Seçim sathına girdiğimiz ve neredeyse tamamlayacağımız şu günlerde büyük bir heyecan var toplumda ve tabii ki siyasilerde...
Bu aslında olması gereken ve keşke hep güzel heyecanlar olarak kalsa!
Geçen hafta ki İYİ Parti mitinginde Meral Akşener’in söylediği bir söz vardı ki, aslında oldukça dikkat çekiciydi.
“İktidar savaşa giriyoruz diye bir hava yaratıyor. Savaşa değil, seçime giriyoruz halbuki”
Evet seçime giriyoruz.
Fakat dün Erzurum’da yaşananlar oldukça tedirgin ediciydi.
Şu an seçim yasakları sebebiyle artık anket sonuçlarını paylaşamıyoruz.
Ama bu konuyla ilgili şunları söylemek istiyorum;
Erzurum’da iki hafta önce yapılan seçim anketi herkesi şaşırtmıştı.
Çünkü bildiğimiz üzere yıllardır AK Parti oylarının açıkara önde olduğu bir il.
Fakat bu kez çıkan sonuç ilginç şekilde;
Cumhurbaşkanlığı anket sonuçlarının açık ara Kılıçdaroğlu yönünde olmasıydı.
Milletvekilliğinde ise yine AK Parti aşağılarda seyrederken;
MHP ve İYİ Parti arasında paylaşılacak gibi bir sonuç çıkmıştı.
Bu durum her ne kadar inanılmaz görünse de, hayvancılığın merkezlerinden olan bir şehrin dışarıdan et alacak duruma gelmesi,
Tarımın uygulanan politikalar sebebiyle neredeyse bitmesi ve Doğu Anadolu’nun en büyük ve gelişime açık ilinde yatırımların zayıflaması, insanların bir değişime ihtiyaç duyması olarak açıklanabilir.
Tabii sağ kökenli bir il olarak ve geçmişte de MHP oylarının oldukça fazla olduğu bilinen Erzurum’da yine milletvekilliğinde milliyetçi partileri tercih etmeleri çok da ilginç görünmese de,
Cumhurbaşkanlığında Kılıçdaroğlu isminin fazlasıyla zikredilmesi, köklü bir değişim olarak görülebilir.
Fakat dün Erzurum’da İmamoğlu’na ve onu izlemeye gelen kalabalığa uygulanan taşlı sopalı saldırı, oldukça endişe vericiydi.
Hazırlıklı bir grup olduğu belliydi.
Geliş sebepleri belliydi.
Çoluk çocuk demeden şiddete odaklı oldukları da ortadaydı.
Bu kişilerin Erzurum ve Erzurumlularla alakası yoktu.
Anadolu insanımız misafiri başının üstünde taşır, taşlamaz!
Bizim insanımız masuma zarar vermez, çocuğa kıymaz...
Bu eylemi ne iktidar, ne muhalefet yanlıları yapar.
Bu eylem ülkeyi karıştırmak için fırsat kollayan, puslu havayı bekleyen zihniyettir.
Ve bu zihniyetin partisi yoktur, vicdanı yoktur, kaostan beslenen, kandan palazlanan, karanlıkta gören, çamurda yürüyen zihniyettir!
Bu zihniyet sözde savunduğu partiye zarar getirir, ziyana uğratır, gözden düşürür.
Gençleri harcar, kenardan bakarlar,
Gündemi unutturur, insanları dumura uğratırlar,
Açlığa şükrettirir, ekmeğini elinden alırlar,
İşsizliğe razı eder, namerde diletirler...
Ve işte bu zihniyet geçtiğimiz günlerde İstiklal’de cana kıyarken, dün Erzurum’da çocukların canını yaktı, Van’da Sinan Oğan’ın aracını taşladı yetmedi, Bursa’da Kent Meydanında kargaşa yarattı...
Ve tüm bunların bir gün içinde olması tesadüf olabilir mi?
Dedim ya, partisi yok bu ilkel zihniyetin, her dönem felaketten nemalanan ve hep sahneye çıkmayı başaran bu kirli zihniyet karşısında belli ki iş bize, yani vatandaşa düşüyor.
Türkiye yıllarca; en hassas kararların alınacağı anlarda, milli iradenin ortaya koyulacağı sırada ve insanların ancak 5 yılda bir kimin idare edeceği konusunda tercihini kullanacağı zamanlarda;
Bu zihniyet yüzünden çok acı çekti, çok yıprandı ve fazlasıyla üzüldü...
Ama kimse kusura bakmasın!
Artık dünya değişiyor.
Veya şöyle demek daha doğru olur; dünyada insanlar nasıl yaşıyor, demokrasi nasıl işliyor, böyle zihniyetler varlıklarını sürdürebiliyorlar mı, bu kişilerin üzerinden pirim yapanların konumu ne durumda, asıl meseleleri unuttura biliyorlar mı?
Bunların çok daha fazlasının yanıtları tek tuşla alınabiliyor.
O yüzden;
Gençler tek işaretle kimseye biat etmeyecek kadar bilinçli,
İnsanlar nasıl yaşaması gerektiğini, haklarını çok iyi biliyor.
Ve seçmen; hatır gönülle, kavga gürültüyle tercihlerini değiştirmeyecek kadar kararlı...
Tek isteği demokrasinin gereği olan seçme hakkını demokratik şekilde kullanabilmek!
Ve bu kirli ellerin; yakasından, haklarından ve özgürlüklerinden uzak durması...
O kadar!
Yorumlar
Kalan Karakter: