iyice aşağı çekti.
Ve akaryakıta uyarladığımızda; önceki asgari ücret tutarıyla 425 litre akaryakıt alınabiliyorken,
Zamlı tarifeyle, şu anki asgari ücretle alınabilecek akaryakıt miktarı; 325 litre!
Peki Avrupa’da durum nasıl diye baktığımızda;
Almanya ve İspanya’da bir asgari ücret tutarıyla 1 tona yakın alınabilirken,
Fransa’da bin 100 litre akaryakıt alınabiliyor.
Yani bizdeki asgari ücretliden 3 kat fazla akaryakıt alabiliyorlar.
Bu da demek oluyor ki; gider hesabı tek kalem yapılmaz. Gelir ve gider dengesi baz alınarak yapılır.
Ve Avrupa ile kıyaslamayı yapıyorsak eğer ve akaryakıtı onlara göre çok ucuz buluyorsa bu işin sorumluları ve çok yetkilileri;
Asgari ücret tutarlarından başlayarak, ortalama gelir düzeyini de kıyaslaması gerekmez mi?
...
Akaryakıta gelen ÖTV zamları haliyle sadece oracıkta kalmayacağını hepimiz biliyoruz.
İğneden ipliğe ne alıyorsak, almak zorundaysak her şeye en cafcaflısından,
İsmine uygun en özel şekilde yansıyacağından hiç kuşkumuz yok!
Ve Nureddin Nebati’den sonra can simidi gibi görüp, çokça umut bağladığımız Mehmet Şimşek’in uyguladığı bu ekonomi politikaları neticesinde Nebati’yi bile arar olduk neredeyse!
Hiç değilse bir güler yüzü vardı, bu işlerden çokta anlamadığını espirileriyle dile getiriyordu...
Yani bir şey yapamasa da gülümsetiyordu hiç değilse;
Ve Nebati’yi bile arayacağımızı kim düşünebilirdi!
Yoksa umutlar gerçekten kayıp mı oluyordu...
Yorumlar
Kalan Karakter: