Seçim sonrası nihayet cümleten yine fabrika ayarlarımıza döndük.
Yine hayatın gerçeklerine toslamak zorunda kaldık...
Halbuki ne iyiydi seçim süreci!
Ne güzel transa geçmiştik üstelik.
Ne kaynatılamayan tencereler umurumuzdaydı,
Ne yoksulluğun çok altındaki maaşlar,
Ne kendi kafasına göre ev sahibinin arttırdığı kira,
Ne habire gelen zamlar...
Taraftar olmuş, maç izliyorduk sanki,
Nasıl da tezahürat yapıyorduk, nasıl da “yumruk havaya” diye bağırıyorduk!
Kimi zaman da hakemlere küfürler, kırmızı kart diye bağıranlar, hatta karşı takımın oyuncularıyla kavga gürültü bile oluyordu.
Fakat hep olduğu gibi maç bitti, şampiyonluk kutlandı, oyuncular omuzlarda gezdirildi.
Her zaman olduğu gibi yenilen takım ise; en başta taraftarları tarafından yuhalandı.
Ve sonra iki takımın taraftarları beraber birer çay alıp, yanına da simit, oturup maçın kritiği yapıldı, hem de defalarca...
Ama yine de güzel günlerdi, o heyecanla her şeyi unuttuğumuz günler...
...
EKONOMİYE ŞİMŞEK AYARI MI!
Evet, ayarlarımıza döndüğümüz gibi yine gözümüzdeki perdeyi yırtıp attık!
Of ki ne of!
Durun! Daha yeni narkozdan çıktık, birer birer gelin diyesim var!
Hatırladığım kadarıyla, aldığımız ürünlerin neredeyse cümlesinin en son etiket fiyatı çok daha düşüktü.
Şok mu uygulanıyordu yoksa bize!
Neyse yine de iyi haberler yok değil!
Mesela yeni hasatla beraber kuru soğan artık ucuzladı ve şimşek çakacağı söyleniyor.
Sonrasında ise bereketiyle yağmur inşallah!
Malum kabineye, önceden tanıdık Ekonomi ve Maliye Bakanlarından Mehmet Şimşek ekonomiyi derleyip toparlasın diye getirildi.
Şimdi öncelikle haliyle şunu düşünüyoruz, madem yıllar sonra yine ondan destek isteyecektik, neden onun gitmesine izin verdik.
Onsuz devam eden süreçte biz niye bunca kaosu yaşamak zorunda kaldık!
Veya aynı dönemlerde kimi zaman Dışişleri Bakanlığı, kimi zaman Ekonomi Bakanlığı ve Şimşek ile çakışan dönemde Ekonomiden Sorumlu Başbakan yardımcılığı yapmış olan Ali Babacan da acaba parti kurmuş olmasaydı, eleştirmek bir yana kabineye davet edilir miydi!
Bu yönüyle baktığımızda Babacan muhtemelen bu dönem görev verilen bakanlardan olabilirdi.
Ayrıca ne zaman kimi öveceği, kimi yereceği belli olmasa da, bugün Doğu Perinçek’in açıklamaları da benzer yöndeydi:
“Mehmet Şimşek’in uluslararası normlara uyacağız, rasyonelliğe döneceğiz, makro finansal istikrarı sağlayacağız ifadeleri Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun programı. Tayyip Erdoğan seçim kazandı ama program Babacan ve Davutoğlu’ nun programına döndü. Mehmet Şimşek ile o programa dönmüş oluyor” ifadelerini kullandı ve ilginçtir ilk kez hemfikir olduk kendisiyle.
Evet vatandaşın şuan itibariyle Şimşek’in;
“Tarafımızdan açıklanmayan hiçbir söze itibar etmeyin!” söylemi üzerine gözü kulağı onda, bekliyoruz.
Tabii ki süpermen değil veya elinde Alaattin’in Sihirli Lambası da yok!
Ve biliyoruz ki ithalata yüklenen bir ekonomide istikrarı, iç ve dış denge koşullarını sağlamak da çok kolay olmayacaktır.
Tek dileğimiz ise; En kısa zamanda ekonominin özlenen, istenen, refah seviyemizi yükseltecek, yoksulluğu bitirecek, orta sınıfı yenileyecek, gelir dağılımının düzeleceği günleri görebilmek...
Ve bu kez vatandaşın maddi olarak destek verecek gücü kalmasa da, dualarımız ve umutlarımız her daim...
Yorumlar
Kalan Karakter: