Seçimden sonra vatandaş yeniden gelen zamlarla yüzleşirken,
Öyle böyle derken gündem yine bundan uzaklaştı,
Ve bırakın muhalif yayın organlarını, iktidar yanlısı medya organları bile sadece CHP Kurultayına ve Kılıçdaroğlu gitmeli mi kalmalı mı mevzusuna odaklandı.
Niye ki?
Halbuki Kılıçdaroğlu veya CHP’de ki değişim olur mu, olmaz mı konularından vatandaşın çok daha büyük dertleri var.
Mesela ekonominin gidişatı ne olacak!
Mehmet Şimşek çare olacak mı?
Mesela mayıs ayında açıklanan açlık sınırı 10 bin 363 TL,
Yoksulluk sınırı ise 33 bin 752 TL.
Peki aralık ayından itibaren “zamlı tarife” ile alınan asgari ücret ne kadar?
8 bin 506 lira
Şimdi detaylardan önce şunu hatırlatayım;
13 Haziran’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalara başlıyor.
Muhtemelen temmuz ayında yapılacak asgari ücret zammı ne kadar olacak acaba?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz:
“Asgari ücret müzakereleri başlayacak. Yaşanan ekonomik gelişmeler değerlendirilecek ve uzlaşmayla sonuçlandırılacak” dedi.
Peki kimler olacak bu uzlaşma toplantısında!
Hükümet, işveren ve işçi temsilcilerinden beşer kişi, yani 15 kişi milyonların kaderini belirleyecek diyebiliriz.
Tabii TÜİK’in 3 Temmuz’da açıklayacağı haziran ayı enflasyonu ve 2023’ün ilk 6 aylık enflasyon rakamlarıyla beraber zam miktarı tamamen belirlenecektir.
Yani 7 milyonu aşkın asgari ücretli; komisyondakilerin ve TÜİK’in iki dudağı arasından çıkacak rakamlara odaklanmış durumda...
Komisyonda emekçinin haklarını, işveren ve hükümet temsilcilerinden ziyade savunacak olanlar ise işçi sendikaları temsilcileri olacak!
Ümidimiz, onların da kendilerinden çok temsil ettikleri işçiler adına, sağlam, akılcı rakamlar sunmaları, ısrarcı olmaları ve görevlerinin hakkını vermeleri...
Bu noktada muhalefetin de asgari ücretliyi desteklemeleri oldukça önemli!
Biliyoruz ki, seçim çalışmalarında sundukları birçok vaadi iktidar ikiletmeden, seçim sonrasına bırakmadan yerine getirmişti.
Şu an seçim bitmiş olabilir.
Fakat önümüzde 9 ay sonra gerçekleşecek mühim bir seçim var.
Ve CHP için İstanbul ve Ankara gibi belediyeleri elinde tutması oldukça mühim.
Yine vatandaşın sorunları, öncelikleri ile ilgili konulara eğilmeli, emekçinin arkasında durmalı!
Artık seçim yenilgisinin rehavetini atıp silkelenmeli...
Yönetim değişmeli mi değişmemeli mi diyerek, rakiplerine de gündemi unutturmak adına verdiği bu kozu artık derleyip toparlamalı!
Ölüm kalım haline getirmeyi, ülke gündeminin üstünde tutmayı veya tutanlara izin vermeyi artık bırakmalı...
Tüm partilerin yaptığı, yapmak zorunda olduğu bir kurultay değil mi?
Yön ve yöntemi zaten belli değil mi?
Gitmek istemiyorsa Kılıçdaroğlu da aday olsun, Özgür Özel de, İmamoğlu da!
Kim kazanırsa Genel Başkan olsun!
Ayrıca İstanbul’u kazanmanın sorumluluğu da sadece İmamoğlu’nun omuzlarına atılmamalı...
Eğer İmamoğlu sayesinde İstanbul’u kazanabiliriz. O giderse kaybederiz teziyle hareket ediyorsa şu an ki üst yönetim,
O halde empati kurup, düşünmeli!
İstanbul’u kazanmak sadece İmamoğlu sayesinde oluyorsa,
CHP’nin kaybedişini de, mevcut yönetime bağlanmasına da doğru mu demeliyiz o vakit!
Kaldı ki özellikle son birkaç günde yaşananlara baktığımızda;
Doğal bir süreçte olması beklenen kurultayın bile bu hale getirilmesinden anlıyoruz ki;
CHP’de bir kişilik değişimle işlerin düzelmesi mümkün değil!
Tüm eski kadronun, örgütlerin, hatta keşke mümkün olsa da 4,5,6,7. kez hiçbir iş yapmadan milletvekilliğini meslek edeninlerin bile değişmesi gerek,
Belki o zaman fabrika ayarlarına dönmek için bir şansları olur...
Bu arada asgari ücret ne kadar olursa, vatandaş açlık sınırından yoksulluğa,
Ölümü gösterip sıtmaya razı olur diye düşünüyor mu acaba, kurultayda koltuk sevdasına düşenler!
Yerel seçimleri askıya alıp, birbirlerine düşenler!
Ve gittikçe seçmenin umutlarını söndürüp gözden düşenler...
Yorumlar
Kalan Karakter: