Selam tüm okuyuculara, selam olsun yaşamın her şeye rağmen umut olduğunu kanıksamış tüm güçlü yüreklere...
Üniversiteye yeni başlayacak öğrencilerimiz kayıtlarını yapar yapmaz barınma telaşına düştüler. Kimisi devlet yurduna, kimisi özel yurtlara yerleşmek için ebeveynleriyle koşuşturuyorlar. Yurt ücretleri alıp başını gidince veya bu yurtlara her şeye rağmen yerleşemeyince bu kez B planına geçiliyor. Yani birkaç kişinin ortaklaşa kirayı ödeyip idare etmeye çalıştıkları öğrenci evleri...
Ama tabii ki bununla bitmiyor. Yatak, dolap, masa, buzdolabı, ocak vs. gibi olmazsa olmazlarını almak için soluğu ikinci el eşya pazarlarında alıyorlar. Bu, geçmişten beri genelde böyledir. Tabii orta halli ailelerin orta halli çocuklarının ev dizimi diyelim. Üstelik zaten birkaç yıl kullanacakları için de mantıklı bir alışveriş taktiğidir...
Fakat özellikle son zamanlarda bu ikinci el pazarları giyim sektöründe daha çok öne çıktı. Bir zamanlar bit pazarı diye tabir ettiğimiz ekonomik olarak yoksul, alım gücü düşük vatandaşlarımızın giyim ihtiyaçlarını karşıladığı belli yerlerde kurulan bu pazarlar artık her yerde...
Caddeler, sokaklar hatta internet uygulamalarında bile varlar. Ve hıncahınç dolu üstelik...
Çünkü öncesinde orta sınıfın alışveriş yaptığı mağazalarda bile fiyatlar el yakıyor. Mağazadan kıyafet almak ise artık lüks alışverişe giriyor. Öncelik mecburen gıda alışverişi. Kaldı ki o bile kolay değilken...
Hal böyle olunca hadi kendini boş veren ebeveyn devamlı büyüyen çocuklarını ve gençlerini boş veremiyor. Ya az defolu ürün mağazalarına yöneliyor veya da ikinci el belki de 3-4. el giyim pazarlarına yönelip en yeni eskiyi bulmaya çalışıyor...
Ve yıllarca yoksul vatandaşlarımızın pazarı olarak bilinen bu yerlerin bu kadar artmasının, bu kadar talep görmesinin sebebi ne olabilir?
Vintage modasını takip etmek mi?
Bit pazarına yağan nurlardan nasiplenmek mi?
Yoksa orta sınıfın sınıfta kalması mı?
Yorumlar
Kalan Karakter: