Bugün Dünya Kadınlar Günü…
Aman ya rabbim!
Nasıl kutlamalar ama;
Hediyeler, çiçekler, mesajlar hatta açıklamalar…
Kadınların siyasetten tutun çalışma hayatına; evden tutun, okul hayatına, anneliğine kadar;
Yaşamda sahi yeri ne kadar!
Ülkemizde kadın istihdamı yüzde 34 ve erkek istihdamının yarısının bile altında,
3.3 milyon kadın sosyal güvenceden yoksun ve kayıt dışı çalışıyor.
Ve birçok sektörde erkeklerle aynı işi yaptıkları halde, birçok kadın erkeklerden yüzde 20 daha az alıyor.
Ne çok işlerin altından kalkıyor, fakat ne kadar da az görülüyorlar.
Hala her yıl yüzlerce kadın öldürülüyor, binlercesi erkek şiddetine maruz kalıyor!
Ve daha kim bilir kaç kadın iş hayatında mobbinge uğruyor ve yine toplumda suçlanmamak için sessiz kalıyor!
Eğitim hakkı ile ilgili hala haksızlığa uğrayan kız çocukları;
Ve çocuk gelinlere ne demeli!
Yasalarda bile 16,17 mi, yoksa 18 mi evlenme yaşı!
O bile duruma göre değişiyorken;
Ve 6,7,8,9…yaşındaki çocuk gelinleri de unutmayalım, unutturmayalım!
Ve bunlara ahlaki bir masumiyet vermek içinde “çocuk gelin, evlilik” diye adlandırmayalım!
Bunun düpedüz sapıklık, ahlaksızlık, çocuk tacizi ve tecavüz olduğunu açıkça söylemekten de çekinmeyelim…
Ve bugün 1857 yılında New York’da ki bir dokuma fabrikasında çalışan kadın işçilerin, emeklerinin karşılığını alamadıkları ve insani çalışma koşulları için başlattıkları grev sonucu;
O sırada polisin, fabrikanın kapılarını üzerlerine kilitlemeleri ve yine o esnada çıkan yangında ölen 120’den fazla kadının ölüm yıldönümü…
170 yıl kadar önce gerçekleşen bu vahim olay anısına ilan edilen “Dünya Kadınlar Günü”nde hak ve eşitlik uğruna ölümü göze alan tüm emekçi kadınları saygıyla anıyoruz.
Ve hala eşit hak ve özgürlük için mücadele eden tüm yiğit kadınlara sevgiyle…
…
TOKLUK SINIRI RAKAMLARI!
Sıradan vatandaşın bırakın yatırım yapmasını;
Ayı sağ salim, borçsuz harçsız geçirdiğinde;
Neredeyse; büyük başarı kazanmış halleri yaşadığımız zamanlardayız!
Markete her gittiğinde, şaşırmayanımız var mı bilemiyorum!
Üç-beş gün gitmemişseniz hele, fiyat etiketlerini gördüğümüzde;
İçimden bir ses “acaba biri kamera şakası yapıyor da, şu an tepki mi kameraya mı çekiyor” diye düşünüyorum bazen!
Dün yaşadığım bir olay ise; insanların gerçekten dayanamayacak halde olduğunu, açıkça gösteriyordu!
Önce, çok bilinen bir şarküteri zincir markete gittim.
Her hafta iki katı fiyat çekmekte neyin nesi, gerçekten anlayamadım!
Yani şu kadarını söyleyeyim; biraz peynir, zeytin, bir paket yufka, 1 kutu süt, 1 koli yumurta, hadi bir de sucuk. Kasaya geldiğimde 650 TL ve geçmiş olsun. Bu arada aldıklarım poşetin dibinde dans ediyordu!
Oradan da yine zincir marketlerden birine girdim. Yeminle o zincir sanki boğazıma dolandı!
“Al sana bir kamera şakası” daha dedim.
Neyse ki; o sırada yüksek, hem de çok yüksek sesle konuşan bir kadın müşteri, gördüklerimin gerçek olduğunu anlamamı sağladı.
Ben abur cubur fiyatlarının artık hiçte abur cubur olmadığının, bir paket büsküvinin bir hafta içinde 11 TL’den 20 tl ye yükselişinin şokunu yaşadığım reyonda, şarküteri reyonundan gelen bağırtılara doğru yöneldiğimde;
Evet, benim de aslında bir çığlık atasım geldi!
“1 kg et neredeyse 300 tl”ydi.
Ve müşteri de belli ki birkaç gündür uğramamıştı, benim gibi markete!
Şöyle diyordu:
“En düşüğünden aldığım üç beş kuruş emekli maaşımla, kiramı zor ödüyorum. Şu fiyatlara bakın dalgamı geçiyorlar bizimle. Konuşunca; konuşma diyorlar, başını belaya sokma. Hem aç kalacam, hem konuşmayayım!
Konuşuyorum arkadaşım!
Ben dışarda kendime bakamıyorum, alsınlar içerde baksınlar bana!”
Belli ki bir sinir krizi geçiriyordu.
Haksız mıydı!
Bu arada dört kişilik bir ailenin; şubat ayı açlık sınırı 9.425,15 TL olarak belirlendi.
Yoksulluk sınırı ise 30.700,83 TL…
Evet çarşı pazara baktığımızda doğru olduğu zaten ortada!
Peki açlık yoksulluk sınırı verileri ortalama rakamlarını her ay öğreniyoruz.
Merak ettiğim tokluk sınırları neden belirlenmiyor!
Halbuki onlar da çok önemli değil mi?
Belki onların belirlenmesi, bazı ağzından taştığı halde yemeğe devam eden insanların, kendini frenlemesi için de iyi olmaz mıydı?
Sağlıkları için yani!
Ve belki doyduklarını anladıklarında;
Kim bilir!
Belki açlık, yoksulluk rakamları da o doğrultuda düşer!
Açlar tok, midesi genişler normale döner.
Yeter ki tokluk sınırını öğrenelim!
Yorumlar
Kalan Karakter: