Dünkü yazımı okuyanlar bilir.
Hani Milli Destek Paketi olan!
Ama yanlış anlamayın,
Bu destek millete değil, milletin vereceği destek...
Destek, tahmin ettiğiniz gibi ürün ve hizmetlere gelen zamlarla olmayacak.
Çoğunluğu ürün ve hizmetlerin üzerinden alınan katma değer ve türevleri olan vergilere zam yapılacak.
“E ne fark eder ki, sonuçta, aldığımız her şeyi zamlı alacağız” demeyin lütfen!
Çünkü ürünü, hizmeti değil, sadece vergiyi bir veya birkaç tık zamlı ödeyeceğiz. O da pek tabii ki destek mahiyetinde...
Bugün sabah uyandığımızda muhtemelen hepimiz bir sırt ağrısıyla kalktık yataklarımızdan!
Yatak mı rahatsızdı, pencere mi açık kalmıştı yoksa derken,
Haberlere göz atınca sebebini öğrendik!
Meğerse resmi gazeteden teyitli, yediden yetmişe ne varsa her şeye zam gelmiş.
Tekrar mı uyusak, belki rüyadır duyduklarımız diye...
Yoksa fazla mı uyuyoruz cümleten de, halüsinasyon mu görüyoruz acaba?
İyi de her şeye zam nasıl gelir aynı anda! Yani bunu ayarlamak bile öyle kolay değil...
Ah canım kardeşim benim, her şeye diye bir şey yok!
Tam da yukarıda bahsettiğim mevzu, yani ürün ve hizmetlere kimse zam yapmadı çok şükür.
Sadece vergilerde artış oldu. Eh o da fiyatlara yansıdı ve haliyle sırtımızda ki ağırlığın nedenini de öğrenmiş olduk.
İşin tedirgin eden kısmı ise, biz sırtımızda ki bu ağırlıkla nasıl uçacağız!
Malum tam da geçen yıl bu aylarda o zamanın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu:
“ Temmuz’da Türkiye ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki, etrafımızdaki Almanyası, Fransası, İngilteresi, İtalyası ve hele o her şeye burnunu sokan ABD’si çatlayacak patlayacak” demişti.
Geçen yıl temmuz ayında bu uçuş gerçekleşmeyince gözler 2023 Temmuz’undaydı...
Acaba biz mi yanlış anlamıştık!
Belki de anlamı: Gelecek zamlarla maaşların geldiği gibi uçacağını, bizlerin de ne yürüyebilecek ne de uçacak hali kalmayıp, şaşkın ördek yavrusu gibi habire sıçrayarak, düşerek ilerlemeye çalışacağımızı mı kastetmişti...
...
SENDİKALAR TORBA YASA İÇİN MEYDANLARDA...
Evet dün torba yasadan ne çıkacak diye açıklanan ve açıklandı mı diye afallayan vatandaşlar, sabah saatlerinde torbanın içinde ne var ne yokmuş öğrenmiş oldu!
Bu bağlamda bazı sendikalar, bugün meclise sunulmadan, belki son anda bir şeyleri değiştirebiliriz diye öğlen saatlerinde, art arda meydanları doldurup, basın açıklaması yaptı.
81 ilde eş zamanlı basın açıklaması yapan Türkiye Kamu-Sen, Türk Büro-Sen ve Eğitim- Sen üyeleri Şehreküstü Meydanını hınca hınç doldurdu.
Açıklamalarında; öncelikle açıklanan memur maaşlarının söylenen 22 bin liranın sosyal yardımların dahil edilmesiyle ortaya çıkan rakam olup, işçi maaşlarının ocak ayından itibaren yardımlar dahil edilmeden çıplak halinin 22 bin lira olduğunu ifade ederken,
Şimdiye kadar yeni bir memurun maaşının 10 bin 400 lira olduğunu, gelen zammın söylendiği gibi 22 değil 20 bin civarında olacağını, yine buna karşılık temmuz ayında yüzde 15 oranındaki zamla işçi maaşının 25 bin 300’e yükseleceğini belirterek,
“Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın en düşük memur maaşının en düşük işçi maaşından aşağı olmayacağı tam olarak karşılık bulmamıştır”diye de eklediler.
Aynı saatlerde eş zamanlı olarak yani torba meclise yetişmeden, bir günlük iş bırakma eyleminde olan Genel Sağlık İş Sendikasının da tüm şubeleri Ankara Ulus Meydanında toplandı. Birleşik Kamu Sen, Hep-Sen ve Anadolu Sağlık-Sen’in de bulunduğu eyleme, katılım oldukça yüksek olurken, yapılan basın açıklamasında;
İktidarın 21 yıldır kamu emekçilerini yoksulluğa mahkum ettiğini, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulan memur maaş artışı önerisinin memurları açlık ve sefalete mahkumiyetleri için atılan tehlikeli bir adım olduğunu, zira toplumsal barışı tehdit ettiği ifadelerinde bulunulurken,
Yine açıklamada Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur:
“2002 yılından bu yana iktidara sahip olanlar, her zam döneminde yandaş basının “memura müjde” başlıkları eşliğinde milleti bitap düşürmeye devam etmiştir. Biz kamu emekçisinin yanında olması gereken bir sendikanın ne yapması gerekiyorsa, onu yapmaya devam edeceğiz. Hakkımızı alana kadar meydanlarda olacağız” ifadelerini kullandı.
Ankara’daki eyleme katılan Genel Sağlık-İş Bursa Şube Başkanı Tansu Darıcı’yla konu hakkında yaptığım görüşmede ise Darıcı:
“Memurların yoksulluk sınırında yaşaması onların itibarsızlaştırılması demektir. Pandemi döneminde de gerçek dışı maaş zam açıklamaları sebebiyle gerçeği defalarca açıklama durumunda bırakıldık. Ve yine dün açıklanan maaş zamları maalesef elimize geçecek olan maaşlarla alakası olmadığı gibi işçi ve memur arasındaki maaş farklarındaki makasın iyice kapanması, çalışanlar arasında huzursuzluğa sebep olmaktadır. Haliyle bu da toplumsal barış anlamında olumsuz bir durumdur. Talebimiz tek kalem maaş halinde yoksulluk sınırının üstünde olmalıdır” açıklamasında bulundu.
Memur maaş zammı açıklamalarından sonra bugün birçok ilde sendikalar eylem halindeydi.
Ve bir zamanlar devlet memuru diyerek övünen bu insanların ortak söylemi;
“İtibarımızı geri istiyoruz ve devlet memuru yoksulluk sınırının altında çalıştırılmamalıdır” şeklindeydi...
Ve koskoca şanlı devletimizin onurlu memurlarının;
“Yoksulluk sınırının altına düşmeyecek bir maaş olsun hiç değilse” talepleriyle yoksulluğu çoktan kabullenişleriydi belki de asıl acı olan...
...
MUHALEFETTE SEÇİM UYKUSU!
Gerçekten herkes gibi bende merak ediyorum!
Sahi muhalefet seçim rehavetini ne zaman üstünden atacak...
Baksanıza! Onların yapamadığı muhalefeti başlı başına sendikalar veya sokaktaki vatandaş üstlenmek zorunda kaldı...
Bunca eylemler yapılırken, hadi muhalefet nasıl yapılır unuttunuz diyelim!
Bari gidip yanlarında dursaydınız, destek veriyor gibi görünseydiniz en azından da, o arada muhalefet parti ne demekti, siz seçim rehavetindeyken ülkede ne oluyor, ne bitiyor diye bir hatırlardınız, değil mi ama!
Bir de şunu unutmayın sayın muhalefet! Vatandaş sizi unutmaya başlıyor. Onlara da kendinizi hatırlatmak zorunda kalabilirsiniz...
Fakat muhalefete sorsanız çok yoğunlar!
E haksız değiller! Birinin genel başkanı koltuk demokrasisiyle yerinden kalkmamayı partisine tercih edip, kendince değişimin yönünü değiştirip, bazı il ve ilçe başkanlarını değiştiriyor.
Diğerinin genel başkanı ise, her fırsatta partililerine sövüp saymakla meşgul! Ne partisindeki istifalar, ne kırgınlar umurunda değil. Halbuki mesleği eğitimci olsa da, onun zamanında ki kulak çekmeler, sıra dayakları veya eti senin kemiği benim hocam denilen eğitim sisteminin üzerinden çok yıllar geçti...
Kalan diğerleri ise; önce üçlü sonra ikili olarak grup çalışmalarıyla devamlı bir deneme yanılma yöntemleri ve mehter oynamaya devam ediyorlar....
Ah ne diyelim! Netice itibariyle vatandaş yine kendi kendiyle ve dertleriyle baş başa kaldı...
Yorumlar
Kalan Karakter: