Konu Bursa olduğunda; Bursa’yı görsün görmesin herkesin aklına Uludağ gelir.
Heybetiyle, yeşiliyle, binbir yerden akan buz gibi suları, şelaleleriyle, aniden yolunuza çıkan sincap, ceylan, şarkılar söyleyen kuşlarıyla ve dünyada nadir bulunan 35 çeşit endemik bitkisiyle cenneti yaşatır.
Ayrıca birçok kişinin bilmediği bir tarih de gizlidir Uludağ’da...
Onlarca manastır kalıntısı, ipekyolu ve yine Osmanlı zamanından kalan su yolları ve şimdilerde bir kuruma devredilen sanatoryum.
Bu sanatoryum’a tedavi için getirilen verem hastaları, Uludağ’ın muhteşem çam kokuları ve tertemiz havasında 40 gün sonra iyi olarak dönermiş evine.
Tüm bunların yanında özel madenler de saklar bağrında, birçok kötü gözün üzerinde olduğu...
Ve bunca güzellik korunmayı, özen göstermeyi hakeder;
Kaldı ki; Anadolu’da Olympos adıyla anılan 6 kutsal dağdan biri olarak kabul edilmişken üstelik...
Bu sebeple de bu tür özel yerler yasayla devlet korumasına alınır.
Uludağ’da tam da bu nedenle, 1961 yılında 11 bin 338 hektarlık, 1996 yılında ise artırılarak 13 bin hektara yakın bir alan yasal düzenlemeyle, koruma altına alınarak Milli Park olarak ilan edilmişti.
Ve arada bu koruma duvarını yıkmaya çalışanlar olsa da 60 yılı aşkın zamandır bu yasa sayesinde doğal güzellikleri büyük oranda korunabilmekteydi.
Ama ilginçtir; Yasayla korunan bu alan, Bursa Milletvekillerinin alan başkanlığına devredilmesi için meclise verdikleri teklif ocak ayında kabul edilerek, başka bir yasayla bu koruma duvarı maalesef kaldırılmıştı.
Konuyla ilgili geçmiş yazılarım;
1. Alan Başkanlığı mı?.. Biri şaka desin lütfen!
2. Milletvekillerinin (T)Alan Başkanlığı teklifi!
...
Ve bunun üzerine Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile Uludağ Milli Parkı sınırlarının Uludağ Alanı sınırları ile çakışan kısımlarının Milli Park vasfının kaldırılması ve bu alanda milli park iş ve işlemlerini yürütmek üzere ilgili idarelere tahsis edilmiş olan taşınmazların Uludağ Alan Başkanlığına devredilmesi şeklinde 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 3’üncü maddesi gereğince alınan kararın ardından Uludağ Alan Başkanlığı kurulmuş ve Uludağ’ın alan sınırlarının belirlenmesi için çalışmalar başlatılmıştı.
Ve 14 Temmuz itibariyle; Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile yapılan toplantılar sonucunda anlaşma sağlanarak alanlar belirlendi.
Orman alanları ve buzul gölleri Uludağ alan sınırları dışında tutulurken, potansiyel kayak alanları yani kayak alanlarının genişletileceğini öğreniyoruz bu şekilde, yapılaşmanın olduğu oteller birinci ve ikinci bölge, Sarıalan ile Çobankaya ve Bakacak ise Uludağ Alan Başkanlığına dahil olacak.
Evet ilginç bir paylaşım olmuş baktığımızda: Çünkü turizme sonuna kadar açılma potansiyeli olan bölgeler Alan başkanlığına devredilmiş.
Ve öyle görünüyor ki, Uludağ Milli Parkı bu noktadan sonra tam bir turizm cenneti olacak.
Halbuki, dünyada bu tür özel bölgeler, doğal hayatın devamı için insan baskısına karşı korunmaya alınır.
Ama üzülmeyelim! Yetkililer, yüzde 15 kadar bir kısmının sadece Alan Başkanlığına devredildiği açıklamaları yapıyor!
Fakat ocak ayında verilen detaylarda yeni düzenlemeyle son madde bir çok çevrecinin canını hayli sıkıyor.
Çünkü bu maddeye göre; Cumhurbaşkanı kararıyla Alan Başkanlığına devredilen bu yerler zamanla genişletilebilir de...
...
Konuyla ilgili yıllardır mücadele eden Su Kolektifi Temsilcisi Caner Gökbayrak’a düşüncelerini sorduğumda;
Uludağ’ın 21 yıldır büyük bir yapılaşma baskısında olduğu, Başta Bursa Barosu olmak üzere, akademik odalar dahil çokça dava açıldığını ve kendileri gibi birçok STK’nın da destek verdiğinden bahsederken;
“Fakat 14 Temmuz’da çıkan bu kararla, içinde bulunan çok özel bitkiler dahil bu bölgeye verilen zararlar için Milli Parklardan çıkarıldığı için dava açsak da bir faydası olmayacak.
Ocak ayında çıkan bu karara karşı CHP kararı bozma adına Anayasa Mahkemesine dava açmıştı. Şimdilik sonucu bekliyoruz. Ama muhtemelen Akademik Odalar ve Bursa Barosu da yine bir dava süreci başlatacaktır ve bizler de yine elimizden geldiğince destek oluruz” ifadelerini kullandı.
Ayrıca endemik bitkilerin yetiştiği alanın da Alan Başkanlığına dahil olması Uludağ için büyük bir risk olduğundan, yine oldukça önemli bir maden olan volfram madeninin olduğu bilinen ve altın rezervinin de olduğu tahmin edilen bölgenin de alan başkanlığına devredilmesinin düşündürücü olduğuna değindi.
Ve son olarak; “Bu mesele halk nezdinde de oldukça tepki almaktadır. Bursa’nın birçok bölgesinden insanlar imza kampanyamıza katılmış,ıslak ve elektronik imza olmak üzere kısa zamanda 30 bine yakın imza toplanmıştır. İklim krizi sebebiyle mevcuts kayak merkezinin dahi özelliği kalmamışken, buralara yeni işletmeler fikri veya geçmişte ki otelleri bile doğru bulmazken, bu yasayla beraber yenilerinin önünün açılması ve küreselleşmenin günden güne arttığı günümüzde böyle doğal alanlar arttırılmaya çalışılırken bizim bu yasayı onaylamamız akıl alır gibi değil” dedi.
...
Evet dünya kuraklık ve susuzluğa karşı ciddi önlemler alıyor. Çünkü gelecek yıllarda iklim krizinin had safhada olacağı işin uzmanları tarafından dile getirilirken, bizler de son 10 yılda değişen hava şartlarından bunu fark ediyoruz.
Ve bizlere düşen can simidi olacak bu yerleri çocuklarımız için korumamız gerekirken;
Belli bir dönem kazanılacak küçük şeyler için, altından kalkamayacağımız ve geri getiremeyeceğimiz kayıplar yaşamaya değer mi?
Tıpkı bir Kızılderili şiiri olan Beyaz Adam şiirindeki sözler gibi;
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde,
Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak...
Konuyla ilgili diğer yazılarım;
1. CHP'li Fırat Yılmaz'dan büyük iddia: Uludağ'ı "Alan" alana!
2. Çevreciler: Utanç yasasını geri çek! (T)Alan başkanlığı istemiyoruz!
Yorumlar
Kalan Karakter: