Seçim gecesi Şehreküstü Meydanı'nda ki mutluluk şarkılarını, sevinç sloganlarını ve halayları izleyen birkaç CHP’li gencin:
“Ne güzel her seçimde bu mutluluğu yaşayabilmek” diyorlardı...
Belki bu söyledikleri o an yaşadıkları kırgınlık veya kızgınlıktandı.
Ama haksız da sayılmazlardı.
Yıllardır üzülen de sevinen de hep aynı kesimlerin olması hatta neden herkesin beraber sevinemediği bir ortamın olmaması, belki de en vahim olan...
Halbuki, toplum olarak tasa da, sevinç de hani aynı duyguları paylaşıyorduk!
Birimizin canı yandığında can,
Sevinçlerimizde, beraber gülerdik hani...
Düşünüyorum da “İktidar yıllardır bize algı yapıyor”diyenler mi acaba asıl algıyı yapanlar!
Mesela belki enflasyon dedikleri gibi patlamamıştır.
Hayvancılıkla geçinen bazı şehirlerin artık dışarıdan et almıyordur aslında!
Et fiyatlarının uçtuğu,
Soğanın, domatesin ve daha birçok gıda ürününün el yaktığı,
Tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiği,
Pazarın artıklarını toplayanların fotoğrafları da montaj kanımca...
Kiraların durdurulamayan yükselişi,
Yatırımın çoktan hayal olduğu,
Alım gücünün, gelirin çok altına düştüğü,
Hatta belki depremde olmamıştır, binlerce insan enkazın altında kalmamıştır.
Bu durumda, deprem felaketinde yardımlarla ilgili bir sıkıntı da olmadığı gibi bir çok insan hala çadırlarda da yaşamıyordur!
Öğrenciler de refah içinde okuyorlardır ve işsizlik yoktur belki de,
Orta direğin bittiğini söyleyen, sadece çok zengin ve yoksulların olduğunu,
Çocuğuna simit alamadığı için intihar ettiği söylenen baba haberi de yalandır mutlaka...
Maaşım az diyen memur,
Geçinemiyorum deyip, ağlayan asgari ücretli,
Öldük bittik diyen emekli,
Şiddete uğruyorum diyen doktor,
Yurt dışına giden akademisyen,
Liyakat yok diyen genç,
Ve hatta milyonlarca sığınmacının yarattığı büyük ekonomik ve sosyolojik külfetin de algı olduğunu düşünüyorum artık!
Ve hatta belki de ülkemizde sığınmacı falan da yoktur.
Ve İktidar algı yapıyor diyenlerin, tüm bunların üzerinden yıllardır algı yaparak bizi inandırması ne acı...
Ve mutsuzluğumuza sebep olmaları!
Bu algıya inananların her seçim döneminde hüsrana uğraması ve aklı ile hareket eden, o yüzden halay çekmeyi hakeden o seçmenle aynı sevinci yaşayamaması gerçekten çok üzücü...
Ama Nazım’ın dediği gibi:
Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer,
Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak,
Kabahat senin,
Demeye de dilim varmıyor ama...
Kabahatin çoğu senin canım kardeşim!
Kısaca her şey çok güzelken, birileri böyle algılar yapmasın!
Seçim sonuçlarına güvensin ve doğru yolu bulsun...
...
TÜM ALGILARA İNAT SİYASET PASLAŞMALARI!
Cumhurbaşkanlığı yarışında , Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeterli oy oranına ulaşamayarak yarışı bitirmeleri, seçimin 2. tura kalmasına sebep oldu.
Ama bir üçüncü aday olan Sinan Oğan’ın oylarına ihtiyaçları olması, kartların yeniden dağıtılması gerekliliğini de ortaya koydu.
İyi de Sinan Oğan’ın aldığı bu oyların hepsinin bir adaya gideceği kesin mi?
Malum, iki ittifak adayını da istemeyip, oyunu Oğan’a veren seçmen nasıl ikna edilecek?
Ayrıca Sinan Oğan şartları olduğunu da, seçim öncesi süreçten beri söylüyor:
Anayasanın ilk 4 maddesi değiştirilmezliği,
Madde 66’da yer alan Türklüğün Anayasa’dan çıkarılma girişiminin karşısında set kurulması,
13 milyon sığınmacının gönderilmesi,
Son ekonomik krizin temel sebepleri olan faiz, enflasyon, sonuç sarmalından kurtulması,
Terör örgütleri ve onların siyasi yapıları ile arasına mesafe konulması...
Ve son madde de genelde ,parantez içinde HDP ve HÜDAPAR olarak belirtildiğini biliyoruz.
Şimdi bu duruma baktığımızda, Millet İttifakına daha yakın olarak görülebilir.
Çünkü Millet ittifakında HDP bulunmazken,
HÜDAPAR Cumhur İttifakı listelerinden seçime girdi.
Sığınmacılar konusunda da Millet ittifakıyla yine hemfikirken, Cumhur İttifakıyla ters düşüyorlar.
E, bu durumda Cumhur İttifakı ile uyan bir durum yok iken; Millet ittifakı ile anlaşmaları daha kolay gibi duruyor
Mesele şu ki; Yazımın başlarında belirttiğim algının önemine geliyoruz belki de;
Yüzde 5 oya ihtiyaçları olduğu ve bunun tek çözümünün Sinan Oğan’da olması algı olamaz mı?
Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’a oy vermek istemeyen bir kesimin yüzde 5’in içindeki varlığı düşünülmüyor mu?
Heleki İYİ Partili bazı seçmenin, Oğan’dan yana oy kullandığı yönündeki iddiaları da unutmamak gerek!
Ve Millet ittifakı; İkinci tur seçim kampanyasını sadece Sinan Oğan üzerine dayandırırsa acaba risk almış olmaz mı?
Ve bu saatten sonra risk alma lüksü olduğunu gerçekten düşünüyor mu?
Yorumlar 1
Kalan Karakter: