Bayramlar bildiğimiz üzere dayanışma ve paylaşma duygularının ön plana çıktığı özel günlerdir.
Akrabaları, dostları ziyaret etmek, ihtiyacı olanlara yardım eli uzatmak, bayram sevincini onların da tatmasına destek olmak...
Ayrıca yine alışveriş telaşı, eksik gedik var mı diye günlerce çarşı pazar turlamak, belki de hiç yorulmadığımız en güzel koşturmacalardandır.
Ve bu ritüeller, bayramların olağan süreci olarak düşünülür.
İyi de acaba ne kadar kişi bu olağan süreci yaşıyor!
Ekonomideki gidişat, birçok insan için bayramları bir külfet haline getirdi maalesef...
Özellikle orta sınıfın çoktan yok olduğu şu zamanlarda çoğu alt gelir grubuna dahil insanlar için tam bir kaos oldu bu “özel günler”.
Çoluğu çocuğu olanlar, çocuklarına bayram neşesi yaşatmak, en azından bir bayramlık almak için hesap kitap yapmaktan,
Veya bayram için eve öte beri alayım ama nasıl denkleştireyim diye kara kara düşünmekten, bayramı yaşayamaz oldu alt gelirin bu asgari bayram yaşayan kesimi...
Genel olarak baktığımızda; her ne kadar ekonomi önceki yıllara nazaran çok daha fazla dar boğazda olsa da,
Bayramı bayram tadında yaşayanlar da, yaşayamayanlar da pek değişmiyor!
Bir kesim bayram boyunca hayır yapmaktan çok kendine hayrı olanlar, yani yine günlerce mangal tüttürecek çeşit çeşit mezeler ve kendi mizacında dostlarıyla veya tuvalet ücretinin dahi 2 dolar olduğu turizm cennetlerinde güneşlenecek,
Yine şu eğlence mekanına mı gitsem yoksa yatla denize mi açılsam diye kararsız kalacak!
Ve yine “kurbanımı yok şuraya bağışladım, yok şu ülkenin yoksullarına gönderdim” diye de oturduğu her ortamda egosuna bayram yaptıracak...
Ne diyelim Allah başka dert vermesin!
Bunlar görmediğimiz şeyler mi?
Çoğumuz şahit olmuyor muyuz...
Bir de bir adım ötede yaşananlara bakabilsek keşke!
Keşke önce kendi vatanımızda aylardır et girmeyen evleri, çocuğuna bayramlık alamayan boynu bükük babayı,
Hatta bırakın tatili; alamayacağı pamuklu şekeri, simiti görmesin diye çocuğunu lunaparka götüremeyen anneyi görebilsek...
Yanlış anlaşılmasın! Tabii ki helalinden çalışıp çabalayıp yeterli düzeyde kazandığı paranın tadını çıkarmak herkesin hakkı...
Lakin bunları yaparken, bayramın uhreviyetine uygun olarak elimizden geldiği kadar ihtiyaç sahiplerine de bayramı yaşatmaya vesile olmak da gerekmez mi?
Bayramların asıl amacı da bu değil mi?
Ve keşke ülkemde kimse yarının tedirginliğini yaşamasa,
Düşünsek keşke hiç değilse bayramlarda;
Neden her afet felaket olup, ihmallere kurban veriyoruz, bayramı göremeyen, yaşayamayan ve muhtaç duruma gelen binler bunları yaşamak zorunda mıydı diye!
Fakiri mumla arayacağımız bir ülkeyi mesela,
Ve keşke yardım için el uzatırken neden bu kadar yoksul var diye de kafa yorsak...
Ya ağlamasın hiç kimse,
Ya da gülmesin şu her zaman gülenler.
Ya kimsede olmasın para denen illet,
Ya da paylaşmasını ögrensin paralı millet....
Ya kimse söylemesin sevdiğini,
Ya da yapsınlar sevginin şu asıl tarifini.
Ya şu bayramlar hiç yaşanmasın,
Ya da bayramlarda et yemeyen kalmasın....
Herkese bayram tadında yaşayacağımız ve yaşatacağımız nice bayramlara...
Yorumlar
Kalan Karakter: