Mahsa Amini, İran’da 13 Eylül günü kardeşiyle yol kenarında beklerken ahlak polisi tarafından “Eğitimden sonra salıvereceğiz” denilerek göz altına alınan ve bu süreçte ölen 22 yaşında genç bir kadın...
Polisin eğitim dediği ise başörtüsünün yasa çerçevesinde nasıl kapatılmasıyla ilgili yaptığı bir bilgilendirme!
Fakat, Amini o eğitim (!) neticesinde dövülerek öldürüldü...
Evet, ‘sözde eğitim’de ağır darbeler neticesinde yoğun bakımdaki hayat mücadelesini kaybetti!
Dünya genelinde tepkiler yükselmeye devam ederken İranlı kadınlar saçlarını keserek, başörtülerini yakarak yardım çığlıklarını duyurmaya çalışıyor günlerdir...
***
Peki tarihiyle, bilim insanlarıyla, sanatıyla kadim uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan İran hep böyle miydi?
Aslında her şey 1 Nisan 1979’da referandum sonucu İran’ın resmen İslam Cumhuriyeti haline gelmesi ve Humeyni’nin dini liderliğini onaylamasıyla değişti.
Öncesinde monarşiyle yönetilse de laikliğin ön planda tutulduğu, modern hayat tarzının benimsendiği, yüzü batıya dönük bir ülkeydi İran.
Fakat Şah rejiminin dış siyasette ülkesi adına verdiği tavizler halkın tepkisine sebep olur. Bu durum en büyük rakibi Humeyni rejimine yarar.
Çünkü, o dönem halk İslami bir rejimi istediğinden değil, iktidara olan tepkisini dile getirmeye çalışır.
Lakin, maalesef ülke daha büyük bir kaosa girer.
Bu rejim büyük yasaklar ve baskıyı da beraberinde getirir.
Öncelikle kadınlardan başlarlar.
Kadınlara başörtü zorunluluğu getirilir..
İhlal edilirse cezaları kesilecektir..
Evlenme yaşı düşürüldükçe düşürülür.
Boşanma hakkı erkeğe verilir ve erkek 4 kez yasal olarak evlenebilir.
Kadının hakim, savcı olması yasaklanır.
Erkek olan bir ortamda dans etmesi ve zumba, aerobik, ritim gibi spor aktivitesi de yine yasak dahilinde olup ihlali tutuklanmaya sebeptir...
Din adına yapılan bunca yasalar baskılar Humeyni’den sonra en dinibütün Cumhurbaşkanı denilen Ahmedinejad döneminde de devam eder.
Belki daha fazlası...
Fakat aynı zamanda Ahmedinejad’ın yaptığı yolsuzluklardan dolayı sonradan parlamento tarafından yargılanması ise nasıl bir ironidir siz düşünün!
Halbuki hiçbir din, insanların yaşam haklarını elinden almayı emretmez...
Ama, başkalarının haklarına ihlali haram kabul eder ve adaletli olmayı emreder...
Ve yaşam hakkı sadece yaşamasına izin vermekle sınırlı değildir.
Onların inancına, fikirlerine, yaşam tarzlarına adaletli ve hakkıyla saygı göstermektir de aslında.
Yeter ki başka birinin hakkına, hukukuna, aşına, ekmeğine, zihnine, düşüncelerine ket vurulmasın.
Başı kapalıymış, açıkmış, dini, mezhebi nedir? Bize ne...
Ve Mahsa Amini 22 yaşında hayatının baharında,
“Bize ne” demeyen bir rejim tarafından katledildi...
Yorumlar
Kalan Karakter: