Felaket sonrası Marmara Depremi daha sık gündeme gelmeye başladı!
Fakat gündemine alması gerekenler tarafından değil, yine uzmanlar tarafından!
Ve bu konuyu kulaklarını tıkayanlara, konunun aciliyetini duyurmak için bu kez çok azimliler.
Çünkü onlar bilim insanı ve bunun sorumluluğunun da farkındalar!
Bugün ilk olarak sabah saatlerinde, deprem bölgesini ziyaret eden Bursa Teknik Üniversitesinin rektör, rektör yardımcıları ve öğretim görevlilerinden oluşan heyetin;
“Kahramanmaraş Merkezli Depremler- BTÜ Teknik Raporu” nu paylaştıkları basın toplantısındaydık.
Toplantı öncesi oluşturulan fotoğraf sergisinde ki kareler;
Detaylarıyla üzdüğü kadar, binalarda ki yapım hatalarını ve ihmallerini de gözler önüne seriyordu!
Mesela; kolonları sağlam, çökmeyen bir bina;
Fakat yan duvarlarının tamamen yıkıldığı ve tıpkı oyuncak evlerdeki gibi içindeki eşyaları net olarak görmek!
Veya bağlantılı yüksek iki binanın, sadece bağlantı yerlerinin enkaz haline gelmesi;
Fakat binaların, camlarının dahi kırılmaması…
Ve bunlar bize, binaların bütünsel olarak düzgün yapılmasının gerekliliğini gösteriyordu.
Toplantıda da aslında; Kahramanmaraş depreminin detayları anlatılırken, vurgulanmak istenen:
“Binalar; zemininden temeline, kullanılan malzemeden, yapım tekniğine kadar hepsinin birbirini tamamlaması gerektiği ve eksik tek bir unsurun bile büyük riske sebep olacağıydı.”
Zemin sıvılaşmasının tehlike boyutu ise; özellikle İskenderun’da yıkılan evlerin çoğunluğunun, kıyı şeridinde olmasıyla örneklendirildi.
Fakat yaptıkları incelemelerde; aynı bölgede bulunan bazı binalarda, kazık temel sistemiyle düzgün bir şekilde yapılması sayesinde;
Bu binalara hiçbir şey olmadığı yine slaytlarla anlatılıyordu.
…
DEPREM VE BURSA…
Şu an Bursa’nın birçok bölgesinde sıvılaşma olduğu bilgileri alıyoruz ve haliyle tedirgin oluyoruz.
Halbuki; bina sağlamsa 30-40 santim alta gömülse bile çökme olmayacağının belirtildiği toplantıda;
Ayrıca 2000 yılından önce yapılan evlerin daha riskli olduğuna değinilirken;
Beton basınç dayanımının düşük olması,
Düz yüzeyli donatı (demir) kullanılması, ki İzmir depreminde bu iki unsurun da öneminin görüldüğü!
Yumuşak zeminin dikkate alınması;
Ve bu sayılanların hepsinin Bursa’da mevcut olması, tedbirlerin daha çok önem kazandığını bizlere kanıtladığı da yine söylenenler arasındaydı.
…
Hemen akabinde ise; Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’in açıklamaları vardı, BAOB’da…
Engin bey de araştırma ve raporlandırma için günlerdir deprem bölgesindeydi.
Engin Er bölgeyle ilgili izlenimlerini anlatırken;
En çok 1999 öncesi binalarda yıkım ve hasarın olduğunu;
Gerek zemin analizlerinde, gerek fay hattı ve planlamada Bursa ile Kahramanmaraş’ın çok benzediklerini ifade etti.
Ayrıca 24 ilimizde aktif fay hatları olduğunu, Bursa’da da açıkça bir fay hattı zenginliği olduğunu söylerken;
Daha kötüsü ise; yüzlerce binanın bu fay hatlarının üstüne yapılmış olmasıydı.
Peki neler yapılmalıydı, çözüm neydi!
Öncelikle zaman kaybetmeden tüm illerimizde 1/100.000 lik çevre düzen planları hazırlanmalı ve mikro bölgeleme çalışmaları ile zemin jeolojik, jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi gerektiğini belirtiyor Engin bey;
Ve daha alınacak bir çok önlem ve yapılabilecekleri madde madde açıklıyor.
Fakat durum şu ki;
2013’den beri yapı denetimlere akademik odalar dahil edilmemekle beraber jeolojik ve jeoteknik analiz zorunluluğu da yok! Bunun sebebini ise gerçekten anlamak mümkün değil!
Ve görünen o ki; yapılan binaların yer, zemin, malzeme kalitesi ve yapım tekniklerine bakıldığında;
Yapı denetim firmaları bunu yapamadığını;
Kahramanmaraş depremi sonrası, maalesef hepimiz acı bir şekilde görmüş olduk!
Durum buyken; akademik odaların artık bu çalışmalara dahil edilmesinin daha da önem taşıdığı açıkça görülüyor.
Üstelik bu anlamda da, akademik odalar tüm belediyelere gönüllü olarak yardım edeceklerini de her seferinde belirtiyorlar.
Bu arada, dün yazdığım Nilüfer Belediyesinin akademik odalarla imzaladığı protokolle ilgili de bu vesileyle şunu söylemek istiyorum;
Evet, güzel bir çalışma fakat sadece İnşaat Mühendisleri ve Mimarlar Odasıyla bu çalışmaya girmesi sizce de eksik değil mi?
Çünkü işin yapımıyla ilgili denetimleriyle beraber zemin ve fay hatlarıyla alakalı denetimlerinin yapılması için Jeoloji Mühendisleri Odasını da bu çalışmaya dahil etmesi gerekmez miydi?
Kaldı ki; Bursa için bu yönüyle de denetlenmesi oldukça mühim!
Peki acil deprem alarmı verilen bu süreçte, bu denetimlerin tamamlanması için uzun bir zamana ihtiyaç var diyebilir miyiz?
Engin bey bu konuda; Koordineli bir çalışmayla hemen başlanırsa, çok kısa sürede tamamlanabileceğini ayrıca düşünüldüğü gibi maliyetli olmadığını da ifade ediyor.
…
Ve bence söylenilen sözlerin en can alıcı tarafı:
Bursa için 7.2 şiddetinde depreme göre hazırlık yapmalıyız!
Mutlaka acilen planlar yapıp; yer, zemin, kullanılan malzemeden, sondaja kadar her yönüyle denetlemelere başlanılmalı!
Ve akademisyenler, deprembilimciler ve mühendis odalarının dediği gibi;
Artık söz değil eylem olmalı!
Artık kaybedecek zaman yok!
Yorumlar
Kalan Karakter: