CHP’de genel seçimlerin hemen ardından başlayıp, bu zamana kadar devam eden değişim rüzgarına liderlik için Ekrem İmamoğlu ismine öncelikli odaklanırken,
Devamında Kılıçdaroğlu’nun bu konuya asla sıcak bakmayışı, yerel seçimlerde aday olması gerektiği konusunda ısrarlı oluşu,
Ve her ne kadar İmamoğlu, bu anlamda CHP için en güçlü aday ve Kılıçdaroğlu’nun haklılık tarafı olsa da,
Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha çok kendi içinde en güçlü rakip olarak gördüğü ve bu nedenle önünü kesmeye çalıştığı algısının partiyi de oldukça yıprattığını söyleyebiliriz.
Kaldı ki her şeye rağmen değişimciler olarak partide bir kanadın oluşması da engellenemedi.
Evet, neticede değişimciler tarafı, tekrardan İmamoğlu’nu belediye başkanlığı konusunda desteklerken, kurultayda Kılıçdaroğlu’na rakip olacağını ilan eden Özgür Özel’e de yine tam destek veriyor.
Bu arada hala İmamoğlu’nun son anda kurultayda aday olur mu yorumlarına karşı;
Asla böyle bir durumun söz konusu olmayacağı, İmamoğlu’nun önceki seçimlerden çok daha fazla kazanmaya odaklandığı ve belediye meclis üyeliğinde çoğunluğa sahip olmak için tüm ilçeleri de kazanmayı hedeflediğini söylüyor kendine yakın kaynaklar...
Tabii ileride ne olur, acaba yerel seçimlerden sonra bir daha ki kurultayda aday olur mu bilemiyoruz.
Lakin belediye meclis üyeliklerinde hedeflediği gibi çoğunluğu sağlarsa, istifa edip genel başkanlığa aday olsa dahi yerine yine CHP’den başka bir isim geleceği de kesinleşmiş olur bu durumda.
Ama her ne kadar İstanbul kongresi değişimciler için büyük bir umut olsa da, Kılıçdaroğlu’nun yönetim kademesiyle yaptığı toplantıda,
“Kurultay sonrası medyaya partiyle ilgili malzeme veren kim olursa olsun partiden çıkarırım” dediği iddialarını duyunca; Kılıçdaroğlu’nda kaybetme tedirginliğinin hiçbir şekilde olmadığını da görüyoruz aslında...
...
ÖZGÜR ÖZEL BURSA’DA...
Bugün Özgür Özel, seçilerek göreve başlayan yeni İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’a “hayırlı olsun” ziyareti için Bursa’ya geldi. Tabii her ne kadar gelme nedeninin bu olduğu söylense de,
Haliyle gelmişken kurultay delegeleriyle de özel bir toplantı gerçekleştirdi.
Eh, ne kaldı ki burada kurultaya...
Hem her ne kadar Bursa delegeleri “Kılıçdaroğlu” diyecek diye yorumlansa da, son dakikaya kadar ne olur ne biter hiç belli olmaz.
Tespitim ise; Bursa delegelerini Özgür Özel’in ikna etmesi biraz zor gibi...
Özgür Özel konuşmasında gençlerin yurtdışı hayaliyle yaşar olduğunu, bu anlamda parti olarak gençlerin sorunlarının öncelikli olması gerektiğinden bahsederken,
Özellikle değişime vurgu yaparken; mevcut durum bağlamında, İsmet İnönü ve Bülent Ecevit örneğini verdi.
Meselenin sadece Kemal Kılıçdaroğlu ve kurulların değişimine bağlanmasının haksızlık olacağını,
Konuşmasında “Biz tüzüğü değiştireceğiz” ifadesini kullansa da açıklamalarını;
“Bizim değişimden anladığımız; genel başkan, tüzük, program, kadrolar ve elbette siyaset yapış şeklinin baştan aşağı irdelenmesi ve tartışılması” sözleriyle tamamladı.
Özgür Özel’in konuşma yaptığı salon, hınca hınç dolu olunca, ben de kendisini bazı milletvekilleri ve yönetim kademesinden isimlerle il başkanı odasında takip ettim. Tabii, zaman zaman sohbet etme şansımız da oldu.
Özgür Özel’le beraber gelenler arasında bulunan Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’ya;
“Neden değişim olmalı sizce? Kaldı ki şu an birlikte yol yürüdüğünüz Özgür Özel, yıllardır Kılıçdaroğlu’nun yanında ve verdiği kararlara da saygılıyken ne değişti?” şeklinde bir soru yönelttim.
Karasu:
“Partide uzun süredir örgüt ile genel merkez arasındaki bağ kopma noktasında ve örgüt her geçen gün değersizleştiriliyor. Artık siyaset yapamaz bir konuma getirildi. Görüşlerin alınmadığı, periyodik toplantıların yapılmadığı, maddi olarak kaderine terk edildiği bir durum söz konusu...
Ayrıca parti seçilenlerin değil, atananların düşüncelerine göre politikalarını belirliyor. Bu atananlar ise daha çok sağ partilerden gelmiş, geldiği partilerde siyaset yapma şansı kalmamış, karşılığı olmayan insanlardan oluşuyor.
Partide insanlar milletvekili olmak, belediye başkanı olmak için illerinde sağcı kanaat önderleri arıyor.
Partinin başta yönetim anlayışı olmak üzere politikalarında ve kadrolarında ciddi bir değişime ihtiyaç var.
Genel başkana büyük saygı duyuyoruz. Onun kırılıp dökülmesini asla istemiyoruz. Ama onun devam etmesini isteyenler ona en büyük kötülüğü yapanlardır” şeklinde yanıtladı.
Evet, değişimcilerle konuştuğumda en çok şikayet ettikleri; parti içi demokrasinin ve örgütleşmenin hiçe sayılmasıydı...
Sonrasında yönetim kademesinden değişim karşıtı başka bir partiliye ise;
“Yıllardır sevip saygı duyduğunuz Özgür Özel’in neden söylediklerini samimi bulmuyorsunuz? Biraz önce Özel’i izlerken epey rahatsızlık duyduğunuz da anlaşılıyordu.” diye sordum kendisine.
Yanıtı şu oldu:
“2018’de Tüzük Kurultayı yapıldı. Genel merkezin bu çalışmasının başına alelacele hukuk işlerinden sorumlu Muharrem Erkek getirildi.
Diğer taraftan Selin Saye Böke ve İlhan Cihaner’in sol grup denilen milletvekilleri ile bir tüzük çalışması oldu. Genel Başkanın ve milletvekillerinin dönem süresi 3 dönem;
Kadın, erkek milletvekili sayısı da eşit olsun denildi.
Milletvekili seçiminde genel başkana yüzde 5 yetki verilsin. Hatta kurultay delegeleri olarak;
Üst üste iki genel seçimi kazanamayan genel başkan bu görevi bırakmalı yönünde önerge verildi. Bir grup milletvekilinin imzası ile divana sunulan önerge 100 civarında delegenin kabul oyuna rağmen reddedidi.
Ve size şunu söyleyeyim, tüm bunları reddeden bugünkü değişimcilerdir.
O gün bunlar geçseydi, değişim zaten kendiliğinden olacaktı”
...
Aslında gerek değişim, gerek değişim karşıtı yenilikçiler dediğimiz iki taraf da her ne kadar zıt fikirdeymiş gibi algılansalar da parti içinde rahatsız oldukları benzer durumlar mevcut.
Fakat yenilikçiler, değişimcilerin bugün rahatsız oldukları durumları yıllar önce belirttiklerini ama o zaman kendilerine taraf olmadıklarını belirtirken,
Değişimciler ise, o günkü tavırlarından dolayı eleştiren ve şimdi de
“Biz size taraf olmuyoruz” diyen partililere bir nevi;
“Haklısınız yanlış yapmışız, gelin beraber değişime giderek bu işi birlikte çözelim” mesajı verseler de,
Görünen o ki, saflar artık iyice belirlenmiş ve taraflar kararlarını net olarak vermiş gibiydiler...
Ve duruma bakıldığında, kurultay sürecine kadar da kimse kimsenin kolay kolay fikrini değiştirebileceğe benzemiyordu.
Sonuç ise, hangisi olursa olsun belli ki diğerleri için sürpriz olacağıydı...
Yorumlar
Kalan Karakter: