Geçtiğimiz hafta boyunca, siyaset en hareketli zamanlarından birini yaşadı...
Beklenilen açıklamalar; beklenmeyen şekillerde gelişirken,
Şölen gibi adaylık açıklamaları,
Gereksiz çıkışlar,
Eski siyasilerden, çelişki dolu söylemler,
Ve cumhur ittifakının küçük ortağından büyük sözlere şahit olduk!
...
Öncelikle haftaya, İYİ Parti Bursa İl Başkanı Türkoğlu’nun açıklamasıyla başladık.
Salı günü Ankara’ya giden Türkoğlu nihayet netleşerek döndü.
Ama netleşmesi de öyle hemencecik olmadı.
Çarşamba günü akşam saatlerine kadar İl Başkanlığına devam edeceği kesin gözüyle bakılırken, gece geç saatlerde durumun değişebileceği haberini aldık.
Ertesi gün basın açıklaması yapana kadar da kimse yüzde yüz emin olamıyordu.
Nihayetinde Türkoğlu İl Başkanlığına aday olmayacağını açıkladı.
Ama onca meraklı gözlere rağmen, bu açıklamanın milletvekili adaylığına ilişkin olmadığını da birkaç defa yineledi.
İyi de neden İl Başkanlığına veda etti o zaman!
İlk sıralarda olmayı mı bu sefer netleştirmeyi bekliyor, yoksa siyasette farklı bir kulvarda mı kulaç atacak?
O da Akşener’in katılacağı İl kongresi sonrası sanırım netleşecek...
Neyse, nasılsa ilk sürpriz şokunu atlattık! Bundan sonrakiler dokunmaz hiçbirimize.
Ayrıca Türkoğlu açıklamasında, desteklediği bilinen önceki Osmangazi ilçe Başkanı Dr. Mehmet Hasanoğlu’nun İl Başkan adayı olacağını da duyurdu.
Oh be! En azından bu konuda net bir bilgi verilmişti.
Kaldı ki, İki gün sonra birilerine nispet yapar gibi büyük bir kalabalıkla adaylık açıklaması gerçekleştirildi. Hatta öyle bir kalabalık ki, parti binasının içinde izdiham olmasın diye konuşmalar dışarıda yapıldı.
Daha kongre yapılmamışken, kazananın zaten belli olduğu gösterilmek isteniyor gibiydi.
Diğer taraftan, Yüksel Ceylan da hemen akabinde aday olduğunu ilan etti.
Hani Türkoğlu’na adaylar belli mi diye sorulduğunda;
Memnun ve emin bir tavırla Mehmet Hasanoğlu derken, cılız bir sesle
“Bir de Yüksel Ceylan’ın çalışmaları varmış diye duyduk” dediği isim vardı ya!
Hah işte o isim!
Bu arada partililer Hasanoğlu karşısında Ceylan’ın şansı olmadığını söyleseler de;
Bu aralar İYİ Parti sürprizlerle dolu!
...
Cuma günü ise önceki dönem AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner Bursa’da basına özel bir program düzenledi.
Yeminle, en çok da merak ettiğimden gittim. Ne söyleyecekti acaba?
Neyin nesiydi ki şimdi!
Çünkü parti adı altında değil! 2021’de Metiner’in başkanlığında kurulan “Demokrasi ve Birlik Derneği” adı altındaydı toplantı...
Öncelikle, Kürt halkının HDP ve PKK üzerinden lanse edilmesine karşı kurulan bir dernek olduğu belirtildi.
İyi de, bunu zaten birçok kişi biliyor diye düşünüyorum.
Ayrıca Kürt ve Türk kökenli insanların kurduğu bir dernek olduğu söylendi.
Tamam da, bunu özellikle belirtmeye gerek niye görüldü gerçekten ilginçti.
Söyleniş tarzı sanki “Türk- İsveç ortaklığı” der gibiydi.
Daha sonrasında tüm gazetecilerle tek tek tanışırken, nereli oldukları sorulması ve her cevaba bir yorum yapması;
(Sanırım bu aralar siyasilerin, habire gazetecilere eğitim verme heveslerinden sonra şimdi de gazeteciliğe heves sardılar. Ya da gazeteciler soru sormasın diye, onlar mı bize soru sorma taktiği geliştirdiler anlamadım.)
Şunu söylemek istiyorum, 1 saat boyunca söyledikleriyle onlarca kez çelişen bir siyasetçi olarak onlarca kez bizi şaşırttı.
Yani, çoğumuz soracağımız soruyu unuttuk neredeyse.
Mesela, bir taraftan Kürt halkının bugüne kadar hep irdelendiğini, ana dilinden ötürü yadırgandığını, bu yüzden de devletin sahip çıkması ve bunun sosyal devletin gereklerinden olduğunu söylerken, diğer taraftan Cumhurbaşkanının Kürt sorununu bitirdiğini, hatta devlet televizyonlarında bile artık Kürt kanalı olduğunu söylüyordu.
Sonra tekrar Kürt’lerin haksızlığa maruz kaldığını, okullarda Kürt ve Arap vatandaşlar için seçmeli dil olması gerektiğini ve yeni yüzyıl açılımıyla bu konunun düzeltileceğinden bahsediyordu.
Ayrıca Kürt halkından bahsederken yanına Arap halkını da her seferinde eklemesi manidardı.
Bizim kafa kazan gibi olurken, konuşmalarının devamında çıkardığımız sonuç: Kürt oylarına ve hatta Arap oylarına talibiz (!) oldu.
...
Haftanın en son ama en hararetli siyasi gündemi ise Büyük Birlik Partisi'nin kongresinde geçti...
Haftanın son günü Büyük Birlik Partisi’nin İl kongresi vardı ve zaten tek aday olarak önceki il Başkanı Haldun Filiz’le devam denildi.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’nin de katıldığı kongreye ilgi yüksekti.
Bu arada İmar affını destekleyen ve staj mağdurlarından bir grup da davet edilmişti!
Eh, genel başkan geleceği için kongre organizasyonuna da daha özenilmişti.
Girişte meşaleli gençler, sloganlarla karşıladı Genel Başkan Destici'yi.. İlahi eşliğinde saygı duruşu ve İstiklal marşından sonra kürsüye çıkan genel başkan yardımcısı Ekrem Alfatlı’nın kısa öz selamlama konuşmasından sonra yoğun tezahüratlarla Destici konuşmas
Sözlerinde Kılıçdaroğlu ve özellikle Ali Babacan’ a verdi veriştirdi.
Ama öyle böyle değil!
Öncelikle Türkiye’nin hiçbir dönem bu kadar istikrarlı yönetilmediğinden, ayrıca büyük bir gelişim atağında olduğumuzdan ve bu gelişimden Kılıçdaroğlu ile Baba
Hatta konuşmasının bir yerinde hararetli bir şekilde Babacan’ın ana dilde eğitim söyleminde bulunduğunu belirtirken;
“Babacan sen Türk ve Türklüğün neyinden rahatsızsın. Sen PKK ve uzantılarına şirin görünmek istiyorsan, onların akıbeti neyse senin de o olacaktır” ifadesini kullandı. (Yalnız sayın Destici’ye, iki gün önce AK Partili Mehmet Metiner’in de anadilde eğitimi desteklediğini hatırlatalım.)
Bunlar, çok ciddi söylemlerdi ve konuşmasının devamında da yine altılı masayı imalı bir şekilde terör örgütüyle bağdaştırırken, siyasi münafıklar olarak nitelendirdi.
Ayrıca bir şekilde lafı tv program sunucusu Şirin Payzın’a getirerek, son olarak onu da sanki "terörist" ilan etti sayın Destici!
Yani ismini andığı herkesin, terör örgütüyle bir şekilde bağlantısı olduğunu öğrendiğimiz bir kongre konuşmasıydı kısaca...
Öyle sanıyorum ki, Destici'nin bu tepki ve çıkışlarına muhatapları elbet bir yanıt verecektir!
Yorumlar
Kalan Karakter: