Günlerdir yazdığımız önemli bir mevzuydu!
Hatta akademik odalar sık sık çağrı, uyarı ve tekliflerle bu konuyu gündeme getirmişti.
Geçtiğimiz günlerde Gemlik ve Nilüfer belediyesi de bu anlamda, İnşaat Mühendisleri ve Mimarlar Odasıyla protokol imzalamıştı.
Aslında çok daha önce; ismi geçen belediyelerin akademik odalarla böyle bir girişimi olmuş;
Fakat biraz askıda bırakılmıştı. Yani tamamlanmamıştı!
Ama yaşanılan deprem felaketinden sonra durumun vehameti daha çok anlaşılmış olacak ki;
Her ne kadar Jeoloji Mühendisleri Odasının eksikliğinin sebebini anlayamasak da!
Netice itibariyle protokol gerçekleşmişti.
Tabii ki çok daha genele yayılması ve daha hızlı olması adına genişletilerek organize olunması gerekiyordu!
Çünkü olası bir deprem konusu vardı ve organize olamamanın, kulak ardı etmenin acısını maalesef en ağır şekilde yaşamıştık!
…
Tüm bilim insanlarının ortak tespiti; Marmara depreminin yaşanma olasılığının çok yüksek olması yönünde!
Bildiğimiz üzere Kahramanmaraş depremi öncesi de bu uyarılar yapılmıştı!
Ve keşke dikkate alınsaydı diyoruz!
Depremden itibaren ben ve bazı arkadaşlarım da özellikle bu konuyu defaatle dile getirdik!
“Belediyeler, akademik odalarla bir an önce koordineli bir çalışmaya girmeli, vakit kaybetmeden bina denetlemeleri ve kontrollerine başlanmalı” diye…
Yapılacak işlemler, öncelikle onların göreviydi ve insanların keyfiyetine bırakılan bir durum olmamalıydı.
Ve nihayet dün Bursa Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde; Yıldırım, Nilüfer, Osmangazi Belediyesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisleri, Jeoloji Mühendisleri ve Mimarlar Odası ile yapılan işbirliği protokolü imzalandı.
Bu önemli bir gelişmeydi!
Üstelik bu kez fay hatları ve zemin araştırmaları ile ilgili yetkin ve donanımlı Jeoloji Odaları da unutulmamıştı.
Kaldı ki; denetimler proje, yapım teknikleri, kullanılan malzeme kadar, fay hatlarının belirlenmesi, zemin etüdü gibi jeolojik bulgular ve araştırmalarla beraber;
İyileştirilme yapılan veya yapıldığı söylenen binaların kontrollerinin yapılmasına kadar bütünsel denetimlerin önemini de deprem felaketinde şahit olurken;
Ve tek bir ihmalin bile çok büyük yıkımlara, kayıplara yol açtığına…
Ve artık kimsenin umursamama veya unutturma gibi bir lüksü yok ve olmamalı zaten!
…
Dünkü protokol de, tüm detaylarıyla yapılırsa bu yüzden hayati öneme sahip.
Protokol neticesinde yapılacak bir kaç çalışmaya göre;
Çalışma 17 ilçenin tamamını kapsayacak. Önümüzdeki haftadan itibaren öncelikle Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesine yapılmış olan online başvuruların alınacağı;
Sonrasında ise; Hızlı tarama ile detaylarıyla ilgili protokolü imzalayan taraflarla beraber yasa çerçevesinde formlar hazırlanarak mart ayında sahaya inileceği belirtilirken;
Yine Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel sekreteri Ulaş Akhan açıklamalarında:
“Elimizde yapı stoku envanteri var. İlçe belediyelerinin kaçak bina tespitleri var. Alt katında ticarethane olan ve statiğe uygunsuz müdahalelerle ilgili ilçe belediyelerinin envanteri var. 4-5 farklı yöntemle yapı stokumuzun kalitesini test etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
Tabii bunlar her ne kadar güzel bir amaç için yapılan açıklamalar olsa da;
Şunu da sormak gerek; bunca plansız, kaçak yapıların stok ve envanteri elinizde madem!
Neden şimdiye kadar bunlar bilindiği halde, hiçbir müdahale veya işlem yapılmamış!
Bu binaların; İmar affı olması halinde faydalandırılması düşünülüyor muydu?
Konu hakkında Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise;
“Hepimizin üzerine düşen önemli sorumluluklar var. Artık kentsel dönüşümde kar etme hastalığımızdan acilen vazgeçmeliyiz. Kentsel dönüşüm rant elde etme aracı değildir, eskiyen binalarımızı yenilemek için yöntemdir. Devletin ve belediyelerin üzerine düşen sorumluluklar olduğu gibi mülk sahibinin de üzerine düşen sorumluluklar var. 50 yıllık binaya karşılık sıfır binayı aynı metrekarede,hatta üstüne biraz para alma mantığıyla yaparak, 50 sene daha geçse bir arpa boyu yol alamayız. Bu gerçeği herkes görmek zorunda” dedi.
Sayın Aktaş’ın kentsel dönüşümün önemine değinmesi ve rant aracı olmadığını belirtmesine sonuna kadar katılıyorum.
Ama kentsel dönüşümün binaları yenileme yöntemi olduğunu söylemesi beni düşündürdü!
Eğer öyleyse, bu uygulamanın adı “bina yenileme” olarak değiştirilmesi gerekmez mi?
Çünkü bildiğimiz kadarıyla kentsel dönüşüm; çarpık kentleşmenin, kaçak yapılaşmanın önüne geçmek!
Binalarla beraber;
Çevre düzenlemesinden yaşam alanlarına, sosyal tesislerinden ulaşım ağlarına kadar düşünülen sağlam ve güvenli yapılaşmadır. Yani şehri detaylarıyla kent silüetine dönüştürme çalışmalarıdır.
…
Toplantı sonrasında konuştuğum; protokole imza atan isimlerden Jeoloji Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Engin Er’e sürecin nasıl işleyeceğini ve denetlemelere hangi binalardan başlanacağını sordum. Engin bey:
Bir daha ki toplantıda; sürecin iyice netleşeceğini, tahminen bir hafta sonra çalışmalara başlayacaklarını söyledi.
Şahsi görüşünün; denetlemelere fay hatlarının üstüne denk gelen binalardan başlanmasının doğru olacağını ifade ederken;
Yine 2004 öncesi hazır beton olmaması sebebiyle, o binalara da ağırlık vermeleri gerektiğini ve tabii ki zemin sıvılaşma analizlerinin de oldukça önemli olduğunu ifade etti.
Dünkü protokol, bir şeyler yapmaya başlama adına sevindiriciydi!
Şimdiden sonra ise dileğimiz; devamının gelmesi ve hiçbir şeye takılmadan, engel olmasına izin verilmeden, layıkıyla, hakkıyla ve önemle yapılması!
Kısaca insan hayatının artık ciddiye alınması, her şeyden önde tutulması;
Ve bunu hissetmemiz…
Yorumlar 1
Kalan Karakter: