Günler öncesinden açıklanan Meral Akşener’in 26 Ağustos açıklaması sabırsızlıkla bekleniyordu.
Ve bugün söylenilen saatten biraz gecikmeli de olsa nihayet beklenilen açıklamalarını yaptı.
Büyük Taarruz’un 101. yıl dönümünde Afyonkarahisar'ın Kocatepe beldesinde gerçekleşen programda, günün anlam ve önemine uygun “Milletiyle beraber ilelebet muzaffer" sloganı da yer aldı. 81 ilden gelen partililer ise Akşener’i yalnız bırakmamıştı.
...
Evet dediğim gibi günler öncesinden haberdar edilmenin verdiği beklenti oldukça yüksekti!
Konuşmada her ne kadar bir çok konuya temas edilse de, günlerdir yapılan yorumların, tahminlerin altında,
Çok da şaşırtan açıklamaların yapılmadığını da belirtmek gerek...
Konuşmasında öncelikle iktidarı eleştirerek;
Seçimlerden itibaren geçen 90 günlük süreçte, vaatlerin tutulması bir kenera ekonominin daha kötüye gitmesi, maaş zamları yansımadan erimeye başladığına değinen Akşener:
“Yıllarca faiz sebep, enflasyon sonuç diye ekonomiyi bu hale getirdiler” derken,
Bir çok bakanın değiştiğini, milleti oyaladıklarını belirtti.
Akşener’in bu sözleri bir muhalefet partisi olarak olağan eleştiriler olup,
Günlerdir süren sessizliğini bozarak yerel seçimler için start veriyordu belli ki...
Sığınmacılar sorununa da geniş yer veren Akşener, bu meseleye farklı bir açıdan da değindi:
Meselenin artık bir beka, milli ve iç güvenlik sorunu haline gelmeye başladığını ve,
“Sığınmacılar gettolar oluşturup etnik yaşam adacıkları, minyatür Suriyeler kuruyorlar. Geri kalmış ülkelerde yaygın olan çocuk işçiliği, emek sömürüsü, çok eşlilik, çocuk evliliği gibi toplumsal sorunlar yeniden ortaya çıkıyor” sözleriyle de toplumun sığınmacılarla beraber dejenerasyona uğramaya başladığından bahsetti.
Bu konu önemliydi.
Değişime kapalı bir kültürden gelen bu insanların yoğun olarak bulundukları bölgelerdeki, ülkemiz insanlarının bir şekilde ya o bölgeden başka bir yere taşınmak veya onların kültürlerine ayak uydurmak durumunda kaldıkları maalesef en çok rahatsızlık veren konulardan...
Akşener sonrasında daha önceden de dile getirdiği altılı masa ve iki aday diye belirttiği Mansur Yavaş ve İmamoğlu ile ilgili de onca çabasına rağmen ittifak ortaklarına söz geçiremediğinden ve seçimi tahminleri doğrultusunda kaybettiklerine de değindi.
Aslında Akşener o dönem her ne kadar çokça eleştiri alsa da,
Seçim sonrası Kılıçdaroğlu’nun partisi üzerinden yürüttüğü dayatmaya baktığımızda, Akşener’in 3 Mart çıkışının haklılığını da görebiliyoruz.
CHP’de onca değişim talebine karşın Kılıçdaroğlu vurdumduymaz şekilde devam ediyor.
Ve her nedense anlayamadığımız şekilde evet “Devam ediyor!”
Tüm bunlar düşünüldüğünde, masada Kılıçdaroğlu’nun tek adam olma inadına belli ki tek karşı gelen Akşener olmuştu.
Fakat mizacından gelen fevri çıkışları onu ve partisini kamuoyu önünde zor bir duruma düşürmüş,
Daha kötüsü belki de, altılı masa hakkında söyledikleri onca sözden sonra tekrar masaya geri dönerek, sözlerinin kendi ve partisi aleyhine bir algı yaratmış olmasına neden olmuştu.
Bugünkü konuşmasında da ittifaklarla girmenin yanlışına değinerek;
“İttifak sisteminde gördüğümüz en önemli sorun ve en büyük milli güvenlik açığı, ayrılıkçı yapıların sistemin içine sızma çabasıdır” dedi ve ekledi:
“Gelin tüm siyasi partiler hep birlikte ayrı ayrı seçimlere girelim. Her birimiz ayrı ayrı seçimlere girelim, biz varız! Sizleri de bekleriz” diyerek hem iktidara hem muhalefet partilerine seslense de;
Tamamen ittifaka kapılarını kapatmadı ve olması gerekendi.
Üstelik iktidarın ittifakla girmesi kesin sayılırken,
Muhalefet partileri için de bu gerekliliği getirdiği muhakkak.
Özellikle büyükşehirlerde...
Kaldı ki; kısa süre önce yazdığım gibi İYİ Parti kulislerinde konuşulanlar da bu yönde...
Ve Bursa için de bazı paslaşmaların yapıldığı Büyükşehir, Osmangazi ve Mudanya için bazı isimler üzerinde durulduğu ve anlaşılmaya çalışıldığı ise yine kulislerden aldığımız bilgiler...
Amma velakin Akşener konuşmasında özellikle milliyetçilik vurgusunu sıkça yapsa da,
MHP’den dem vuran bazı sözleri;
Bahçeli’nin çağrısına rağmen MHP ile ne komşu ne dost olmayı düşünmediğini,
Yine ittifaka ortak olmasa dahi destek veren partilerde de bu kez seçici olacağını, partisinin değerlerini ön planda tutacağını ve bu noktada taviz vermeyeceğini de net şekilde belirtti...
Ve bana kalırsa konuşmasının en can alıcı sözleri de o yüzden sona bıraktıklarıydı...
“Kapımız herkese açık değil. Bu yolda, Atatürk'e düşman olanlara hayır diyoruz. Cumhuriyet değerlerimizi hiçe sayanlara hayır diyoruz. Hatay, Arap şehridir diyen ahlaksızlara kol kanat gerenlere de hayır diyoruz. Demokrasimizle meselesi olanlara hayır diyoruz. Türk demekten korkanlara hayır diyoruz. Andımızdan rahatsız olanlara hayır diyoruz. Anayasamızın ilk 4 maddesi ile sorunu olanlara hayır diyoruz. Terörle ilişkisi olanlara hayır diyoruz. Terörün gölgesine işbirlikleri hayal edenlere hayır diyoruz. Ahlakımızı yozlaştıranlara, dinimizi istismar edenlere hayır diyoruz.”
Yorumlar
Kalan Karakter: