Özellikle büyükşehirlerde, aldığı yoğun göçle beraber en kötü sonuçlarından biridir plansız kentleşme...
Başta ekonomik nedenler olmak üzere; yerlerini yurtlarını bırakarak daha iyi şartlarda yaşama hayaliyle büyük kentlere gelen bu insanlar, haliyle önce barınma ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar.
Kimisi en ucuzundan kiralık ev arayışına girerken, kimileri ise elindeki üç beş kuruş karşılığında evrakına, kaydına kuyduna bakmadan güvenip aldığı toprak parçasına kondurur evini...
Belki de çoğumuz onların bu pazarlıklarını eleştirsek de ve kimileri gerçekten eleştirilmeyi hak ediyor olsa da,
Birçoğu gerçekten de sadece başını sokacak bir yuva mantığıyla, sonrasını düşünmeden bu pazarlığın içine girer...
Neyse ki bu plansızlığı düzeltmek ve ne köy ne şehir diyebileceğimiz yerleşim alanlarını, yaşadıkları kentlerle bütünleştirmek ve şehrin bütünsel kaliteye kavuşması amacıyla uygulamaya konulan “kentsel dönüşüm” projeleri yardımlarına koşuyor şimdilerde.
Bursa’da da özellikle son birkaç yılda hızlanan bu projeler, bazı bölgelerin yenilenmesi ve özellikle daha insani şartlarda yaşam özlemi çeken vatandaşlarımız için bir umut olsa da,
Bazıları için ise tam bir hayal kırıklığı yaşatıyor.
Tıpkı Karapınar Mahallesi sakinleri gibi...
...
Bundan birkaç ay önce Karapınar’da yaşayan vatandaşların bana ulaşması üzerine 22 Haziran’da köşeme aldığım bu mevzuda, vatandaşların en büyük şikayeti,
Yıllar önce satış sözleşmesi yapıp aldıkları bu arazilerin, şu an kaçak olarak görüldüğü, zamanında belediyeye başvurdukları halde ötelediklerini ama yol, su vesaire gibi hizmetleri karşıladıklarını,
Kendilerinin de, vatandaş olarak üzerlerine düşen emlak, afad gibi vergileri ödediklerini belirtiyorlardı. Fakat şimdi kentsel dönüşüm planı içine giren mahallede projenin tamamen evlerinin üzerinden geçecek halde planlandığını, karşılığında bedel olarak teklif edilen rakamların ise duyanları şaşırtacak kadar düşük olduğundan dolayı mağdur edildiklerini ifade ediyorlardı. (https://www.nobetcigazete.com/yazarlar/cagla-sahin/kentsel-donusumde-vatandas-magdur-mu-ediliyor/1013/)
Ve aylar geçmesine rağmen, bu anlaşmazlıkların devam etmesi, isteklerinin dışında yıkımların başlaması ve Yıldırım Belediyesi bünyesinde gerçekleşmesi nedeniyle dün CHP Yıldırım ilçe örgütü meseleyi yakından incelemek için Karapınar’daydı.
İlçe Başkanı İlhami Gün ile beraber Bursa Milletvekilleri Orhan Sarıbal, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve birçok partilinin de katıldığı programda, mağdur vatandaşlar da dertlerini dile getirme fırsatı buldular.
Programda ilk söz alan Yıldırım İlçe Başkanı İlhami Gün, burada yaşananları farklı yönleriyle de ele alırken;
“CHP kentsel dönüşüme karşı gibi gösteriliyor. Halbuki bu bizim parti programımızda var. Biz sadece kentsel dönüşümün rantsal dönüşüm haline getirilmesine karşıyız. Karapınar’da yaşanan durum kentsel dönüşüm değildir. Yolla ilgili olay bir istimlak çalışmasıdır. Kaçak bina sorununu çözmeden insanların yıllarca çalışıp yaptıkları binalarını yok hükmünde sayıyorlar. Vatandaşa karşılığında teklif edilen meblağlarda ciddi bir hakkaniyetsizlik vardır. Düşünün; 10 hanenin olduğu, bunca insanın yaşadığı binaya biçtikleri değer 3 milyon...
Ayrıca vatandaşa bunu reva görenler, yine bu bölgede yolun altında ve üst tarafında kalan hazineye ait arazilerin hangi müteahhit firmalara peşkeş çekildiğini biliyoruz. Ve 2024 yılında 874 bin TL gelir elde edeceğini söyleyen Yıldırım Belediyesi, belli ki daha çok bina satacak ve rant elde edecek”sözleriyle meseleyi özetledi.
Daha sonra söz alan İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ise, rant mevzusuna daha farklı bil dille yaklaşarak;
“Kentsel dönüşüm, sosyal demokrat anlayışın ürünüdür ve biz bu projeleri uygularken kimseyi mağdur etmedik. Kentlerde tabii ki rantlar olacaktır. Ama buradaki sıkıntı, elde ettikleri rantı hak sahipleriyle paylaşmayarak onların mağdur edilmesidir. Bu bölgenin tüm cefasını çekip emek verenlerden, şimdi buralar değerlenince ellerinden alınmasıdır. Fakat ne olursa olsun biz her zaman mağdurun ve ezilenlerin yanında olmaya ve onların sesi olmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Sonrasında milletvekilleri Orhan Sarıbal ve Nurhayat Altaca da benzer söylemlerde bulunurken, sahalarda görmeye pek de alışık olmadığımız Nurhayat hanımı sahalarda görmek de bizleri şaşırttı. Malum onu bu anlamda çok kez yazılarımda eleştirmişimdir. Kaldı ki dün kendisiyle sohbet ederken bunu dile getirerek,
“Nurhayat hanım, sanırım eleştirilerim yerini bulmuş ama bir kadın olarak sahalara yakıştınız” dedim.
Ve hakkını vereyim; kendisi de bu sözlerimi gayet olumlu karşıladı ve karşılıklı gülüştük...
Sanırım bu doğrultuda Altaca’yı milletvekili olarak 4. kez seçen Bursa da, sahalarda göreceğiz gibi duruyor bu dönem!
...
Programın bana kalırsa en güzel tarafı , ziyaret eden ekibin Karapınar’ı karış karış dolaşıp vatandaşa çok daha fazla söz hakkı vermesiydi.
Birebir duyduklarımız, yaşananları yerinde görmek ve bazı iddialar ise maalesef inanılır gibi değildi.
Öyle ki ortalama bir evin asgari değeri günümüzde 1 milyon civarındayken,
Buradaki mahalle sakinlerinin söylediğine göre, daire başına biçilen değerler 300-600 bin civarında olduğu gibi...
ENKAZLAR İÇİNDE ENGELLİ BİREYİN YAŞAM MÜCADELESİ!
Ama tüm anlatılanlar yanında beni ve oradakileri en çok etkileyen olay; birebir yaşayan ve tanık olanların anlattığ, hatta olay yerini incelemek üzere gittiğimizde, gördüğümüz bir drama şahit olmaktı!
Şöyle ki;
Yanı başında koskocaman hazine arazisi dururken, plana göre iki katlı küçük bu evin bulunduğu araziden yol geçeceği ev sahibine belirtilerek, akabinde boşaltmaları için belediye tarafından bir tebligat geliyor.
Ama içinde oldukça yoksul insanlar yaşıyor ve alt katında da zihinsel engelli bir kardeşi kalmakta...
Bu insanlar, verilen bedelle çıkmaları halinde dışarıda kalacaklarını belirtse de, bir sabah binayı yıkmak için gelen belediye ekiplerine karşı çıkan ev sahibi karakola götürülüyor.
Ve o daha karakoldayken evde bulunan hasta eşi, çocukları ve engelli kardeşi evden çıkarılarak yıkım gerçekleşiyor. Karakoldan gelen baba ise, şoke oluyor ama yapacağı bir şey de kalmıyor. Sonrasında zar zor bir ev bulup kiraya çıksalar da, zihinsel engelli kardeşlerini bir aya yaklaşan bu zaman diliminde enkazların içinden ayıramıyorlar ve kendi evinde yaşamaya alışkın kardeşlerine başka bir ev tahsis etme imkanları da artık yok!
Evet, durum medyada yer aldıktan sonra Yıldırım Belediyesi; olayın gerçeği yansıtmadığını belirtse ve söyledikleri gibi yanlış yansıtılmış olsa da,
Orada engelli bir insanın evi yıkıldığı için günlerdir enkaz içinde yaşamaya çalıştığı ile ilgili göz ardı edilemeyecek ve yalanlanamayacak bir gerçek vardı.
Ve belediyenin bu anlamda, yıktığı evi tekrar eski haline getirme şansı olmasa bile bu insanın yıkılan hayallerini tekrar yerine getirmek için imkanları olduğu muhakkak...
Kaldı ki, vicdani ve yönetimsel bir sorumluluk olan bu vahim duruma; gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın gerek Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın duyarsız kalmayacağına da inanıyorum...
Yorumlar
Kalan Karakter: